Ana Sayfa

İnternette Orhan Kemal


NTVMSNBC.COM - Edebiyat / 06 Haziran 2005)

‘Orhan Kemal’ Binyazar’a verildi

'

 


Adnan Binyazar, bugün (2 Haziran 2005) Orhan Kemal Kütüphanesi’nde gerçekleştirilen ödül töreninde, Orhan Kemal Roman Armağanı’nı, Kemal’in oğlu Işık Öğütçü’den aldı.

Tören sırasında edebiyat dünyasının önemli isimleri Sadık Aslankara, Tahsin Yücel, Türkel Minibaş ve İnci Aral, Orhan Kemal’i anma konuşmaları yaptı. Orhan Kemal’in en yakın dostlarından Fikret Otyam da törene çok ilginç bir mektupla katıldı.

Can Yayınevi kurucusu Erdal Öz, Genel Yayın Yönetmeni Celâl Üster ve Türkçe editörü Faruk Duman da törende hazır bulundular.

Adnan Binyazar ödüle teşekkür konuşmasında, “Orhan Kemal, Türk yazın sanatına kendi yaratısı olan, o ölçüde de doğal bir üslup armağan etmiştir. Öyle bir üslup ki, roman ve öykü kişileri gözümüzün önünde tragedya kahramanları gibi bir acı da çekseler, yaşama sevinçlerinden, ironilerden hiçbir şey yitirmezler. O, kişilerinin ağlamakla gülmek arasındaki gerçeğinin hangi yürekte çarptığını duyumsayan bir yazardı çünkü. Güçlü gözlemleri, üslubu, kişileri konuşturmadaki ironisi bu duyarlığın ürünüdür” dedi ve ekledi, “Dostoyevski, ‘İnsan ne zaman içindeki kötülüğü yenip insan olacak?’ diye soruyor. Orhan Kemal yazarlık yoluna bu sorumlulukla, insanı ‘hayatın içinden’ anlatarak koyulmuştur. İnsanı kötülüklerden arındırıp özgür kılma amacı yazarlığının temel ilkesidir. Bu büyük emek karşısında saygıyla eğiliyorum. Bugün, adımın bu sonsuz yolun yolcusuyla anılması bana mutluluk veriyor, onur bağışlıyor.”

Faruk Duman ise ödül kazanan yazar hakkında, “Adnan Binyazar, Türkçe’nin sesini, duygusunu koruyan, taşıyan yazarlarımızdan biri. Bu soy yazarların sayısı çok değil. Bu günlerde Binyazar’ın yeni kitabını yayına hazırlıyorum. O kadar titiz, o kadar mutluluk verici bir yazarın kitabını erkenden okumak ve yayına hazırlamak gerçekten bir ayrıcalık. Ancak bu çalışmaları yaparken dilimizin yazınsal dile dönüştürülmesi üzerine de düşünme fırsatı buldum. Bu tür konuları okuruna düşündüren yazar pek azdır. Çünkü geldiğimiz noktada sözcüklerin azaldığını, yani özellikle yeni kuşak yazarların giderek daha az sözcükle yazdıklarını görüyoruz. Burada elbette sorun sözcük sayısının azalması değil yalnızca; Türkçe’nin sesini, ruhunu taşıyan sözcük ve söz kalıplarının unutulması. Böyle olunca yeni yazarların yaratıcı zihinleri de sınırlanmış oluyor. Söyleyişin esnekliği kayboluyor. Dil, ancak onu konuşan insanların duygularıyla ayakta kalabilir. Adnan Binyazar, çağdaş mimarisiyle, yeni edebiyata bir katkı olarak nitelendirmek istediğim bütün yönleriyle Ölümün Gölgesi Yok’ta, günümüz toplumuna ve aşkın evrensel doğasına, dilimizin kadim duygularıyla bakmasını bilmiştir” diye konuştu.
 

 

 



.


[email protected]