ORHAN Kemal’in
yapıtlarında
anlatıcı yazar
ilişkisi çoğunlukla
üçüncü tekil
kişidir, yani”
impersonnel” dir,
birkaç birinci tekil
kişinin anlatıcı
olduğu yapıtını
saymazsak.
Baba evi ve Avare
Yılların anlatıcısı
birinci tekil,
Hanımın Çiftliğinin
ise üçüncü tekildir.
Genelde Orhan
Kemal’in
yapıtlarında
birbirinin süreri
olma durumu vardır.
Anlatıcının birinci
tekil, üçüncü tekil
olması anlatıcı
yazar benzeşmesini
zayıflatmaz.
Bu bağı güçlendiren
yapıtların birbirini
tamamlayıcısı,süreri
olmasıdır herhalde.
Baba evi, Küçük
Adamın Notlarının
birinci , Avare
yıllar ise bu
serinin ikinci
kitabıdır. Her iki
yapıtta da anlatıcı
birinci tekil
kişidir. Hanımın
Çiftliği ‘nde ise
anlatıcı
“impersonnel” yani
üçüncü tekil
kişidir. Anlatıcının
değişmesi yazarla
olan bağinı
zayıflatmaz,bu
yapıtlarda.
“ Babamın bir adeti
vardı : Cuma günleri
hepimizi toplayıp
kıra götürmek . Bu
huyunu memleketten
beri hiç sevmedim.
Beyrut’da öyle.....
Yiyeceklerimizi
sepete doldurduk,
ver elini
Fıstıklı.....”(1)
Vedat Günyol,”
Eserlerine önce
kendi yaşantısından
başladı. Baba
evindeki.....hayatının
hesabını vere vere
,....”der,
“Çalakalem de”,Babaevinde
anlatıcı Orhan Kemal
‘in kendisidir. Kimi
politik nedenlerden
yurt dışına çıkmak
zorunda
kalmıştır,anlatıcının
babası, bu yapıtta.
Yazar, “B M M I.
Dönem
Milletvekillerinden
Abdülkadir
Kemali’nin oğlu.
Babası, Adana’da
kurduğu (1930)Ahali
Cumhuriyet
Fırkası’nın Bakanlar
Kurulu kararıyla
kapatılınca
Suriye’ye kaçtı”(2).
Anlatıcının hemen
hemen her şeyi
yazarla benzerlik
gösterir, Baba evi
ve Avare Yıllar ’
da.
“ Lakin amele çavuşu
......Bir lahza boş
duranların adete
kokusunu alıyor,
sövüp sayıyor, taş
atıyordu. Bana da
bağırdı, sövdü,
sonra kocaman bir
çakıl fırlattı.
Ne dineliyon, ne
dineliyon, ne
dineliyon lan!
Yomiye veriyok tekmi!
Davrandım nafile
.... Bunun üzerine,
adam ağır bir küfür
savurdu.”(3)
Yazar Hanımın
Çiftliği’nde çok iyi
bildiği bir çevreyi
anlatır. Anlatıcı,
Babaevi ve Avare
Yıllar’ın tersine 3.
Tekil kişidir,
aslında yazardır.”
Vukuat var “adlı
yapıtın sürer,olan
Hanımın Çiftliği
yoksul köylüyü,
fabrika işçilerini,
toprak ağalarını,
din damlarını büyük
bir ustalıkla çizer
. Yazarın kendi
içinde bulunduğu
Türkiye’nin durumunu
gözler önüne serer:
tarımda
makineleşmeyi,politik
çalkantıları........”1945’te
.... tarımda
makineleşme
geleneksel üretim
ilişkilerini
değiştirmeye
başlamıştı; az
topraklı köylülerle
ortakçıları göçe
zorluyordu”(4)
Hanımın Çiftliği’nde
öne çıkmayan ama
örnek okurun hemen
ayırt edebileceği
politik bir
göndergeyi fazla
zorlanmadan okura
sunar anlatıcı.
Romanın bütünlüğü
içinde bu hava ,
anlatıcı-yazar
birlikteliğine
götürür bizi.
“...Mitingleri
görüyordu. Halkın
karşı partiye
ilgisi, dokuz yüz
otuzdan da
hızlıydı”(5)
“ Marşal Planı
fonundan gelecek
tarım makinelerinin
tesliminden sonra
İstanbul üzerinden
İtalya,Fransa,İsviçre’ye
gidip çok tatlı bir
dinlenmeden
sonra.....”(6)
Burada sözceleyen
anlatıcı değil,
Orhan Kemal’in
kendisidir. Romanda
dile getirilen
görüşlerle hemen
hemen aynı.
Her üç yapıtta da,
(Baba evi, Avare
Yıllar ve Hanımın
Çiftliği)yazarla
–anlatıcı arasında
önemli benzerlikler
vardır. Anlatıcıyla
yazar aynı kişidir
bu kitaplarda.