Ana Sayfa

İnternette Orhan Kemal


Ünlem Dergisi    Mart - Nisan 2004

Işık Öğütçü

Abdülkadir Kemali Bey’in Anıları
Yakın Geçmişimize Işık tutacak

Dedem Abdülkadir Kemali (Öğütçü) Bey’i ,Taha Toros, “Yaman Bir Muhalif” biçiminde nitelendirir. Yine,Toros,dedeme ilişkin bilgi verirken aynen şöyle der: “TBMM’nin ilk devre milletvekili;üç günlük bakan;İstiklal Mahkemesi’nin hem reisi hem sanğı; hükümetin yaman eleştiricisi;güçlü bir gazeteci;1930’da Ahali Cumhuriyet Fırkası’nın Kurucu Başkanı;din üzerine eserler yazan bir bilgin ,şifalı bitkileri inceleyen bir kamus yazarı ;ceza hukukunda içtihatlara kaynak olan görüşüyle uzman bir hukukçu;yakın politika tarihimizin bir renkli siması ve dinlenmesine doyum olmayan bir hatibi...”

Dedem Abdülkadir Kemali(Öğütçü) bey,Adana’ya bağlı eski bir sancak olan Cebelibereket’in (Osmaniye) yaz aylarında merkezi olan Yarpuz’da ,1889 Ağustos’un da doğmuş .Manastır Askeri İdadisine girmişse de annesinin oğlunun asker olmasını istememesi yüzünden bu okuldaki öğrenimini yarıda bırakmış.15 yaşında geldiği İstanbul’da tek başına çabalayarak iş bulmuş ve hukuk eğitimi görmüş.1908 yılında ,Meşrutiyet’in ilanı üzerine ,ittihatçılarca öğrenciler içerisinde örgüt kurmakla görevlendirilmiş,Talat Paşa’nın gözüne girmiş, hatta bu Talat Paşa sevgisi öylesine yer etmiş ki üçüncü kız çocuğu olmasına karşın adını Talat koymuş.İlk Millet Meclis’inde şiddetli konuşan üç muhaliften birisi Kastamonu Mebusu Abdülkadir Kemali (Öğütçü) bey.Nahiyeler Kanun Tasarısı üzerine yaptığı eleştiriler ,köy ve köylüleri yakından tanıması açısından ilginçtir. 24 Eylül 1921 günü yapılan 81. Meclis toplantısında ,köylüye ağır yük getiren söz konusu tasarıyı ,özetle şöyle eleştiriyor:

“ ...Halk bütün servetini, bacağındaki donunu, sırtındaki gömleğini veriği halde ,bunlar yetmiyormuş gibi bedenen çalışma zorunluluğunu,halka doğru gitmek isteyen bir hükümet, halkın üzerine yüklenmek istiyor. Bu şu demektir ki,geberinceye kadar bedenen de çalışacaksınız ,,,Halka doğru gitmek ,halkın başına bela olan gereksiz formaliteleri kaldırarak ,yerine daha iyi,daha uygun yöntem kurmakla olur...Arkadaşlar;memleketi kurtarmak için gözümüzü herhalde aşağı doğru,yani,halka çevirmek zorundayız...”

Dedemin,Osmanlı’nın son yıllarındaki bütün olayların içerisinde olduğunu gösteren kendi el yazılı anılarının yakın tarihimize ışık tutacağını düşünüyorum.1937-1938’e değin uzanan bu anılar toplamı Türkiye tarihinin belgesel bir dökümü sayılabilir.2. Meşrutiyet,31 Mart olayı Çanakkale Savaşı başta olmak üzere pek çok olayın perde arkası bu anılarla karşıma çıktı.1949 yılında Ankara’da ,60 yaşındayken yitirdiğimiz dedem ,anılarını Osmanlıca olarak yazmış.Şu anda Türkçe’ye çevrilme aşaması bitti .Kitabın ,içinde bulunduğumuz 2004 yılında okurlarla buluşmasını planlıyoruz.Anıların,ayrıca araştırmacılar yönünden de değerli bir kaynak olacağını düşünüyorum.


[email protected]