Ana Sayfa | |||
İnternette Orhan Kemal | |||
| |||
| |||
Evvel zaman içinde bir Orhan Kemal “Bu satırları sabahın beşinde, buz gibi soğuk odamda yazıyorum. Ne odun, ne kömür, ne de hemen odun alacak, kömür alacak param yok. Borç, borç, borç... Tek iş yok. Ne film senaryosu, ne roman teklifi... Bu hiç de layık olmadığım yoksul hayata ne zamana kadar, niçin tahammül edeceğimi bilemiyorum. Gelecek günler hiç de ümit verici değil.” Tarih, 11 Mart 1964. Yer, İstanbul. Mektubu yazan, Orhan Kemal. Cumhuriyet sonrası Türk edebiyatının en büyük yazı işçisi Orhan Kemal, çocukluk günlerinde Suriye’de; ilk gençlik yıllarında da Adana’da boynuna takılı bir muska gibi beraberinde sürüklediği yoksulluğu, bu kez İstanbul’da, o koca Cibali yakasında iliklerine kadar duyarak yaşıyordu. Aynı yoksulluğu yenmek için neler yaptığını yine bir mektubunda şöyle anlatacaktır: “... iki buzdolabı alıp yarı fiyatlarına satarak ev kirası borcumla uçan kuşa olan borçlarımı temizledim. Yani, yüzde yüz faizle borçlanıp bütün borçlarımı koordine ettim gibi bir şey.” Ünü yurt sınırlarını aşmış, hikayeleri, romanları doğu batı dillerine çevrilmiş medar-ı iftiharımız Orhan Kemal; okurların, yayıncıların, gazete patronlarının, sümüklü Yeşilçam yapımcılarının bir tür oyuncağıdır. Aynı Orhan Kemal bu bereketliliği, bu çalışkanlığı ile bırakın sosyalist ülkelerde olmayı; en kıytırık kapitalist bir ülkede bile olsaydı, yere göğe sığdırılmaz, eli sıcak sudan soğuk suya vurdurulmazdı. Şu kadar milyonluk bir Türkiye’mizden, kendi sanatçıları hiçbir zaman baklava börek yedirmesini, han, hamam, apartman sahibi yapmasını, ne ummuş, ne beklemiştir. Ama açık yürekle konuşulsun, şu kadar milyonluk bir toplum, bir o kadar milyon Orhan Kemal’e değil, tek bir Orhan Kemal’e olsun sahip çıkamaz mıydı? Acı ama gerçek, çıkmadı. Yüzlerce hikaye, roman, gazete röportajı, sayısız senaryolarla tiyatro oyunları yazmış, ardından ellinin üzerinde kitap bırakmış bir yazar; evine, çoluğuna çocuğuna bakabilmekten geçtim, kışın soğuklarını yenmek için odun kömür parasını bulabilme konusunda çözümsüzdür, umarsızdır. “... bu hiç de layık olmadığım yoksul hayata ne zamana kadar, niçin tahammül edeceğimi bilmiyorum.” Doğrudur; Orhan Kemal (onca güzel hikayelerin, romanların, oyunların yazarı Orhan Kemal) bu denli sürünmelere, bu denli yoksulluk çekmelere layık değildi. Kurtuluşu ülkeyi terk edip gitmelerde de aramadı; çünkü halkına, insanına, Türk gerçeğine bağlılığı onu hep engelliyordu. Yoksulluk içinde yetişip yoksulluk içinde eserler vererek yine yoksulluk içinde ölüp giden Orhan Kemal, sanatçısını ciddiye almayan, ona sahip çıkmayan, onu korumayan toplumumuzun yüzünü her zaman utançla kızartacak bir yazar-anıttır. | |||
| |||