Hayırlı evlat, hayırlı torun
TÜRKÇENİN güzel dualarından,
temennilerinden biri "Allah
hayırlı evlat versin" demektir.
Bu temenniyi özelleştirirsek,
"Allah herkese Işık Öğütçü gibi
bir oğul ve torun versin!"
demeliyiz.
Işık Öğütçü kimdir?
Romancı Orhan Kemal'in oğlu ve
Abdülkadir Kemali'nin torunudur.
Orhan Kemal'in kim olduğunu
anlatmaktan utanırız, eğer bu
memlekette "Orhan Kemal kimdi?"
diye soracak varsa, hiç
sormasın, daha iyi.
***
PEKİ, Abdülkadir Kemali kimdir?
Orhan Kemal'in babasıdır.
Sayın Taha Toros, Abdülkadir
Kemali Bey'i şöyle anlatır:
"İlk devre milletvekili, üç
günlük bakan, İstiklal
Mahkemesi'nin hem reisi hem
sanığı, yaman bir hükümet
eleştiricisi, güçlü bir
gazeteci, 1930'larda Ahali
Cumhuriyet Partisi'nin kurucusu,
başkanı, din üzerine eserler
yazan bir bilgin, bitkilerin
şifasını inceleyen bir kamus
yazarı, ceza hukukunda
içtihatlara kaynak olan
görüşleriyle uzman bir hukukçu
ve yakın politika tarihimizin
renkli siması ve dinlenmesine
doyum olmaz bir hatibi..."
***
IŞIK Öğütçü babası için açtığı
müzenin bir köşesini ailesine
ayırmış; duvarda dedesi
Abdülkadir Kemali Bey'in
fotoğrafı, Millet Meclisi'nin
verdiği mavzer, kitaplar ve eski
yazı bir defter var.
Öğütçü, duvardaki fotoğrafa ne
zaman baksa, dedesinin ona
"Deftere sıra ne zaman gelecek?"
diye sorduğunu duyar gibiydi.
Sonunda karar verdi, "Bu defteri
okutacak ve yeni Türkçeye
çevirtecekti".
Araştırmacı Yücel Demirel ile
arkadaşları defteri okudular.
Osmanlı arşivi uzmanı Muhammet
Safi'yle yeniden okuma ve
Türkçeleştirme işini yaptılar ve
defter bir anı kitabı oldu. (x)
***
BİRİNCİ Meclis'in ilk
milletvekillerinden ve
bakanlarından olan Abdülkadir
Kemali Bey hayatı boyunca hak,
hürriyet ve demokrasiden yana
mücadele verip 1930'larda Ahali
Cumhuriyet Fırkası'nı kurar.
Partinin hem başkanıdır, hem de
çıkardığı "Ahali" gazetesinin
sahibidir. Serbest Fırka
kapatılıp muhalefet
susturulunca, sıranın kendisine
geleceğini anlayarak ailesiyle
yurtdışına kaçar, sekiz buçuk
yıllık sürgün hayatı başlar. Bu,
Beyrut, Şam, Halep ve Küdüs'te
ve her günü yurt hasretiyle
geçen bir süredir. Orhan Kemal
"Baba Evi, Avare Yıllar, Cemile,
Dünya Evi" adlı romanlarında hem
bu yılları, hem babasını
anlatır.
İkinci Cumhurbaşkanı İsmet
İnönü'nün yurtdışındaki
muhaliflerin dönmelerine sıcak
bakması üzerine Abdülkadir
Kemali Bey Türkiye'ye döner ve
Adalet Bakanlığı'ndan görev
ister. Bergama hâkimliğine
atanır, sonra da istifa edip
Adana'ya gider, avukatlığa
başlar. 1949'da Ankara'da vefat
eder.
***
GEÇEN gün Celalettin Çetin'in
cenazesinde Işık Öğütçü'ye
rastladık, müzeyi sorduk,
anlattı:
"Müzeye giriş ücretsiz. Babamın
arkadaşlarının ve sizin de
gittiğiniz İkbal Kahvesi'nin
isim benzeri kahvemiz var.
Kahvemize gelen de çok yoktur,
geçerken kitap alan da çok
yoktur. Anlayacağınız, Orhan
Kemal'e yakışan parasız pulsuz
bir uğraş içindeyiz. Köşeyi
dönmek isteyenler dükkânları
kiralamak istiyorlar ama, serde
fukara geni var, bunları da
kiraya veremiyorum. Babam
Basınköy'deki evi Halit
Çapın'dan borçla satın alınca,
'Kira derdini düşünmeden oturmak
ne güzel!' demişti."
***
YAZININ başında ne demiştik?
Allah hayırlı evlat, hayırlı
torun versin...
İşte Işık Öğütçü, Orhan Kemal'in
hayırlı oğlu, Abdülkadir
Kemali'nin hayırlı torunu...
—————
(x) Orhan Kemal'in babası
Abdülkadir Kemali'nin anıları;
Epsilon Yayınları.
(xx) Orhan Kemal Müzesi, Akarsu
Cad., No:32, Cihangir-İstanbul.
Tlf:0 212 292 92 45. |
|
|
|
|
|