Ana Sayfa

Radikal - Haydar Ergülen - 16.05.2007

 

 

        İyi yürek

 

 
 

Çocukluğumun, gençliğimin büyüleyici yazarlarından Orhan Kemal için en hakiki gözlemlerden biri, iyi bir şaire, Ahmet Güntan'a ait. Güntan şöyle yazmıştı: "Denir ki Orhan Kemal iyi yürekli olmasaydı belki de iyi bir yazar olurdu, yani iyi yürek, iyi yazarlığa engel. Tuhaf değil mi? Halbuki iyi yürek iyi yazar için şarttır, iyilikten en uzak günde bile yazar iyiliği dile getirmiyorsa, kendi savaşını kazanamamış demektir, zekâsına yenik düşmek hiçbir büyük yazarın gururu kırılmadan becerebileceği bir iş değildir." (Esrariler, YKY, 2003, s.29)


Orhan Kemal, iyi yürekli iyi yazar ya da büyük yürekli büyük yazar. İyiliğin bir erdem olduğunu bu topraklarda kanıtlayan büyük yazarlar ailesinin üyesi. Bugün bir yazarda erdem olarak karşımıza çıkan ve gitgide daha çok ihtiyacımız olan iyilik, 40-50 yıl önce de erdemdi. Ve Sabahattin Ali, Sait Faik gibi yazarların yapıtlarında en çok gösterirdi kendini. Orhan Kemal de bu soydan gelir. Biz onun iyiliğiyle, onun kitaplarından bize de geçen iyilikle büyüdük dersem abartmış sayılmam. Yaşamını ve yapıtını tümüyle iyilik üstüne kurmuş bir yazarın, bir ahlak olarak dün bize söylediği şeyler, hiç kuşku yok ki bugün daha da önemli. O yüzden Everest Yayınları'nın her ay iki kitap olmak üzere, iyiliğiyle de büyük bir usta olan Orhan Kemal'in tüm yapıtlarını yeniden
yayımlaması hem sevindirici hem de kutlanması gereken bir girişim.


Orhan Kemal o çetin yaşam savaşının içinde bir 'halk yazarı'nın nasıl olabileceğini gösterdi hepimize. Dilindeki şefkatle, yaklaşımındaki merhametle, çoğu zaman 'birey' olamamakla suçladığımız, duyguda ve düşüncede 'derin' olmamakla eleştirdiğimiz halkın kalbine dokunmayı bildi. Bu, hepimiz için örnek alınması gereken bir tutum elbette, ama aynı zamanda da hiç unutulmaması gereken büyük bir ders. Evet 'popüler kültür' ürünü olarak algılanmadan, ucuzluğa, yüzeyselliğe ödün vermeden, ama 'yüksek edebiyat' kaygısı da gütmeden yazılan bir yazının halk için de okunaklı olabileceğini biz Orhan Kemal'den öğrendik. Daha da öğreneceklerimiz vardı ama, araya hayatla, insanla, ülkenin ve halkın sorunlarıyla ilgilenmemeyi 'erdem' sayan başka edebiyat anlayışları girdi. Neredeyse geçmişte okuduğumuz her yazarı küçümsemeye, yok saymaya başladık.


Oysa Orhan Kemal belki de en çok günümüzde okunması gerekli yazarlardan birisi. Bizden önceki ve bizim kuşağın okuma alışkanlığının gelişmesinde en çok pay sahibi yazarların başında geliyor. Okul dışında, resmi yazarlar dışında, alternatif bir yazar olarak bize başka bir okumanın da mümkün olabileceğini gösterdi, çünkü başka bir şey yazdı. Zihnimize de kalbimize de dokunan yapıtlarında yaşadıklarımızı, yaşamamız kuvvetle muhtemel olan kesitleri bulduk ve böylece onu daha çok sevdik. Komşumuz gibiydi, hemen yanımızdaki evde oturan yoksul bir yazar gibiydi, elbette mahallemiz de aynıydı dertlerimiz de. Yaşar Kemal 'Murtaza' başlıklı yazısında onun için şunları söylüyor: "İnsan gerçeğine, insanların macerasına ne kadar yaklaşır, onu ne kadar yaşarsan, insan soyunu o kadar seversin. İnsanlara karşı sonsuz bir hoşgörün olur. Ve bu macera karşısında alçakgönüllü olmaktan başka bir şey gelmez elinden. Orhan Kemal çok alçakgönüllü bir insandı. Öylesine alçakgönüllüydü ki, yarattığı büyük dünyanın farkında bile olmadı." (Önemli Not, Everest Y., 2007, s.14)


İnsan zenginliği, edebiyatımıza kazandırdığı unutulmaz karakterler, şaşırtıcı mizahı, alçakgönüllü dili onu hem büyük bir halk yazarı hem de büyük bir romancı yaptı, ama daha da önemlisi Orhan Kemal'i büyük bir iyilik ustası kıldı. O iyi kalpli iyi yazarın bugünün gençlerine de söyleyecek çok şeyi var. Rakel Dink'in deyimiyle 'bir bebekten bir katil yaratan bu karanlığı sorgulamak' ve o bebeklerden yeni katiller yaratmamak için Orhan Kemal gibi 'iyi' bir yazar gerekiyor. Diliyle, anlatımıyla, yaklaşımıyla iyilik, şefkat ve merhamet dağıtan Orhan Kemal'i bunca özlememiz biraz da bundandır.





 


[email protected]

1