Ana Sayfa | |||
İnternette Orhan Kemal |
|||
|
|||
|
|||
Orhan Kemal ve Sevgili Oğlu Yılmaz Ersöz Yaşarken onurlandırmaktan vazgeçtik, bari ölümünden sonra unutulmazlar arasına sokabilsek onları. Türk yazın ve düşün dünyasına büyük katkılarda bulunmuş değerli insanlarımızı yeni kuşaklara tanıtıp, evrensel platformlara taşımak kimin görevi acaba? Kendi aile bireylerinin ya da onların kurduğu vakıf türü örgütlenmelerin mi? Kamu desteği yoluyla Kültür Bakanlığı bürokrasisinin mi? Ya da bunların çok dışında yeni modeller mi bulmak gerek artık? Önce bir örnek... Cihangir'e yolu düşenlerin uğraması gereken yerlerden biri de, Orhan Kemal Kültür Merkezi. Türk yazınının bu değerli yazarının, hak ettiği biçimde yeni kuşaklara tanıtılıp, yaşatılmasında önemli katkı yapıyor bu merkez. Başında Işık Öğütçü var. Orhan Kemal' in sevgili oğlu. Yaşamını, neredeyse babasının yapıtlarının yok olup gitmemesi için adamış. Ruhsal ve parasal yönden gücü yettiğince savaşıyor bu yolda. Bir durum çözümlemesi... Orhan Kemal şanslıymış. Peki ama ya öbürleri? Yazar, Çizer ve ekinimize büyük katkı yapanlar. Yaşamlarını ana babalarına adayacak, bu uğurda uzun nefesli, kalıcı ve nitelikli çaba içine girip onların yapıtlarını tanıtıp yayacak çocukları olmayanlar. Yıllar içinde solup gidecekler, büyük kitaplıklarda bulunan raflarındaki "ebedi istirahatgâh"larına... Oysa her büyük yazarımızın, çalışkan bir oğlu olması mı gerek? Kim yaşatacak onları? Yeni kuşaklarca tanınmasını kim sağlayacak? Hangi kuruluş? Yazın dernek ve birliklerimiz, bir türlü yeterince kurumsallaşamadı. Türk yazınına değer katmış yıldızlarımızın yaşatılması için, kalıcı ve uzun nefesli örgütlenmeler ülkemizde yok. Sabun köpüğü cinsinden gruplaşmalar hep bölük pörçük, kısa süreli ve parasal desteğe muhtaç. Onun için de etkisiz ve silikler. Kendileri söyleyip kendileri dinliyorlar... Acı evet, ama gerçek. Ne yazık... Bir günde ortaya çıkıveren yıldızlar, tarihe mal olmayı hak etmiyor diye, evrensel değerlere yerel katkıda bulunan düşün ve bilim insanlarımızı, kurunun yanında yanan yaşlar gibi gösterip avunuyoruz. Ya da, belki de daha kötüsü, onların değerlerinin yeterince ayrımında değiliz. Ve bîr öneri... İletişim alanında son birkaç yılda ortaya çıkan teknolojik devinimi kullanarak, eski tip yapılanmadan vazgeçip sanal evrende dünyanın en büyük kütüphanelerinden birini yapma fikri gerçekleştirebilir mi? Neden olmasın? Öncelikle genel bir başlık altında oluşturulabilecek bir omurga tanımlanabilir. Yazarlarımıza ya da yapıtlarına göre veya da tarih bazında bir gruplama yapılıp, ana başlıklar oluşturulur. Sonra, elde var olan, elektronik ortama aktarılmış yazı, resim ve grafikler, ilgili yerlere oturtulur. Var olan öbür sanal yayınlara köprüler verilerek, okuyucunun derli toplu bir ortama, çok daha rahat ulaşması sağlanabilir. Bu konuda yapılacak çalışmaların her aşaması için katkı sağlayabilecek kişi, grup ve örgütlenmeler seçilerek, alınacak destekler yoluyla gelişim gerçekleştirilir. Örneklersek: http://edebiyatimiz.com gibi bir web sitesi yaratılıp, içerik oluşturulur. Yanı sıra, http://orhankemal.org ; gibi, zaten hazırlanmış, oranla daha özel erekli sitelerle bağlantılar sağlanarak, hızla büyüyüp, gelişmesi sağlanabilir. Manyetik ortamda, isteyen herkesin kolayca erişip yararlanabileceği bir ulusal belgelik de, bu biçimde ortaya çıkmış olur. Kanımızca gönüllülük dizgesiyle ve özenci bir ruhla oluşacak bir çekirdek kadronun ortaya çıkmasıyla kurulacak bir sanal merkez, gereksinimleri saptayıp destek arayışına girdiğinde, başlangıçta umulanın çok ötesinde bir ilgi ile karşılaşacaktır. Kaliteli bir helva yapabilmek için gerekli olan unumuz, yağımız ve şekerimiz, yeterince var çünkü... |
|||
|
|||