Ana Sayfa

İnternette Orhan Kemal


Ünlem Dergisi   Mart - Nisan 2004

Konur Ertop

Orhan Kemal’in Romanla Tiyatroyu Buluşturan Oyunları,Çevremizde
Bugün de Kaynaşan İnsanları Yansıtıyor

Halkı tanıdı,sevdi,sevdirdi...

Orhan Kemal’in romanlarında anlatımın temeli karşılıklı konuşmalardır.Gerçekte onun yapıtlarında örneğin ‘Bereketli Topraklar Üzerinde’ romanındaki ayrıntılı bahar tavsiri gibi olağanüstü başarılı sayfalarda az değildir.Ancak canlandırdığı kişilerin dünyasını,insan ilişkilerini,sürüp giden olayları neredeyse baştan sona kişilerini konuşturarak sergiler.Bu konuşmalarda gösterdiği ustalık onun oyunlarını da başarılı kılmıştır.

Elimizdeki altı oyunu onun dört romanıyla,bir öyküsünün,bir de uzun öyküsünün sahneye uyarlanmış biçimleridir.Bütün yapıtları gibi konuşma temeline dayanan bu yapıtlarında da kişiliklere,olayların yürüyüşüne denk düşen karşılıklı konuşmalar onların sahneye uyarlanmalarını kolaylaştırmıştır.

Orhan Kemal,tiyatroya ilgisinin Adana’daki gençlik günlerinde izlediği oyunlarla başladı ğını,o dönemde dokuz on oyun yazdığını,bunların izleyici önüne çıkamadan yitip gittiğini anlatır.

1958 yılında yazdığı “Devlet Kuşu” romanından oyunlaştırdığı “İspinozlar” 1964 - 1965 tiyatro döneminde İstanbul Şehir Tiyatroları’ında büyük ilgiyle izlenirken sakıncalı görülerek sahneden kaldırılmıştır.1968’de Ulvi Uraz Tiyatrosu’nun “Yalova Kaymakamı” adıyla sahnelediği yapıt büyük başarı kazanmıştır.

Ankara Sanat Tiyatrosu’nda

Aynı addaki uzun öyküye dayanan ’72.Koğuş’un ,1967’de AST’ta sahnelenmesi,tiyatro tarihimizin en önemli olayıdır.Orhan Kemal,oyunu yazarken kendi yapıtlarına yeniden neler kattığını şöyle açıklar:

‘ Hikaye olarak düşünüp yazdığım yıllarda,bana öyle geliyor ki,insanlar üzerine bugünkü çizgiye varamamışım.’ Cezaevinin adem babalar koğuşunda “ sefaletin,insan haysiyetsizliğinin uçurumlarına yuvarlanmış” mahkumların bir lokma ekmek için yapamayacakları şey olmadığını anlatırken,”aç it fırın yıkar!” sözünü hatırlatır. Ancak “aydınlık gerçekçilik” anlayışına bağlı olan yazar, kötünün karşısında iyinin de yeraldığını vurgulayacaktır.

“Bence insanoğlunun mayasında mevcut ‘iyilik’;nerede,hangi şartlar altında olursa olsun mahfolmaz.”

Çıkarcı,acımasız berbat yüzünden temiz yürekli,özverili mahkum kaptan,ölüme sürüklenince koğuştaki arkadaşları haksızlığa baş kaldıracaklardır:

“Bu öyle bir patlayıştır ki artık bu gücünün önünde değil Berbat,Berbat’ın tokatı ,yumruğu,tokatı yumruğundan çok daha güçlü parası,şusu busu bile paramparça olur.Hep beraberliğin gücü Berbat’ı alaşağı etmiştir.O küstah,o palavracı,o yumruğu ve parasıyla mağrur güç yalvarmaya başlar.Baş gardiyanın ,yani alışılmışın sesi ne derse desin ,insanlıklarının,ayaklar altına alımış ,ezilmiş tepelenmiş,insanlıklarının yekişi herşeyi bir anda mahfeder.

72. Koğuş ,somut olduğu kadar soyut bir dramdır,derim.Onda sadece Kaptan’ın,Berbatın ve ötekilerin değil,insanoğlunun olanca kirliliği yanındaki gururu,direnişi,kafa kaldırışının destanı vardır.Ya da ben böyle yapmak istedim.”

AST’ taki gösterimi yöneten Asaf Çiğiltepe dir. Müziği Aşık Mahsuni bestelemiş çalıp söylemiştir.

İlk temsil gecesini Fikret Otyam ,şöyle anlatacaktır:

“Yanımda oturan 72’nin yazarı ,zaman zaman dalıp gidiyor,gözlerinde biriken yaşlar 1953-1954 yıllarının Fatih,sobasız ekmeksiz ,kaynamayan tencereli,gazocağında ısınmalı ısınmamalı günlerin,bir lokma ekmek için büyük umutlarla gidilen magazinlerden ,elinde 72. Koğuş’un müsveddeleriyle eli boş dönmenin ,kolu kanadı kırık kendisini sedire bırakarak ‘katıla katıla’ ağlamayıp biriktirdiği,bugüne,bu geceye saklıdığı gözyaşları mıydı? “Kardeş Payı” ,İstanbul’a çalışmaya gelip bekar odalarında yaşayan,hamallık gibi ağırbir işta çalışarak üç beş kuruş kazanmaya çabalayan gurbetçilerin yaşamından kesitler verir.emeklerinin tam karşılığını almak ,aracıya para kaptırmamaktır kaygıları...

“Üç Kağıtçı” ,yazarın “Müfettişler Müfettişi” ve “Üç Kağıtçı” romanlarından oluşturulmuştur.

İki çiltlik romanda bir dolandırıçının serüvenleri anlatılmaktadır.Bu yapıt Gogol’un “Müfettiş”ine benzetilmiştir.Ancak yapıtta Türkiye koşulları , yönetim düzeni,iş ilşkileri, yerli tipler,saf halk adamları benzerlikten çok özgünlüğü yansıtır.Orhan Kemal’in söz konusu iki romanı ,kendine müfettiş süsü veren Kudret Yanardağ’ın Anadolu!da kent kent dolaşıp memurları,eşrafı dolandırmasını anlatır.O dolandırılanların da nasıl başkasının sırtından geçindiğini ,dolanlı yollardan çıkarlar sağladığı gösterilir. Utanmaz adam inanç sömürgesinden de çekinmez.

Düzenlemeyi gerçekleştiren Ersan Uysal, yapıtıyla Bakırköy Belediyesi’nin açtığı yarışmada uyarlama dalında ödül almıştır.Çalışmasını sunarken Orhan Kemal’in sahne dili ve romanının anlatımıyla ilgili olarak şunları açıklamaktadır; “Toplumun değişik katmanlarından gelen oyun kişileri ,kendi sosyal konumlarının öngördüğü şekilde konuşurlar.Aydın kişiler bilimsel,varoşlarda yaşayanlar göç ettikleri yörelerdeki yaşamı sürdürdüklerinden sözcük sayısı kısıtlı bir dille,bürokratlar resmi bir dille snoplar abartılı vb. konuşurlar.Bilindiği gibi Orahan Kemal’i Türk yazınının büyükleri arasına sokan ustalığının,sadece bir yanıdır bu..”

Yoksul Delikanlı,Zengin Kız

İlk oyununu “Balina” adıyla kaleme alarak İstanbul Şehir Tiyatroları’na veren Orhan Kemal’in yapıtına ilgi gösteren olmamıştı.Zihni Küçümen rastlantı sonucu eline geçen dosya üzerinde çalışmaya koyulur.Konu yoksul bir ailenin oğullarını zengin bir adamın kızıyla evlendirip geçim sıkıntısından kurtulmaya çalışmasıdır.Orhan Kemal’in “ Devlet Kuşu” romanında anlattığı bu zorla evlilikte delikanlı parayı pulu bir kenara bırakıp sevdiği yoksul kızla evlenecektir. Nurer Uğurlu ,”Orhan Kemal’in İkbal Kahvesi” kitabında ,”Devlet Kuşu” romanında yazar arkadaşı Muzaffer Buyrukçu’nun yaşamından esinlendiğini anlatır.

“Roman onun hayatından alınan parçalardı...Çingene,Taşkasaplı,Sülo,Buyrukçu’nun eski arkadaşlarıydı... Ayten,Nurten kızkardeşleri .Erol,küçük kardeşi.Baba ,Buyrukçu’nun Balkanlar’dan göçmen olarak gelen ,önce Niğde’ye ,sonra İstanbul’la yerleşen , ‘Gece Postası’ ,’Son Saat’ gazetelerinde bekçilik yapan babası Ahmet Ağa’ydı...Orhan Kemal Buyrukçu ile olmanın havasında yamıştı bu romanı.”

Romandan tiyatroya uyarlanmış yapıtı sahneleyecek olan Zihni Küçümen ,karşılıklı konuşmaları çok ustalıklı bulmuş ancak düzenlemede tiyatrocu gözüyle bir takım aksaklıklar görmüştür. “Tabloların bağlatısı zayıf ,üstelik her tablonun üslubu dramatik yönden bağdşmayacak kadar dağınıktı.”

Küçümen’nin yazarla birlikte çalısması oyuna son biçimini kazandırır.Ancak 1964 Ekim inde izleyicinin beğenisiyle karşılanan yapıt,üçünçü ayda sahneden kaldırılıverir.Orhan Kemal bunun nedenini şöyle açıklar: “Mültimilyonerimiz (isminide verdi) oyundaki zengin tiplerden işkillenmiş,kime baskı yaptıysa yapmış,kadırttı oyunu.”

Boyacı Bayram

“İspinozlar” , 1968’de Ulvi Uraz Tiyatrosu’nda “Yalova Kaymakamı” adıyla oynadı.Bu temsilde yaşanan hoş olay ,Orhan Kemal’in ‘Boyacı Bayram’ rolünde sahneye çıkmasıdır. Oyuncu Zati Özgüler’in lodos nedeniyle Kadıköy’den gelemediği bir gecede yazar ,kendi yarattığı bir oyunun kişisini sahnede başarıyla canlandırdı.

Orhan Kemal’in ötek i oyunlarından “Bekçi Murtaza”, ilk kez 1969’ da Ulvi Uraz tiyatrosu’da sahnelenmişti. Beyaz perdede daha sonra Müjdat Gezen’nin canlandırdığı oyun ; Rumeli göçmeni fabrika bekçisinin körü körüne görevine bağlılık yüzünden insan değerlerine yan çizmesine bir yergidir.

İlk kez 1968’de AST’ın sahnelediği “Eskici Dükkanı’nında anlatılan süreci Orhan Kemal şöyle özetlemiştir;

“Eski-yeni,ileri-geri düşünce ve davranışların çarpıştığı bir zaman kesiti...Topal Eskici’ yle ailesinin dramı...Tarımın makinalaşması...Tarım ürünlerinin alabildiğine fiat artışı...Büyük şehirlere köylülerin gelişi...Fabrikalaşmanın hızı karşısında,yerlerini koruyamayan zanaat sahiplerinin çözülüşü ve yıkılışı...”

Orhan Kemal’in oyunları yarım yüzyılı aşan bir süre önce ülkemizdeki küçük insanları geçim sıkıntısı içinde savrulan emekçileri ,onların sırtından geçinenleri ,direnmeleri,umutları anlatmaktadır.Yeniden sahnelenmeleri o sorunlardan çoğunun hala gündemde olduğunu,yazarın toplumcu düşünce çözüm arayışlarını ,bitmez tükenmez insan sevgisini gösterecektir.


[email protected]