Orhan Kemal, Názım yüzünden şair olmadı
ÜNLÜ yazar Orhan Kemal'in oğlu Işık Öğütçü tarafından yayına hazırlanan, günlüklerini ve şiirlerini içeren ‘‘Yazmak Doludizgin’’ kitabı tam bir belgesel.
Şu dünyada 56 yıllık ömür süren bir yazın adamının çilesinin belgeseli...
Orhan Kemal 1914'te, Birinci Dünya Savaşı'nın başladığı yıl dünyaya gelir.
Kısa yaşamı hep ekmek kavgasıyla sıkıntılar içinde geçer. Buna ilave olarak yazarlarına karşı hep haşin davranmış olan bir ülkenin yarattığı gözaltılar, sorgulamalar ve hapislerden payına düşeni fazlasıyla alır.
Orhan Kemal'in ilk gençlik yılları şiir aşkıyla doludur. İlk şiiri Kayseri 19. Piyade Alay Hapishanesi'ndeyken Reşat Kemal imzasıyla ‘‘Yedigün’’de 1939 yılında yayımlanır.
Ünlü yazarın şiir tutkusu, 1940 yılında Bursa Cezaevi'nde Názım Hikmet'le tanıştıktan sonra sona erer.
Şiir üzerine Názım'la yaşadığı tartışmaları ünlü yazardan okuyalım:
‘‘... İlk dörtlük henüz bitmemişti:
- Yeter kardeşim, yeter. Bir başkası lütfen.
Halbuki en güvendiklerimden biriydi. İçimde bir şeyler yıkıldı.
Bir başkası. İlk, ikinci, üçüncü mısranın yarısı.
- Berbat.
Kanım tepeme çıktı, başım döndü, ufaldım.
Tekrar bir başkası.
- Rezalet!
Gözlerim kızardı. Kızdım mı?
Üçüncü şiirim ve ilk iki mısra.
- Peki kardeşim.
Bütün kanım tepemden ayaklarıma iniyor ve bir káğıt tomarından ibaret şiirlerim elimden desteyle düşüyor. Artık okumuyorum.
...........’’
* * *
Bu cesaret kırıcı tartışmadan sonra Orhan Kemal, Názım'ınkiler gibi yazmaya çalışır. Ama yazdıklarını ona göstermeye cesaret edemez.
Yine Orhan Kemal'in kaleminden okuyalım:
‘‘Aylardan sonra ona gösterdiğim ilk şiirim 'Bir Beyrut Hikáyesi' oldu.
- Oku bakalım, dedi.
Çekine çekine okumaya başladım. Sonuna kadar dinledi. Gene piposu ağzında. Sonra okuduğum káğıdı elimden aldı, gözden geçirdi ve iade etti.
- Tekrar oku!
Tekrar okurken, arada 'Dur' diyor 'Şunu şunu at'mamı söylüyor, yahut filan dize ile ondan sonrakini başa, baştakileri sona almamı söylüyordu. Şiirim bu suretle tıraş olduktan sonra hayretle gördüm ki, benim pürüzlerle dolu, takır tukur şiirimden, onunkileri hatırlatan yeni bir şiir meydana çıkıverdi.
........
Bir başka gün nerdense bir 'Roman başlangıcım' eline geçer. Okur. Ayaklarında takunyalar, koşarak, heyecanla geldi. Soluk soluğa sordu:
- Siz mi yazdınız bunu?
Çekinerek 'Evet' dedim.
- Birader, neden bahsetmediniz bundan? Siz hikáye yazın, roman yazın!
* * *
Názım'ın bu önerisinden sonra Orhan Kemal düz yazıya yönelir. Bunu şöyle anlatır:
‘‘... Niçim roman yazıyorum? Bu ihtiyaç nereden geliyor? Yeteneğimden. İyi şair olamadığım için hikáyeci oldum. İyi şair olamazdım, önümde dağ gibi Názım vardı. İyi şair olmam için önce onu aşmam gerekirdi. Názım aşılması zor ve olanaksız sarp bir dağdır. Názım, sonsuz mavi bir denizdir. Názım, şiir püskürten volkanik bir yanardağdır."
|