Ana Sayfa

İnternette Orhan Kemal


Akşam Pazar Eki - Çiğdem MATER UTKU   - 26.09.2004

 

'

                  Bir dev yeniden doğuyor

Ailesi ve Epsilon Yayınevi tarafından hayata geçirilen proje, toplumsal gerçekçi edebiyatın en büyük isimlerinden Orhan Kemal'e hak ettiği itibarı geri verecek. Önce ekim ayı başında "Cemile" romanı, ardından 41 eserinin tümü 2006 sonuna kadar Epsilon Yayınevi tarafından yayımlanacak

Murtaza, 72'nci Koğuş, Avare Yıllar, El Kızı... Adlarını bildiğimiz, öykülerine aşina olduğumuz, karakterlerini sevdiğimiz, filmlerini izlediğimiz ama nedense okumadığımız kitaplar... Hepsinin ardında aynı imza, Orhan Kemal. Türkiye'nin en saygın roman armağanlarından birinin isim babası ama romanları bugüne kadar genç kuşakta aynı saygınlığa erişemedi. 1980 sonrası apolitik kuşağın kitap okumadaki geriliği düşünülürse, Orhan Kemal'in çok da okunmamış olması, bilinmezliğe terk edilmesi şaşırtıcı değil. Ama önümüzdeki günlerde Epsilon Yayınevi ile ailesi tarafından hayata geçirilen bir proje, toplumsal gerçekçi edebiyatın en büyük isimlerinden Orhan Kemal'e hak ettiği itibarı geri verecek. Kemal'in kendi hayatından kesitlerle karısını, aşkını anlattığı kitabı "Cemile", ekim ayında 100 bin baskıyla kitapçı raflarındaki yerini alacak. Böylece genç kuşaklar Türk edebiyatının en büyük isimlerinden biriyle buluşabilecek.

BİZİM STEINBECK

Orhan Kemal'i 56 yıllık kısacık hayatı boyunca yazdığı roman, öykü ve anılardan oluşan 41 kitabın tamamı 2006 sonuna kadar Epsilon Yayınevi tarafından basılmış olacak. Orhan Kemal külliyatının editörü Tanju Anapa, hem çok sevdiği bir yazarın bütün eserlerini basacakları için heyecanlı hem de uzun bir aradan sonra yeniden Orhan Kemal okuduğu için mutlu. "Orhan Kemal geriye itilmiş bir yazar. Oysa uzun bir aradan sonra yeniden Babaevi' ni okurken düşündüm ki Orhan Kemal aslında bizim John Steinbeck'imiz. Gerçekten kendine özgü bir dili olan ve durduğu noktadan çok belirgin imzasını atarak yazan bir adam. Üç kitap okuduktan sonra dördüncüsünü bilirsiniz ki Orhan Kemal yazmıştır. Kendine dair gerçekliği ve haksızlığa karşı direnen bir tavrı var."

Kendi yaşadıklarını ve gözlemlediklerini kağıda döken bir yazarın yazdıklarında elbette insanı burkan bir yoksulluk ve çaresizlik portresi var ama Anapa'ya göre Kemal, insanların kayıplarının nedenlerini ortaya çıkarırken umut da aşılıyor. "Yazdıklarının bir yerlerinden hep neşe ve umut var. Gözleriniz yaşararak okursunuz, bir süre sonra kahkahalar atarsınız. Öyle bir adam Orhan Kemal. Çok da şanssız bir hayatı olmuş. Büyük acılar çekmiş. İnsan şaşırıyor, nasıl olur da böyle bir hayatta bu yaşama sevincini taşır diye."

Anapa Epsilon Yayınevi'nin Orhan Kemal külliyatına 100 bin baskıyla başlamasının ardında genç kuşaklar için kaybolmuş bir yazarı kitlelerle buluşturma fikrinin olduğunu söylüyor. "Orhan Kemal'in genç kuşaklar için kayıp olduğunu düşünüyoruz, ne derece ilgi göstereceklerini de bilmiyoruz ama umuyoruz ki ilgilenecekler. 100 bin basma sebebimiz bu, fiyatı çok aşağıya çekip pek çok kişinin okuyabilmesine olanak sağlamak, gençlerin okumasına olanak sağlamak. Çünkü onların kendi harçlıklarından ayırabildikleri sonsuz bir bütçeleri yok." Orhan Kemal'in bugüne kadar hak ettiği ilgiyi görememiş olmasında Anapa'ya göre edebiyatçıların etkisi büyük. "Edebiyatçılar arasında hem Orhan Kemal'i önemseme hem de ekmek parası kazanmak için ucuz işler yaptı diye hor görme var. Ama mesela Murtaza hepimizin hayatında bir simgeye dönüşmüş artık, okumuş olmasa da Murtaza'yı bilir çünkü dile yerleşmiş. Herkes 72. Koğuş'u bilir."

AYDIN KAŞ KALDIRMASI

Seçkinci olmayan tavrı da edebiyatçılar arasında kabul görmesine engel oldu. Sokaktaki adamı sokaktaki adamın anlayacağı dille anlattı. "Eğitimsizlerin de çok kolay okuyabileceği bir yazardır. Sokaktaki adamı yazar ama yanında durup yazar. Yani bir aydın kaş kaldırması yoktur. Belki de edebiyatçılar arasında mesafeli durulmasının nedeni odur, elitist değildir çünkü. Elit bir aileden geliyor, babası milletvekili ama kendisi seçkinci değil. Bir de solculuk tarafı var ama solculuğu da ilginç. Didaktik değil. Bir hadise anlatıyor ve bu hadise içinde bir kahraman da doğruları söylüyor. Ama hep halka karşı bir sorumlulukla yapıyor, asla militan bir tavrı yok." Anapa, Orhan Kemal'in kendini çok iyi besleyen, kendi hayatını yazmaktan da çekinmeyen bir yazar olduğunu söylüyor. "Nazım Hikmet'ten de çok beslenmiş. Bursa Hapishanesi'nde yazdığı şiirlere Nazım 'Sen düzyazı yaz, bırak bu işi' demesi üzerine şiir hapiste kalmış. Kendi özel hayatından çok yazmış. Belli bir kronoloji ile okursanız kendi hayatını da görebiliyorsunuz. O kadar net."

Oğul Işık Öğütçü

Konstantin'in fareleri

Orhan Kemal'in en küçük oğlu ve Cihangir'deki Orhan Kemal Müzesi'nin kurucusu Işık Öğütçü babasının o yoksul koşullarda o kadar kitap yazabilmesine hâlâ şaşırıyor. "Unkapanı'nda yaşarken parasızdık, köfte istiyorum diye tuttururdum ama paramız yoktu. Babam veresiye yedirirdi bana o köfteleri, nasıl öderdi sonra bilmiyorum. Unkapanı'ndaki ahşap bir evdi, fareler mutfağı çökertmişlerdi. Babam onlara 'Konstantin'in fareleri' derdi. Öyle bir evde, öyle bir çalışma ortamında o kadar kitap yazıyorsunuz, üstelik de yazdıklarınız insanları etkiliyor. Ben sabah, öğle, akşam kıvırcık yediğimi hatırlarım. Annem pazara akşamları çıkardı, daha ucuz diye. 1967'de bir ev sahibi olabildik, 'kira vermeden oturabilmek ne güzel şeymiş' dedi. Düşünün ne fakirlikle yaşadı ve nasıl yazdı. Okurken ağlıyorsunuz, beş sayfa sonra gülmeye başlıyorsunuz. Bu çok müthiş bir güç, bazen kıskanıyorum ben niye yazamıyorum diye."

Babasının yazar tarafıyla müzeyi açmaya karar verdikten sonra tanışmış. Yazarken ne kadar içine girdiğine de şahit olduğu için hayranlığı daha da artmış. "Yazdıkları her zaman döneme tanıklık eden kitaplar. Ben "Vukuat Var" kitabını okuduğum zaman 1950 seçimlerinin öncesini, Demokrat Parti'nin yükselmesini ve çalışmalarını takip edebildim. Bir hayranı geldi, 'Vukuat Var kitabını bir gecede okudum' dedi. Babam Vukuat Var'ı 20 günde daktiloyla yazmış. Babam bozkırlarda dört nala giden atlılar gibi yazardı. Babam onu yazan değildi zaten, oradaki bir kahramandı. Gereğinde Güllü, gereğinde Kemal oluyordu. O kadar yaşayarak yazıyordu ki, gözü hiçbir şeyi görmüyordu." Babasının muhteşem bir gözlem ustası olduğunu söylüyor, kendini de hayattan beslediğini. "Bir çocuğu nasıl mutlu edebileceğini iyi biliyordu, bana bir küçük parça çikolata verdiğinde gözlerimin parlayacağını biliyordu. Bunu bilince çocuk öyküleri de yazabiliyordu. Ablam terzidir benim, bir kadın kahramanının elbise ayrıntısını ablamın mesleği yüzünden bilirdi. Sıradan, hiç kimsenin değer vermediği insanlar Orhan Kemal'in baş kahramanlarıydı ve onların da bir hikayesi olduğunu bize gösteriyordu."

Orhan Kemal kimdir

Mehmet Raşit Öğütçü ya da herkesin bildiği adıyla Orhan Kemal, 1914’te Ceyhan’da doğdu. Babası Çanakkale ve Filistin Cephesi’nde, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulma aşamasında görev aldı. Sonrasında muhalefet hareketine dahil olduğu için oğlu da çok küçük yaşta hayatın sıkıntılarını ve sürgünü göğüslemek zorunda kaldı. Ortaokul son sınıftan sonra okuyamadı. Hayatını kazanmak için işçilik, dokumacılık, ambar memurluğu, kâtiplik gibi işlerde çalıştı. Askerliğini yaparken beş yıl hapis cezasına mahkum edildi. i Bursa Cezaevi'nde tanıştığı Nazım Hikmet'in toplumcu görüşlerinden etkilendi. 1950'den ölümüne kadar kitap ve makale yazarak geçindi. Bulgar Yazarlar Birliği'nin davetlisi olarak gittiği Bulgaristan'da 2 Haziran 1970'te öldüğünde 56 yaşındaydı. Kapıkule'den alınan cenazesi kalabalık bir toplulukla birlikte İstanbul'a getirildi. Çatalca yakınlarında durdurulan cenaze arabasına işçiler tarafından "Biz işçiler hatıran önünde saygı ile eğiliriz" dövizleri asıldı.

Cemile kendi hayatı

Cemile, Orhan Kemal'in hayatından satırlara taşan bir roman. Arka planında, 1934 Adana'sındaki yoksul bir işçi mahallesinin ve işçilerin ekmek parası için verdiği mücadele, güzel Boşnak kızı, işçi Cemile ile 24 lira 95 kuruş aylığa mahkûm Kâtip Necati'nin aşk öyküsü. Orhan Kemal kahramanlarını ve yaşadıkları çevreyi kendine özgü gerçekçiliğiyle resmederken, yaşanan onca yoksulluğun yanında, düşmanlıklara, ilkesizliğe, toplumun duyarsızlığına karşı insanları ayakta tutan dayanışma ve dostluk bağlarının gücünü vurguluyor.

Cemile, Orhan Kemal

Epsilon Yayınevi- iki milyon 900 bin lira.

.



.


[email protected]