Kocakafa Sait’i, Makara Hasan’ı, Hidayet’i özlemişim. Üçünün annesi de işçi, üçü de babasız; beş, altı, yedi yaşında bu üç kafadarın ortak paydalarından biri de Sütlüce’den bıkmış olmaları. En son ortaokuldaki Türkçe kitabımda bıraktığım “Üç Arkadaş”la yıllar sonra yeniden karşılaşıyorum. Senelerdir görmediğiniz eski bir dostunuzun aniden karşınıza çıkıvermesinde olduğu gibi heyecanlanıyorum. Epsilon Yayınevi, Orhan Kemal’in öykü ve romanlarını yeniden yayımlamaya devam ediyor. 1958 Sait Faik Hikâye Ödüllü “Kardeş Payı”nı sundular bu kez okurlara. On yedi kısa öyküden oluşan “Kardeş Payı”, kitaba ismini veren, hamalların dünyasında gezindiğimiz öyküyle açılıyor. Ekmek parası peşindeki hamalların en aptalı Siverekli, nefes nefese girer kahveye. Kahvede oturan hamalbaşından depoda yadırgı hamallara iş başı yaptırmalarının hesabını sorar. Oysa tonu iki buçuk liradan pazarlık edilmiş, ertesi gün iş başı yapılacak. Var mı böyle oyun bozmak!... Karınlarını doyurmaya çabalayan hamalları anlatarak başlayan kitap, dünya kadar eşya yüklü kocaman bir kamyonun seyrüseferiyle sürüyor. İri burunlu kamyon sahibiyle yirmi beşlik şoför, kel dağlar arasında yol alıyorlar. Eczane kızları, gece gizlice mutfağa sızmaya çalışan büyükbabalar, kırmızı mantolu kadınlar, kenar mahallenin birbirlerini çekemeyen dedikoducu hanımları… Velhasıl, küçük insanlar ve işçileri anlatıyor yine, Orhan Kemal. İçerden yani mahpustan öyküler de var ayrıca. Kızına toz kondurmayan Fehime Hanım’ın kızını anlattığı “Çirkin”, kitabın öne çıkan bir başka öyküsü. Her genç kız gibi her sabah ayna karşısında uzun uzadıya boyanan kıza sokaktaki delikanlılar “yoğurtlu patlıcan” benzetmesini yapıyorlarsa, o kızın halet-i ruhiyesi nasıl olur tahmin edebiliyor musunuz? Birçok yazarın karşı cinsi kendi cinsi kadar başarıyla anlatamamasına inat Orhan Kemal’in ustalığı bu noktada da belli ediyor kendini. Siverekli hamalı anlatırkenki yetkinliği, bakkalın sarı saçlı, mavi gözlü karısını anlatırken hiç eksilmiyor.
Kemal’in başarısı nerede?
Orhan Kemal’in başarısı sokak dilini metinlerine sırıtmadan yedirebilmesi, hiçbir zaman ağdalı olmayan, sade, akıcı üslubunda. Bu öykü kitabında pek seçemeyeceğiniz (esasında “Kırmızı Mantolu Kadın”da biraz var), özellikle “El Kızı” romanında okuru etkileyen keskin kurgusunda. Etten, kemikten karakterlerinde. Sık sık kurduğu kısa cümleleri, edebiyatseverleri öykülerinin içine çeken tasvirlerinde. Ölümünün üstünden otuz altı yıl geçmesine rağmen edebiyatımızda Orhan Kemal hâlâ bütün varlığıyla duyumsanıyorsa, bu sebeplerdendir. “Kardeş Payı”ndaki birçok öyküde mekân olarak İstanbul başrolde. Ama Ceyhan-Adanalı Mehmet Raşit Öğütçü (Orhan Kemal’in asıl adı) bu, hiç Adanasız, Çukurovasız olur mu? Olmaz. İlla ki metinlerinde Adana’dan Çukurova’dan göz kırpıyor bizlere. Kitabın sondan bir önceki öyküsü “Motorda”da olduğu gibi tıpkı: “Çukurova’da gökler mi yakındı, yoksa Çukurovalılar göklere mi yakındılar? Geceleri evlerinin damlarında yattıkları için, yıldız dolu göklere daha yakındılar galiba.” Orhan Kemalle hâlâ tanışmayan var mı? Eğer varsa “Kardeş Payı”, yazarla tanışmak için iyi bir fırsat. Kemal’i bilenler için herhangi bir söze gerek yoktur herhalde. Ağzı bozuk, mücadeleci, sıradan yaşamların kocaman dünyaları, bildiğiniz gibi…
Orhan Kemal / Kardeş Payı / Epsilon Yayınevi / Eylül 2006 / 120 sayfa / 7.5 YTL.