Ana Sayfa

Milliyet  - Hasan Pulur  - 15 - 03 -2006

 

 

Hasan Âli'yi bilmeyen, Orhan Kemal'i bilir mi?

 



 


ROMANCI Orhan Kemal, babası Abdülkadir Kemali ve oğlu Işık Öğütçü için yazdığımız yazıda şöyle demiştik:
"Orhan Kemal'in kim olduğunu anlatmaktan utanırız; eğer bu memlekette, Orhan Kemal kimdir, diye soracak olan varsa, hiç sormasın daha iyi!"
Evet, aynen böyle demiştik...
***
AMERİKA'da oturan okurlarımızdan Cevdet Coşkun'dan içinde "Acaba?" kuşkusu saklı bir e-posta aldık.
Çok yeni bir anısını anlatıyordu...
Türkiye'deki dostlarıyla, arkadaşlarıyla sık sık internet aracılığıyla görüşüyordu, bunlardan biri, arkadaşının lisede okuyan oğluydu, ona nerede, hangi okulda okuduğunu sordu:
"Hangi okulda okuyorsun?"
"Hasan Âli Yücel Lisesi'nde okuyorum!"
"Hasan Âli Yücel kimdi biliyor musun?"
"Okula adını vermişler ama, kim olduğunu bilmiyorum!"
Cevdet Coşkun delikanlının şaka yaptığını sandı, oysa çocuk okula adını veren "Hasan Âli Yücel"in "müteahhit" olduğunu sanıyordu, onun için, okula adını veren kişi ancak müteahhit olabilirdi, Türk eğitiminin unutulmaz "Hasan Âli"'si olacak değildi ya!
Cevdet Coşkun, "Bari, bir de oğlunu sorayım!" dedi, "Babasını bilmezse oğlunu tanır belki!"
"Peki Can Yücel kim?"
"O da kim!"
Cevdet Coşkun internet ağzıyla çocuğu azarladı:
"Şimdi google'a gir, hemen öğren, aksi takdirde benimle chat'leşme, seni bloklarım!"
Sanırız delikanlı söylenenleri yapmış; Orhan Kemal'in de, Can Yücel'in de kim olduğunu öğrenmiştir.
Cevdet Coşkun mektubunu şöyle bitirmiş:
"Hasan Âli'yi bilmeyenler Orhan Kemal'i bilirler mi?"
Bilirler, bilirler, bileni de vardır, bilmeyeni de...
Ne yazık ki bilmeyenler daha çok ortada dolaşıyor.
Bir örnek daha...
***
ORHAN Kemal Müzesi Müdürü Yadigâr Gülyas, müzeyi duyurmak, ilgi çekmek için, zaman zaman bazı kişileri arar, onları müzeye davet eder...
Geçenlerde "Türkiye'nin en iyi" gazetelerinden birinin, kadın yazarlarından birine -köşe yazarı değil- mektup göndermiş, kendisini müzeye davet etmiş.
Bir süre sonra hanım kızımızdan cevap gelmiş:
"Nazik davetinize teşekkür ederim. Bu aralar aşırı yoğunluğumuz nedeniyle, ileriki bir tarihte değerlendirmek üzere saklayacağım. Tekrar çok teşekkürler."
Her ne kadar hanım kızımızın bu cevabında Türkçe bozukluğu olsa da, nezaketinden dolayı, bunu hoş görülür bir kusur olarak değerlendirebiliriz...
Yalnız hanım kızımız bu cevabı kime göndermiş biliyor musunuz?
"Orhan Bey"e...
Yani yıllar önce kaybettiğimiz, oğlu Işık Öğütçü'nün, anısına müze açtığı Orhan Kemal'e...
Ehhh, madem müzenin adı "Orhan Kemal Müzesi"ydi, daveti de herhalde o yapıyordu, mazereti de ona bildirmek gerekiyordu!!!
Şair der ki:
"Cehlin ol rütbesi sehl olmaz
Tahsilsiz bu rütbe cehl olmaz."
Yani:
"Cehaletin bu kadarı kolay olmaz
Öğrenim görmeden bu kadar cahil olunmaz."
***
DÜZELTME- Pazartesi günkü yazımızda rahmetli Deniz Kuvvetleri Komutanı Kemal Kayacan'ın soyadı dizgi hatası yüzünden "Kayacak" diye yayımlanmıştır, düzeltiriz.
 

[email protected]

1