Çocukluğumun,
gençliğimin
büyüleyici
yazarlarından
Orhan Kemal için
en hakiki
gözlemlerden
biri, iyi bir
şaire, Ahmet
Güntan'a ait.
Güntan şöyle
yazmıştı: "Denir
ki Orhan Kemal
iyi yürekli
olmasaydı belki
de iyi bir yazar
olurdu, yani iyi
yürek, iyi
yazarlığa engel.
Tuhaf değil mi?
Halbuki iyi
yürek iyi yazar
için şarttır,
iyilikten en
uzak günde bile
yazar iyiliği
dile
getirmiyorsa,
kendi savaşını
kazanamamış
demektir,
zekâsına yenik
düşmek hiçbir
büyük yazarın
gururu
kırılmadan
becerebileceği
bir iş
değildir."
(Esrariler, YKY,
2003, s.29)
Orhan Kemal, iyi
yürekli iyi
yazar ya da
büyük yürekli
büyük yazar.
İyiliğin bir
erdem olduğunu
bu topraklarda
kanıtlayan büyük
yazarlar
ailesinin üyesi.
Bugün bir
yazarda erdem
olarak karşımıza
çıkan ve gitgide
daha çok
ihtiyacımız olan
iyilik, 40-50
yıl önce de
erdemdi. Ve
Sabahattin Ali,
Sait Faik gibi
yazarların
yapıtlarında en
çok gösterirdi
kendini. Orhan
Kemal de bu
soydan gelir.
Biz onun
iyiliğiyle, onun
kitaplarından
bize de geçen
iyilikle büyüdük
dersem abartmış
sayılmam.
Yaşamını ve
yapıtını tümüyle
iyilik üstüne
kurmuş bir
yazarın, bir
ahlak olarak dün
bize söylediği
şeyler, hiç
kuşku yok ki
bugün daha da
önemli. O yüzden
Everest
Yayınları'nın
her ay iki kitap
olmak üzere,
iyiliğiyle de
büyük bir usta
olan Orhan
Kemal'in tüm
yapıtlarını
yeniden
yayımlaması hem
sevindirici hem
de kutlanması
gereken bir
girişim.
Orhan Kemal o
çetin yaşam
savaşının içinde
bir 'halk
yazarı'nın nasıl
olabileceğini
gösterdi
hepimize.
Dilindeki
şefkatle,
yaklaşımındaki
merhametle, çoğu
zaman 'birey'
olamamakla
suçladığımız,
duyguda ve
düşüncede
'derin'
olmamakla
eleştirdiğimiz
halkın kalbine
dokunmayı bildi.
Bu, hepimiz için
örnek alınması
gereken bir
tutum elbette,
ama aynı zamanda
da hiç
unutulmaması
gereken büyük
bir ders. Evet
'popüler kültür'
ürünü olarak
algılanmadan,
ucuzluğa,
yüzeyselliğe
ödün vermeden,
ama 'yüksek
edebiyat'
kaygısı da
gütmeden yazılan
bir yazının halk
için de okunaklı
olabileceğini
biz Orhan
Kemal'den
öğrendik. Daha
da
öğreneceklerimiz
vardı ama, araya
hayatla,
insanla, ülkenin
ve halkın
sorunlarıyla
ilgilenmemeyi
'erdem' sayan
başka edebiyat
anlayışları
girdi. Neredeyse
geçmişte
okuduğumuz her
yazarı
küçümsemeye, yok
saymaya
başladık.
Oysa Orhan Kemal
belki de en çok
günümüzde
okunması gerekli
yazarlardan
birisi. Bizden
önceki ve bizim
kuşağın okuma
alışkanlığının
gelişmesinde en
çok pay sahibi
yazarların
başında geliyor.
Okul dışında,
resmi yazarlar
dışında,
alternatif bir
yazar olarak
bize başka bir
okumanın da
mümkün
olabileceğini
gösterdi, çünkü
başka bir şey
yazdı. Zihnimize
de kalbimize de
dokunan
yapıtlarında
yaşadıklarımızı,
yaşamamız
kuvvetle
muhtemel olan
kesitleri bulduk
ve böylece onu
daha çok sevdik.
Komşumuz
gibiydi, hemen
yanımızdaki evde
oturan yoksul
bir yazar
gibiydi, elbette
mahallemiz de
aynıydı
dertlerimiz de.
Yaşar Kemal
'Murtaza'
başlıklı
yazısında onun
için şunları
söylüyor: "İnsan
gerçeğine,
insanların
macerasına ne
kadar yaklaşır,
onu ne kadar
yaşarsan, insan
soyunu o kadar
seversin.
İnsanlara karşı
sonsuz bir
hoşgörün olur.
Ve bu macera
karşısında
alçakgönüllü
olmaktan başka
bir şey gelmez
elinden. Orhan
Kemal çok
alçakgönüllü bir
insandı.
Öylesine
alçakgönüllüydü
ki, yarattığı
büyük dünyanın
farkında bile
olmadı." (Önemli
Not, Everest Y.,
2007, s.14)
İnsan
zenginliği,
edebiyatımıza
kazandırdığı
unutulmaz
karakterler,
şaşırtıcı
mizahı,
alçakgönüllü
dili onu hem
büyük bir halk
yazarı hem de
büyük bir
romancı yaptı,
ama daha da
önemlisi Orhan
Kemal'i büyük
bir iyilik
ustası kıldı. O
iyi kalpli iyi
yazarın bugünün
gençlerine de
söyleyecek çok
şeyi var. Rakel
Dink'in
deyimiyle 'bir
bebekten bir
katil yaratan bu
karanlığı
sorgulamak' ve o
bebeklerden yeni
katiller
yaratmamak için
Orhan Kemal gibi
'iyi' bir yazar
gerekiyor.
Diliyle,
anlatımıyla,
yaklaşımıyla
iyilik, şefkat
ve merhamet
dağıtan Orhan
Kemal'i bunca
özlememiz biraz
da bundandır.