Ana Sayfa

İlkhaber Gazetesi - Ekim 2006 - Mazlum Vesek

 

 

Ceyhan, Beyrut, İstanbul, Sofya; Orhan Kemal yaşıyor

  

   

 

1960’lardan itibaren Türk Edebiyat dünyasında yer edinen birçok yazar, şair ve eleştirmen O’nun sıkı bir okuyucusu olmuştur. Çoğu yazar, O’ndan söz ederken “Benim yazarım” tanımını kullanmıştır. Öyle ki O, babasının fırtınalı yaşamı dahil yaşadığı ve toplumumun etkisi altında olduğunu düşündüğü her şeyi yazmanın sorumluluğunu en iyi şekilde yerine getirdi. Bugün Türkiye’de bir siyaset bilimci, CHP ve DP arasındaki temel çelişkileri ve o dönem itibariyle bu siyasi anlayışların toplumdaki etkilerini görmek için mutlaka O’nun kitaplarına başvurur. Bir sosyolog, 1970 öncesi Türkiye’nin fotoğrafını görmek istiyorsa ve 1970 sonrası Türkiye toplumu arasındaki farkı tanımlamak isterse yine O’nun kitaplarına başvurur.

56 yıllık yaşamı boyunca, elliye yakın eser veren bu yazar Orhan Kemal’dir. Günümüzde birçok araştırma için önemli kaynak görevi gören eserlerinin yazıldıkları dönemi incelediğimizde Tiyatroyu, sinemayı da beslediklerini görürüz. Yazarın nerdeyse bütün romanlarının filme uyarlanmış olması ve ilk oynandığı yıldan itibaren salonları tıklım tıklım dolduran “72. Koğuş” oyunu bu yıl da Devlet Tiyatroları’nın oynayacağı eserler arasında olması bunun bir göstergesi.

Sonra azıcık edebiyat tutkusu olan hangi okuyucu O’nun yazdığı küçük ama sıcak insan dünyasının arkasından sürüklenmemiştir. Hangimiz kendimizi O’nun kahramanlarında bulmadık. Hayatımıza eklenen onlarca okumadan sonra bile, O’nun yeri hep aynı kalmadı mı? Bunları yazarken aklıma Sevgili Vecdi Erbay’ın dört yıl önce Orhan Kemal için yazdığı yazı geldi. Erbay, “Başka Okumalar” başlığını verdiği dizi yazılarında Orhan Kemal için şu başlığı kullanmıştı: “Orhan Kemal: İyiliğin Kaşifi”. Sonra yine Adnan Yücel Karacaoğlan’ı, Dadaloğlu’yu arda arda Çukurova toprakları ile özdeşleştirdiği “Sıcaklığın Senin” şiirinde “Elinde bir kitap Seyhan kıyılarındasın/ Orhan Kemal’in insan sıcaklığındasın” diyerek tam da Orhan Kemal’e denk düşecek “İnsan sıcaklığı” imgesini kullanıyordu.

15 Eylül 1914’te Ceyhan’da doğan, 1 Haziran 1970’te Bulgaristan’ın başkenti Sofya’da ölen Orhan Kemal’in hayatı hep zorluklarla geçti. Babasının yaşadığı siyasi sorunlarından dolayı Suriye ve Beyrut’ta yaşadığı dönemde, Türkiye’ye dönmek için babasına karşı verdiği mücadeleyi “Baba Evi” romanında okuyup da O’nun bir gezi için gittiği Sofya’da hastalığına yenilerek ülkesinden uzakta ölmesi mahzun bir mısra gibi düşüyor anlatışımıza.

İki yıl önce, doğumunun 90. yılında, kitapları yeniden basıldı. Toplumcu- Gerçekçi çizginin bir tıkanma yaşadığı Türk Edebiyatı’nda Orhan Kemal’in iyi tanınması çok önemliydi. Orhan Kemal’in yazdığı küçük insanların dünyası, onların siyasetten etkilenişleri, umutları, kederleri bugün edebiyat dünyasında pek yer bulmuyor. Orhan Kemal’in alabildiğine yalın ve çıplak yazdığı gerçeklerin artık devrinin geçtiğini söyleyenlere İnci Aral, 2 yıl önce Radikal Kitap Eki’nde yazdığı “Orhan Kemal Yaşıyor” başlıklı yazısında bakın nasıl cevap veriyor: “Orhan Kemal'i kaybettiğimiz 1970'ten bu yana dünyada ve ülkemizde pek çok şey değişti ama bir çok şey de hiç değişmedi. Mevsimlik işçilerin, ırgatların Çukurova ve Ege'deki tarla kıyılarındaki sefalet manzaraları, varoşlardaki, kırsal kesimdeki ekmek kavgası hız kesmeden devam ediyor. İşsizlik, yoksulluk, açlık, güvencesizlik bitmedi. (…..).  Bu noktada şaşılacak olan, bütün bu yaşananların artık pek az ya da hiç yazılmıyor yani edebiyatımıza güçlü bir biçimde yansımıyor oluşu. Nedense artık bunlarla uğraşmıyoruz. Günümüzde gerçeği yazmanın ve daha adil bir dünya istemenin modasının geçtiği düşünülüyor. Daha doğrusu öyle sanılıyor ve küçümseniyor. İnsana bakış açısı gittikçe daralıyor. Kültür sanayiinin insan imgesi güzelliği, zenginliği ve eğlendirici olmayı önemsiyor. Anadolu ve halk imgesi edebiyatın dışında, çağdaş ağa tiplemeleri, düzmece aile dizileri, mafyatik ilişkilerle hayat bulmaya zorlanıyor. Bu sığ ve aldırışsız ortamda Orhan Kemal okumanın tam zamanıdır diye düşünüyorum. Kendi kendimizle yeniden karşılaşmak ve tanışmak için. Özellikle Orhan Kemal'i bilmeyen, tanımayan genç kuşağın hayata, insana, gerçeğe bakışta yeni ve farklı algılama boyutları kazanmada bu büyük ustayı okumaya çok ihtiyaçları olduğunu düşünüyorum.”

Değinmek istediğimiz bir diğer nokta, Orhan Kemal’in şehrinde, Adana’da Orhan Kemal’e karşı olan ilgisizlik. Bugün Adana’ya yarım saat mesafede olan Ceyhan’da Orhan Kemal’in doğduğu ev harap halde. Yine sıkça değinilen bir konu: Adı Adana ile özdeşleşmiş  Altın Koza Kültür Festivali’nde Orhan Kemal ve diğer Adanalı sanatçıların adı yoktu. Kitapları dünyada yirmiye yakın dile çevrilen ve Çukurova’yı eserlerinde yoğun işleyen bir yazarın kendi şehrinde tanınmaması büyük talihsizlik ve umursamazlıktır bizce.

Bugün bu köşede Orhan Kemal için yazacaklarımız elbette bu kadar değil. Benim de okumalarımda özel bir yeri olan bu yazarın eserlerine dair aldığım notları paylaşmak isterdim. Fakat köşemizin sınırı burada bitmek üzere. Başka bir hafta Orhan Kemal’in yazdıklarını görmezden gelenlere, O’nun yeni kuşaklara aktarılmasında engel olanlara inat O’na dair tuttuğum notları buraya aktaracağım. Büyük Usta’yı 92. doğum yıl dönümünde saygıyla anarken “Şimdi Orhan Kemal okumanın tam zamanı” diyorum.

Ceyhan: Bir eski konak, “Baba Evi”.

Beyrut: Kasketi ensesine yıkılı bir genç: aklında Eleni,

İstanbul: Bab-ı Ali’nin postal paralayan yokuşu. Parasızlık. Satışa çıkarılan dost kitaplar.

Sofya: Son sözlerin günlüğe düştüğü şehir: “Hayatım boyunca inandığım doğruların adamı oldum”

 


309 | nupelda vesek | [email protected]
orhan kemalin yaşamını. bu yazıyı okuduktan sonra merak etmeye başladım. sizin sayenizde daha fazla araştıracağım.saygılar
308 | Serkan Tandoğan | [email protected]
Büyük üstat Orhan Kemal i bende saygıyla anıyorum.Evet bazı kesimler tarafından unutulmuş olabilir ancak senin,benim kısacası bizim gibi hayranları olduğu sürece hiçbir zaman unutulmayacağı kesin.Dostum köşende böyle büyük yazarlara bir zamana damgasını vurmuş ustalara yer verdiğin için sanada çok teşekkürler kendine çok iyi bak eylül ün 24 ünde görüşmek ümidiyle...
   

 

[email protected]

1