Belki de Orhan Kemal’in edebiyatımızdaki yerini sorgulamanın
en kestirme yolu dünyamızın Orhan Kemal’deki yerini
sorgulamaktır. Dünyamızın Orhan Kemal’deki yerini
sorgulamanın en kestirme yolu da bize bıraktığı yapıtların
adlarını sorgulamak: Ekmek kavgası, Önce ekmek, Baba evi,
Evlerden biri, Avare yıllar, Murtaza, Cemile, Bir Filiz
vardı, Grev, Gurbet kuşları, Dünya evi, El kızı, Sokakların
çocuğu, Sokaklardan bir kız, Çamaşırcının kızı, Bereketli
topraklar üzerinde, Kanlı topraklar, Sarhoşlar, Üç kâğıtçı,
Suçlu, 72. koğuş, Eskici ve oğulları, Mahalle kavgası,
Devlet kuşu, Kardeş payı, Babil kulesi, Dünyada harb vardı,
Yağmur yüklü bulutlar, Arkadaş ıslıkları, vb.
Tüm bu adlar ve ötekiler, “arkadaş ıslıkları”nın
arkadaşları, yerlerini ve isteklerini belirttiği gibi,
düşüncemizde, hatta gözlerimizin önünde, unutulmaz ustamızın
bizimle tanıştırdığı çok değişik kişileri, yaşam
kavgalarını, gerçeklerini, düşlerini ve ortamlarını: evleri,
sokakları, pamuk tarlalarını, fabrikaları, hapisane
koğuşlarını canlandırır, daha doğrusu, yaşatır. Bu
yapıtlarda, alabildiğine yoğunlaştırılmış, yoğunlaştırıldığı
oranda somutlaştırılmış olarak, toplumumuzun çok geniş bir
bölümünün “insan manzaraları”nı buluruz. Ayrıca, belirli
çevrelerin ve belirli kişilerin seçimi gibi yansıtılma
biçimleri de kendine özgüdür. Orhan Kemal, anlattığı
çevreler ve insanlarla yüzde yüz örtüşen, her türlü süsten,
hatta her türlü yorumdan uzak, alabildiğine yalın diliyle,
sevecen olduğu kadar da nesnel bir biçimde anlatır bize her
şeyi, anlatmaktan çok gösterir. Böylece, yapıtların
birbirine eklenmesiyle, özgün olduğu kadar da nesnel,
yazınsal olduğu kadar da gerçek bir dünya serilir önümüze.
Orhan Kemal gerçekçiliğinin ürünü olan bu dünya XX. yüzyıl
Türkiye’sinin bir İnsanlık güldürüsü’dür.
Orhan Kemal’i yazınımızda gerçekçi akım içinde ele almamız
doğal. Ancak, burada yalnızca sezdirmeye çalıştığımız
yönüyle, onun gerçekçiliğinin kendine özgü bir gerçekçilik
olduğunu, böylece, bugün olduğu gibi yarında öykü ve roman
sanatımızın doruklarından biri olarak kalacağını
söyleyebiliriz.
TAHSİN YÜCEL
|