Ana Sayfa

Evrensel - Barış Acar - 27 Mayıs 1999

 

Orhan Kemal, Ekmek ve Toplumsal Gerçekçilik


Barış Acar
3. Ankara Öykü Günlerinin önceki günkü konusu "Orhan Kemal Öykücülüğü"ydü.
Lütfiye Aydın'ın yönettiği panele Demirtaş Ceyhun, Osman Şahin, Öner Yağcı, Aysun Erden, Çetin Yiyenoğlu ve Sevengül Sönmez katıldılar.
Demirtaş Ceyhun anılarına dayanarak yaptığı konuşmada, Orhan Kemal'in hapiste karşılaştığı Nazım Hikmet'ten etkilendiğini ve onun yönlendirmesiyle hikayeye, romana başladığını söyledi.
Adana'dan komünistlik yaptığı gerekçesiyle zorunlu olarak İstanbul'a gittiğini belirten Ceyhun, Orhan Kemal kuşağının, bir yandan Türk hikayesini kurarken bir yandan da Türk dilini kurmak zorunda kaldıklarına dikkat çekti. Orhan Kemal'in en önemli özelliğinin burjuva bir aileden geliyor olmasına karşın kendisini işçi sınfıyla özdeşleştirmiş olduğuna değinen Ceyhun, onun Anadolu'da doğmuş, büyümüş ve orayı yazmış ilk romancı olduğu için edebiyatımızda önemli bir yeri olduğunun üzerinde durdu. Ceyhun, Anadolu gerçeğini en iyi anlatan romanın 'Kanlı Topraklar' olmasını örnek olarak gösterdi.
Yoksulluğun tarihinin insanlığın tarihi kadar eski olduğunu dile getirerek konuşmasına başlayan Osman Şahin, Nasrettin Hoca fıkralarında çoğunlukla açlık, ekmeksizlik ve sofra konularının işlendiğini söyledi. Çukurova insanının bu bereketli topraklar üzerinde kendi deyimleriyle "kırk çeşme ortasında susuz kalmış" kimseler olduklarına değinen Şahin, Orhan Kemal'in daha sonra göç yoluyla İstanbul'a gelecek olan bu insanları kalemiyle karşıyacağının altını çizdi. Öykülerinin halktan yana değil halkla içiçe, sözcüklerinin ütülenmemiş, sade, süssüz olduklarını ifade etti.
Şahin, bir diyalog ustası olarak nitelendirdiği Kemal'in öykülerinde, insanların yalnızlığının bile cıvıl cıvıl bir yalnızlık olduğuna dikkat çekti ve Kemal'in edebiyatımıza büyük bir okur kitlesi kazandıran ve 30 yıllık edebiyat yaşamına 56 yapıt sığdıran çok üretken bir kişi olduğunu vurguladı.
Panele Adana'dan katılan Çetin Yiyenoğlu konuşmasında Çukurova'nın tarihsel arka planını üç bölüme ayırdı. Birinci bölümün 1838 İngiliz ticaret antlaşmasıyla topraklara özel mülkiyetin getirilmesi ve Amerika'da tekstilin çökmesinin bir sonucu olarak İngiliz sermayesinin Çukurova'yı zorla pamuk tarımının merkezi haline getirmesi ile başladığını aktaran Yiyenoğlu, ikinci bölümün ise II. Dünya Savaşı sonrasında Marshall yardımı adı altında yeni liberal yapılanmanın sonucu oluşan tarıma dayalı sanayii gelişmesi olduğunu söyledi. Yiyenoğlu, 24 Ocak 1980 Kararları'yla da bu fabrikaların kapatıldığını ya da otomasyona çevrildiğini kaydederek, bütün bunların sonucunda 50'li yıllardaki Orhan Kemal insanının günümüzde bulunmadığına dikkat çekti. Orhan Kemal sanatını belirleyen şeyin ekmek sorunu olduğuna işaret eden Yiyenoğlu, "Hayat boyu sıkıntı çeken Orhan Kemal'in öykülerinde insanların eylemine yön veren şey ekmek kavgasıdır." dedi. Yiyenoğlu, Orhan Kemal'in son zamanlarda iddia edildiği gibi eleştirel gerçekçi değil, toplumcu gerçekçi olduğunu vurgulayarak, Kemal'in Ekim Devrimi'nden etkilendiğini ve Gorki'ye hayran olduğunu hatırlattı. "Hapis yatma sebebi de budur. Eğer Nazım da Gorki de toplumcu gerçekçi değilse, Orhan Kemal de toplumcu gerçekçi değildir" diye konuşarak, iddiaları Orhan Kemal'in anısına saygısızlık olarak nitelindirdi.
Öner Yağcı, öyküden insanın kovulduğu, ırkçı ve dinci bağnazlığın atnalı gittiği bir dönemde Orhan Kemal'i ele almanın onurlu bir iş olduğunu söyledi. Öykünün kalıcı olmasını insanın öyküye ne kadar girmiş olduğuyla değerlendiren Yağcı, Orhan Kemal hakkında araştırma yapılmıyor olmasından yakındı. Orhan Kemal'in yaşadığı Türkiye'yi bilmeden, o dönem düzene karşı girişilen sosyalist hareketi anlamadan öykülerinin de anlaşılamayacağını ifade eden Yağcı, "Ne dediğini bilen bir yazar için sınıflar dışı bir edebiyat yoktur. Kemal, Çukurova'da değil Kars'ta yaşasaydı bu dünya görüşüyla yine aynı tarz öyküleri yazardı." dedi.
Son olarak konuşan Doç. Dr. Aysu Erden, Orhan Kemal'in üç öyküsünden yola çıkarak kadınları nasıl ele aldığına değinirken, Sevengül Sönmez, Orhan Kemal'in öykülerinde katı gerçeği yumuşatan mizahın verilişine dikkat çekti.
 

 



 

 

 


[email protected]

1