Ana Sayfa

Dünya kitap eki - Işık Öğütçü - 01.şubat.2008

 

MÜZEM BEN SENİ NE İDEM…

 

Yaşadığımız evlerde günlük ihtiyaçlarımızı karşılayan, hayatımızı kolaylaştıran eşyalar yıllar sonra hem bizim anılarımızda hem toplum belleğinde önemli yer tutar. Sevgilerimiz, üzüntülerimiz, kavgalarımız, hasretlerimiz yani insana ait her duygu o eşyalara sinmiştir. O eşyalar bizim hatıra defterimizdir.

 Anılarla yüklü eşyalar herkes için önemlidir. Şayet aileniz bir kültür mirasına sahipse, o mirasla aileye bırakılanlar artık toplumun ortak bir değeri olmuştur. Göreviniz sosyal sorumluluk taşıyarak o mirasın koruyucusu ve gelecek kuşaklara taşıyan bir neferi olmaktır. Bu her zaman mümkün olabilir mi? Olanağınız yoksa bu mirası nasıl değerlendireceksiniz?

2000 yılında aile olarak açtığımız Orhan Kemal Müzesi, üstadın çalışma masası, daktilosu, kitapları, kullandığı küçük eşyalar, elbiseleri, fötr şapkaları, çeşitli resimler, yurtiçi ve dışında yayımlanan kitaplar, kütüphaneleri, yatağı, öldüğü gün yüzünden alınan maske ve babasıyla ilgili objelerin yer aldığı mekânımızda başarıyla yaşamını sürdürmekte, müzenin başında olarak genç kuşaklara bu kültür mirasımız hakkında değerli bilgiler vermekteyiz. Onca yıl sıkıntı çekmiş bir yazarın ailesine bıraktığı parasal anlamda bir mirası olmasa da, onun yapıtları en büyük maddi değerden bile daha kıymetlidir. Bu mütevazı müze, onun eserlerini okuyarak, düşüncelerini anlayarak kendisini daha iyi tanıyacağımız bir limanımızdır. İyi edebiyatçıların kolay yetişmediği ama çok çabuk kaybettiğimiz bir ortamda, bu yaptığımız çalışmanın önemini sanırım bu işleri iyi bilenler anlayacaklardır.

 Bizlerde yaşlanıyoruz. “Peki, ilerde bu müzenin durumu ne olacak” diye sorduklarında, hiçbir cevap veremeyişim, beni çok düşündürüyor. Sanatçıların öldükten sonra eşyalarının korunamaması, kurumlara hibe edilen sanatçı kütüphanelerinin ve eşyalarının zaman içinde darmadağın olması beni korkutuyor. Edebiyatta veya sanatın değişik kollarında iz bırakmış sanatçıların geleceğe taşınması işi o sanatçının yakınlarının görevi midir, yoksa toplumun duyarlı kesimlerinin mi? Şayet bizim bu olanaklarımız olmasaydı, Orhan Kemal Müzesi hiçbir kurum tarafından düşünülmeyecek ve hayata geçirilmeyecek miydi? Sanırım öyle olacak, böyle bir müze de açılmayacaktı.

 Türkiye’de son dönemlerde en önemli işadamlarımızın kültüre yatırım yaparak, açtıkları özel müzeler ayakta alkışlanacak çok büyük bir özverili davranıştır. Türk ekonomisine sağladıkları katkılar yanında kültürümüze de sahip çıkmaları kutsanacak harekettir.  Benim için de umut olan bu köklü, evrensel şirket ve ailelerin bu çabaları, ilerde müzemizin ne olacağı konusunda da bana ışık tutmakta, yönümü belirlemede rehber olmaktadır.

 Değerli hemşerim Özdemir İnce, üstad için şunu yazıyor, “Gerçek yazarlar konusunda ‘Unutulmak’ fiili geçersizdir. Onlar ‘Var’ dır. Öylesine vardırlar ki bütün moda yazarların yok oluşlarını görürler.”. Orhan Kemal unutulmayacak olsa bile son olarak şunu söyleyebilirim: Orhan Kemal Ailesinin çabaları ve desteğiyle açık olan müzemiz için belki şu anda bir tehlike görünmüyor, ama her iz bırakan edebiyatçı bu kadar şanslı değil. Topluma kültürel bir katkımızın olması amacıyla maddi çıkar beklemeden yaptığımız bu çalışma ne zamana kadar devam eder onu da bilemiyorum. Ama ilerde müzenin, daha uzun yıllara kalması için mutlaka kurumsallaşmış bir yapının içinde olması bana daha gerçekçi görünüyor.

 

Işık Öğütçü-Orhan Kemal Müzesi—25.01.2008

 

 


[email protected]

1