Ana Sayfa

Yazalım Güzelleşelim - İ.Ş.A.L. Işık Öğütçü Röportajı - Bahar 2007

 

 

Orhan Kemal Müzesindeydik

 

 

 

Berna Gümüş – Feyza Irgaç 9/E

 

             Orhan Kemal Müzesini ziyaret ederek oğlu Işık Öğütçü’yle bir söyleşi gerçekleştirdik.

             Size hem müzeyi tanıtmak hem de bu söyleşiye sizi de ortak etmek istiyoruz. Cihangir’deki

             Orhan Kemal Müzesinde yazarımızı; fotoğraflarıyla, yapıtlarının ilk baskılarıyla, yabancı dillerde basılmış kitaplarıyla, çalışma odası ve özel eşyalarıyla tanıma olanağımız oldu. Müzenin kitabevi bölümünde Orhan Kemal’in tüm yapıtları satılıyordu.

             Bu arada İkbal Kahvesi’nde de Orhan Kemal’in yaşamı üzerine bir CD izledik.

             Bize çok yakın bir ilgi gösteren Sayın Işık Öğütçü’ye çok teşekkür ediyoruz.


 

Orhan Kemal müzesini açarken neyi hedeflediniz?

            Genç kuşaklara yani sizlere Orhan Kemal’i tanıtmak istedim. Kitaplarını okuyarak Orhan Kemal’i tanımak yeterli değildir. Burada onun özel yaşamından izler görüyorsunuz. Duvarlarda onun yaşamının değişik yıllarına ait pek çok fotoğrafı var. Onun da tüm insanlar gibi zaafları, yanlışları, pişmanlıkları var. Burada gördüğünüz yaşam, Orhan Kemal’in kitaplarında buluşarak sizlere bir yol açacaktır. Bu kitaplardaki iyi örnekler size yaşamınızda rehber olacaktır. Diyelim hayatta sıkıntılarınız olacak. Ne yapacaksınız? Hemen yıkılıp bitecek misiniz? Orhan Kemal’in kitaplarında umut ve iyimserlik vardır. Gurbet Kuşları’ndan bir örnek vereyim. 1950’li 60’lı yıllarda Zeytinburnu’nda gecekondular yapılıyor. Kaçak yapılan bu gecekonduları belediye yıkıyor. Bütün emeğini ve parasını harcayarak gecekondusunu kuran Koca Mehmet, onun yerle bir olması karşısında çöküp ağlıyor. Karısı yanında dimdik duruyor. Kitap kadının şu cümlesiyle bitiyor: “Kalk, tekrardan yaparız!” Orhan Kemal’in bize gösterdiği yol budur: umut ve iyimserlik. Bunu yakaladığınız zaman Sizin de geleceğiniz aydınlık olacaktır. Bu umut ve iyimserlik, düşlerinizi genişleterek size yeni sayfalar açacaktır.

            Orhan Kemal’in oğlu olmak, nasıl bir duygudur?

Ben babamı sizin yaşlarınızdan biraz daha küçükken kaybettim. Benim için o babaydı, bir yazar değil. Daktilosunun başında bir şeyler yazardı, kitapların üzerinde adını görürdüm ancak o benim babamdı o zaman. Baba olarak severdim onu. Babam öldükten sonra ben ortaokul yıllarımda ilk kez onun kitaplarını okudum. Bu müzeyi açma hazırlıkları içinde de yani 2000 yılında Orhan Kemal’i tanıdım. Onun yalnızca bizim ülkemiz için değil, dünya için de bir hazine olduğunu anladım.

Orhan Kemal’in kitapları başka dillere de çevrildi mi?

Pek çok dile çevrildi. Geçen yıl “Baba Evi” ve “Avare Yıllar” Yunancaya çevrildi. “El Kızı” Suriye’de, “Baba Evi” İsrail’de, “Cemile” İspanya’da yayımlandı. İngilizceye de çevrilecek. Dünya Orhan Kemal’i keşfediyor. Biz de bundan gurur duyuyoruz.

Küçük yaşlarınızda babanızın yazmaya, okumaya ayırdığı zamanları, sizden çalınan zamanlar olarak görüp babanıza kızar mıydınız?  

Babamın bize özel zaman ayırma gibi bir lüksü yoktu. Babam yalnız aile fertleriyle değil, tüm insanlarla çok yakın ilişkiler kurabilen bir insandı. Şu anda burada olsaydı beş saniye sonra koluna girerdiniz. Sizinle şakalaşırdı, çok sıcak bir insandı. Bir anımı anlatayım. Unkapanı’nda oturuyorduk. Küçük bir oturma odamız vardı. Odada da iki divan. Biz babam, annem, ağabeyim ve ben o divanların arasında top oynardık. Babam annemi kaleye geçirir, anneme çok gol atardı. Eski bir futbolcuydu, iyi çalımları vardı. Babam bizim için ulaşılmaz değildi. Hep yanımızdaydı. Çalışması gerektiği zaman odasına girer, kapıyı kapatırdı. Biz de onu rahatsız etmemiz gerektiğini bilirdik.

 

Siz de babanız gibi yazar mısınız?

Ben kimya mühendisiyim.

           Mühendisliğin verdiği bir alışkanlık olsa gerek ben işin araştırma yönünü, araştırmalarım sonunda elde ettiklerimi sizlerle paylaşmayı seviyorum. Babamın şiirlerini derledim. Onun doksanın üzerinde şiirini buldum. Şair olarak tanınmasa da pek çok güzel şiiri de var babamın. Yeni bir kitabımız daha çıktı: Önemli Not. Babamın çalışma odasında duvara astığımız bir yazı var, Önemli Not diye. Görmüşsünüzdür. Bu notta Murtaza 2’nin çalışmalarına başladığını belirtiyordu. Babamın ömrü bu kitabı bitirmeye yetmedi. Ben “Önemli Not” adını verdiğim kitaba, bu yarım kalan yapıtla birlikte onun düzyazılarını koydum.  Bunun gibi bir iki kitap daha hazırlayacağım.

 

            Yazalım Güzelleşelim

Şişli Anadolu Lisesi Basın Yayın ve İletişim Kulübü Yayın Organı, Sayı 2, Bahar 2007

 


[email protected]

1