Ana Sayfa

İnternette Orhan Kemal


Radikal Gazetesi - Kıvanç Koçak - 2 Haziran 2002

Kıvanç koçak
 

Küçük hayatları yazdı

Orhan Kemal (sağdan ikinci), Fikret Otyam (solda), Adalet Cimcoz (soldan ikinci) ve Adnan Benk'le birlikte...

32 yıl önce bugün ölen Orhan Kemal romanlarında hep 'sıradan, ama insan gibi insanları' anlattı

İSTANBUL - Mehmet Raşit Öğütçü'den Orhan Kemal'e uzanan zaman çok da kolay geçmemiştir: Bir 'zorunlu sürgün' çocuğu olarak Beyrut'la tanışmak, kendi ayakları üzerinde durma zorunluluğu ile başa çıkabilmek, cezaevine düşmek, yazıdan geçinmek... Ve koşullar ne olursa olsun insana dair umudunu yitirmemek... 
1914'te Adana-Ceyhan'da doğan Orhan Kemal (Mehmet Raşit Öğütçü), 1939'da hapse girer. Orada Nâzım Hikmet'le tanışır, onun öğüdünü tutup şiirden düzyazıya yönelir. İstanbul'a yerleştikten sonra geçimini yazarlıkla sağlamaya çabalar. Çeşitli ödüllere layık görülür. Sağlığının pek de iyi olmadığı bir dönemde Bulgaristan Yazarlar Birliği'nin davetlisi olarak gittiği Sofya'da rahatsızlanır ve 2 Haziran 1970'te hayatını kaybeder. 
Türk edebiyatında 'toplumsal gerçeklik' temasının adeta doruk noktasıdır Orhan Kemal. Çünkü o gerçekliğin tam içinde yetişmiş, hayatının hemen her döneminde de tam içinde olmuştur: "Ben tanıdığım insanları yazdım. Tanıdığım, konuştuğum, birlikte sigara içtiğim, sırtını sıvazladığım, sırtımı sıvazlayan insanları yazdım...." sözleri aslında her şeyi anlatmaya kâfidir.

Hayatın içinden

Orhan Kemal'in kahramanlarında asla 'kahraman edası' yoktur. Zira sokaktan yürüyüp geçen adamdır onun kahramanı; özelliksiz, sıradan, basit! Ama hepsi hayatın içindedir! Çukurovalı ırgatlar, hayat kadınları, zengin koca rüyası gören kızlar, ekmek kavgasındaki insanlar, avare gençler, geçinmeye çalışan memurlar, uzak ülkelere gitme düşündeki işportacı çocuklar... Kısaca, 'yaşamın itip kaktığı' herkes. 
Üstelik Orhan Kemal'in bunlara yaklaşımı da gayet dürüstçedir. Ne bir günde köşeyi dönebilirler ne de iki gönül bir olunca samanlık seyran olur; futbolcu bozuntuları asla büyük takımlara transfer olamaz, parasızlık, yoksulluk severek evlenen gençleri ayırır.

Ne sınıf farkları bir anda ortadan kalkar ne de bir tür görev/patron yalakalığı insanı bir yere getirir. Ne olursa olsun Orhan Kemal'in bu insanlara güveni, tamdır; dünya değişecekse 'küçük insanlar' değiştirecektir: "Düzenin her yönden bozduğu, insancıl davranışlardan alıkoyduğu, insanoğlunu düşmemesi gereken alçaklıklara yuvarlayan bir düzensizliğin çürük meyvelerini sayarken, gene de onlarda eriyip mahvolmamış, kurtulmak için çaba gösteren yanların varolduğuna inanıyorum." 
Dünya hâlâ ayakta duruyorsa Orhan Kemal'in anlattığı o 'küçük ama insan gibi insan'ların hatırınadır. Bugün, ustanın ölüm yıldönümünde sokağa çıkıp, insanlara bir bakın, sonra da gidip bir Orhan Kemal kitabına girişin. Belki siz de hak verirsiniz bana... 


[email protected]