Orhan Kemal 1941 yılında
2000’i nasıl hayal etmişti!
|
Bugün
pazar..
Kasvetli
konulara
girmemek
gerek.. Ama
gündem buna
izin
vermiyor
ki..
Hava ağır..
Gergin..
Onbinlerce
kişi dün
yine
ellerinde
Türk bayrağı
ile
Anıtkabir’e
gitti..
Üniversite
hocaları
bölündü..
Gündem
türban..
***
Özgürlükçü
YÖK Başkanı,
üniversite
rektörlerinin
türbanı
konuşmasını
istemiyor..
Demeç
vermelerine,
bildiri
yayınlamalarına
karşı..
Türban,
Üniversiteler
Arası
Kurul’un
sorumluluğuna
girmezmiş..
Yani
rektörleri
ilgilendirmez..
Kimi
ilgilendirir?
Köşedeki
bakkalı mı?
Yarın
üniversitelerde
doğacak
sorunları
kim çözecek?
Üniversitelerden
birinci
derecede kim
sorumlu?
Rektörler..
Rektörler
ama
konuşmazlarsa
iyi olur..
Özgürlük
adına
sussunlar..
***
AKP
milletvekilleri
de
konuşamıyor..
O niye?
Yasak..
Başbakan
yasak
koydu..
Meclis’te oy
verecekler
ama
konuşamayacaklar..
Kendi
görüşlerini
dile
getiremiyorlar..
Çok
sıkışırlarsa
Başbakan’ın
söylediklerini
tekrarlayabilirler,
o kadar..
Seçmen
vekilini
seçiyor,
Ankara’ya
gönderiyor,
konuşsun
diye..
Ama yasak..
Vekil oy
veriyor, bu
türban
konusundaki
gerçek
fikrini
söyleyemiyor..
Şaşta kal..
***
Ama herkesin
ağzında bir
özgürlük
lafıdır
gidiyor..
Peki
özgürlüğün
kriteri ne?
Başbakan’ın
sözleri,
düşünceleri,
telkinleri..
Ona uydun
mu;
özgürlükçü
oluyorsun..
Eleştirdirdin
mi?
Yasakçı..
Konuşursan
yasakçısın..
Susarsan
özgürlükçü..
Hadi siz de
seçiminizi
yapın!
Kimsenin
konuşamadığı
özgürlükçü
demokrasiden
yana mısınız
değil
misiniz..
***
Bugün
pazar..
Kasvetli
konuları bir
kenara
bırakalım..
Elimde çok
hoş bir
kitap var..
Orhan
Kemal’ın
Günlükleri
Şiirleri..
Nazım Hikmet
en çok ne
ile
övünürmüş
biliyor
musunuz?
Kitaptan bir
bölüm:
***
6 Nisan
943..
Gece. Nazım
Hikmet
daktilosunun
başına
geçti.
Karısına
mektup
yazacak.
Makineye
kağıdı
takarken
dedi ki:
“Benim
hakkımda
yazdıklarınızdan
en hoşuma
gideni
hangisi,
biliyor
musunuz?”
“Hangisi?”
“Daktilodaki
ustalığım.
Bu o kadar
takdir
edilsin
istiyorum
ki”
Kitabın ilk
bölümünde
günlükler..
İkinci
bölümünde
Orhan
Kemal’in
şiirleri
var.. İşte
onlardan
biri..
***
2000’e dair
Bin dokuz
yüz
senesinin
İki bine
yerini
Verdiğini
Görmek
istiyorum
Ne zevkli
şey olurdu
seyretmek
torunumu
Van
üniversitesi’ndeki
kız
arkadaşlarıyla
Kutbu
şimalide
kızak
kaydığını
Vaşington’da
Kapitol
bahçesinde
Ren şarabı
içip
Çinli dostu
Şin- Fo’yla
beraber
Şankay’dan
haber
Beklemek!
Adana’da
gençlik
aşımı
yaptırıp
Hindistan’da
gerdeğe
girmek için
Arzuhalsiz
müracaat
etmek
Hastanelere
Ve duyduğum
sevincin
Radyografisini
gösterip
Hintli
karıma
“Sevgilim
bak!” demek
Ve
Bahrimuhiti
Atlasi’de
Karımla
beraber
zıpkın atmak
Balinalara!
Ne tadına
doyulmaz
olurdu
Misis’li
Çopur
Ali’nin
Sorbone’da
“Parçalanan
atomun
Sanayiye
tatbikine
dair”
Konferansını
dinlemek
Ve 1941
harbi için
“Ne acayip
şey!” demek
Hey gidi
2000 senesi
hey
(15.10.1941,
Bursa)
***
Ağır gündem
sizin de
içinizi
daralttıysa
Orhan
Kemal’ın
şiirlerini
tavsiye
ederim.. |
|
|
|
|
|
|