Ana Sayfa

İnternette Orhan Kemal


CUMHURİYET GAZETESİ - 2 HAZİRAN 2005 - IŞIK ÖĞÜTÇÜ

YOKSUL VE DÜRÜST İNSANLARIN YAZARIYDI

'

 

            Geçen gün notlarımı karıştırırken Adanalı hemşerimiz Turan Altuntaş’ın bir mesajı elime geçti.

            “Halkı adına acı çekmiş, sağlığından, canından, memleketinden olmuş insanları unutmak vefasızlıktır. Çağından sorumluysan kadir kıymet bileceksin. ‘Kadir kıymet bilmeyen toplumlarda, kıymeti bilinecek insan az yetişir’ demiş Hasan Ali Yücel. Kendi değerlerini unutan toplumlar ‘Şizofrenik’ toplumlardır. Halkının daha mutlu yaşaması için kavga veren insanları anmak görevimizdir. Bunlardan biri de Orhan Kemal’dir. Bu dürüst yaşamın savaşçısını, ölüm yıldönümünde anmak bir kadir bilirliliktir...

            Hey, Koca Adanalı Orhan Kemal!

            Şekerkamışı, turuncu, limonu, portakalı, bicibicisi, şalgamı bol Adana’dan selam sana!

            ‘Küçüksaat’teki işçiler,ırgatlar, patozcular, çırçır fabrikaları, Yüreğir’in Bereketli Toprakları, Arkasızlar-Hırkasızlar unutmadılar seni... Unutamazlar da, onların tek ‘kıyakçısı’ sendin.

            ‘Kara Sofu’da rakı içen akşamcılar, Hurmalı Mahallesi’ndeki eski arkadaşların şerefine kadeh kaldırıyorlar.. Bir ‘fırt’ da senin için çekiyorlar.”

            Babamın ölümünün 35.yılında bir evlat olarak onun yaşatılması gelecek kuşaklara taşınması için verdiğim uğraşlarda yalnız kalmamayı gönlüm istiyor. Ama gerçek hayatta yaptığınız çalışmalarda maalesef yalnız kalıyorsunuz. Oysa Orhan Kemal gibi bir sanatçımızın olması en büyük hazinemizdir. Halkını yücelten, hor görmeyen, onları seven ve dertlerini dert edinen, Türk ulusunun başının dik olmasını isteyen kaç aydın ve sanatçı ismini sayabilirsiniz günümüzde.

            1970 yılında ölümünden bir hafta önce Bulgar radyosunda yaptığı röportajında sağduyusu olmayan, halkını hiçe sayan günümüz aydın ve edebiyatçısına çok önemli tarihi mesajlar vermektedir. Sanatçı duyarlılığıyla, uluslararası ilişkilerde ne yapılması gerektiğinin altını çizmektedir:

            “Bulgaristan’la ilişkimiz bilindiği üzere Osmanlı İmparatorluğu günlerinden başlar. İki millet halkları yüzyıllar boyunca kardeşçe yaşadıkları gibi zaman zaman da politik nedenlerle karşı karşıya gelip dövüşmüşlerdir. Sevişmek ve dövüşmek milletleri birbirleri ile kaynaştırır.(......) Düşmanlıklar tarihin karanlıkları içinde unutulmalı, yerini temiz tertemiz dostluk ve kardeşlik almalıdır kanısındayım...”

             Bu ölüm yıldönümünde bireysel ve dış ilişkilerimizde ‘dostluk ve kardeşlik’ duygularının dünden daha fazla yer almasını dilemek,her sorumlu aydının birinci görevi olduğuna inanıyorum.Bunu her satırında ifade eden,bizler daha uykudayken bu duyarlılığı taşıyarak bize yol gösteren öncü sanatçıyı sevgili Nalan Karsan’ın bir sözüyle selamlamak

istiyorum:

             “Tarih, koynunda sadece sanata ve bilime hizmet edenleri sonsuza kadar saklar.”



 

 



.


[email protected]