GEÇMİŞTEN
GELEN MEKTUP
Sevdikleriniz sizden uzaklaştığında geriye sadece anıları kalır. Babanızın size aldığı bisiklet,annenizin sıcak kucağı,evladınızı uyutmak için söylediğiniz ninniler,şimdi çok uzaklarda kalmış olan sevgilinizle paylaştığınız duygular ve sakladığınız siyah beyaz fotoğraflara bakarken döktüğünüz gözyaşları…Bu dünyadan geçip giderken bunların hepsi yaşanmış ve bir daha yaşanmayacak anların sizde bıraktığı izlerdir.
Yaşamına tanık olduğunuz; iyi, kötü günlerini paylaştığınız bu yakından tanıdığınız insanların yıllar yıllar sonra elinizde olan mektupları size sevginin,direncin ve hasretin ne olduğunu yüreğinizde bıraktığı için için sızıyla anımsatır. Size geçmişe dokunma fırsatı verir.Dokunursunuz.İçiniz ısınır. Yıllar yıllar ötesinden Orhan Kemal’in eşine hapishaneden yazdığı bu mektupları usul usul okşar seversiniz.Yitip giden bir daha gelmeyecek olan annenizi ve babanızı çok öncelerde kucaklayıp sevdiğiniz gibi…
Geleceğin ipucları geçmişten gelen bu mektuplarda gizlidir. Her bir satırı yıllar sonra öyküye, romana dönüşecek olan bu cümleleri yüreğiniz pır pır ederek heyecanla takip edersiniz, gözleriniz dola dola Nuriye Öğütçü ve Orhan Kemal (Raşit)’in aziz anılarına saygıyla okursunuz bir an. Ve sonra geçmişin sessizliğini duyarsınız başınızın üzerindeki masmavi gökyüzünde…
Bursa: 10/2/943
Canım Karıcığım !
Mektubunu zevkle okudum. Ne de olsa sıkıldığını ve bu sıkıntıyı defetmek için kocana yazdığını anlıyorum. Haklısın karıcığım. Canın sıkıldıkça bana ne yazarsan yaz. Belki ferahlar, açılırsın.
Genç bir kadın kocasından beş sene ayrı kalırsa çıldırmasa bile üzülür. Benim de bütün sıkıntı ve asabiyetimin sebebi senden çok uzakta olmamdır. Mamafih önümüzde bir yaz kaldı. Sonbahara yanındayım. Beş senenin acısını bol bol çıkarırız. Seni mesut etmek için elimden geldiği kadar çalışacağım.
….
Günlerim çok soğuk ve sıkıntılı geçiyor. Bol bol okuyor ve yazıyorum. Yedi ay sonra da sana roman,hikâye,şiir okur hoşça vakit geçiririz. Ben artık eski Raşit değilim.
Sinemaya seninle, kıra, bahçeye gezmeğe seninle gideceğim. Artık anladım ki sen benim yalnız karım değil, arkadaşım olacaksın. Göreceksin Nuriye ne güzel günler geçireceğiz! Sabret karıcığım…
Bugün şu satırları yazarken dışarıda kar var. Hava inadına soğuk. Önümdeki mangalda ateş dolu. Mangalın kenarında çaydanlık kaynıyor. Çay içeceğiz. Ne yapalım…Bir mahpusun kış günü eğlencesi bu. Hoş, hapishanede eğlence isteyene eğlence çok. Mesela koğuşlarda kumar oynanır, esrar içilir,laklakiyat edilir, daha bir çok şey. Ama ben hiçbiriyle meşgul olmam.
Evvelki gece bizim yattığımız revirde iki kişi öldü. Daha evvelisi bir kişi. Bu gece de bir başkası delirdi. Bütün bunların sebebi açlık ve sefalettir. Her şey o kadar pahalı ki bir mahpus için geçinmek dehşetli zor.
Hapishanede altı yüzden çok mahpus var. Hele âdembaba denilen fakirler öyle sefil ve perişanlar ki insan onlara baktıkça bunalıyor... Bunları havadis kabilinden yazıyorum.
Mektubumu bitirirken seni ve Yıldızımı öper, neşe ve sıhhatle şen olmanızı dilerim.
Senin : Raşit
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|