Ana Sayfa

Gaziantep Hakimiyet - Mustafa ASLAN - 15 Nisan 2008
 

 

HANIMIN ÇİFTLİĞİ VE GURBET KUŞLARI’N DP DÖNEMİ






Vukuat var romanın süreri olan Hanımın Çiftliği Bereketli Topraklar Üzerindeki kahramanlardan izler taşıyan Gurbet Kuşları Orhan Kemal’in DP dönemini anlatan, birbirinin tamamlayıcısı iki önemli yapıtıdır.

Hanımın Çiftliği ağırlıklı olarak kırsaldaki Gurbet Kuşları ise kentteki DP iktidarının etkilerini, gelişimlerini gözler önüne serer.

Her iki yapıtın başlangıcında da köylüsü/kentlisi :DP iktidarından bir beklenti, bir umut içerisinde dir.” Bu millet iliğine tak diyen bu millet.””Artık Yeter!” demişti. Elbette “mizan “ kurulacak, elbette” defteri amal açılacak, elbette hesap sorulacaktı.”

Yazar “Hanımın Çiftliği’ nde CHP ile beraber Atatürk, devletçilik gibi kavramları ön plana çıkartırken Gurbet Kuşları’nda CHP, Atatürk, İnönü, Bayar, Menderes, DP adıyla karşı karşıya getirilerek daha belirgin DP-CHP çekişmesi sergileniyor. Bu çekişme her iki yapıtın sonuna kadar duyumsanmakla birlikte Gurbet Kuşlarında daha belirgindir.”..... Çok yakın bir gelecekte de o fesat yuvası CHP kapatılacaktır. Demokrasi çoğunluğun arzusu demektir.....”



Her iki yapıtta da Atatürk’ten söz edilir. Hanımın Çiftliğinde Muzaffer bey CHP’den DP’ye geçmek için Atatürk’ün ruhunun DP’de attığını bahane eder. Gurbet Kuşlarında “Atatürk’ten sonra en büyük Türk “, “Atatürk’ten de büyük Türk”yakıştırmaları yapılır, DP lideri için.



Batı ve Amerika ile bütünleşme çabalarının arttığı yılların da tanığıdır, bu yapıtlar. Truman Doktrini ve Marşal yardımı çerçevesinde Türkiye’ye, özellikle DP döneminde, yardımlar yapıldı, buna karşılık olarak da ülkenin dışa bağımlılığı arttı.” Türkiye’nin ekonomik siyaseti, dış bağımlılığı artırıcı bir biçimde gelişti. Demokrat Parti hükümeti, dış borçlanmayı, ekonomik kalkınmanın temel geleneklerinden biri olarak görüyordu. “Truman Doktrini” ve “Maraşal Planı” dış yardımın ve dış borçlanmanın ilk kaynaklarıydı.”

CHP’den DP’ye geçen Muzaffer Bey de umudunu “Marşal Planına bağlamıştır.”Marşal Planı Fonundan tarım makinelerini teslimden sonra İstanbul üzerinden İtalya,Fransa, İsviçre’ye gidip, çok tatlı bir dinlenmeden sonra.....”

Truman Doktrini ve Marşal Planı ile Türkiye tarımda hızla makineleşmiştir. Toprak ağaları artık “ırgadın ağız kokusu”nu dinlemeyecekleri için hoşnuttur.” Büyük toprak sahipleri memnundular. Öküz ,kara saban, ırgat derdinden hemen hemen kurtulacaklardı.” Gelecek mevsim bütün topraklar traktörle sürülüp,....çaba ırgadı dedi de yarıdan aşağıya inecekti.”

Tarımda beklenmedik hızlı makineleşme kol gücüyle, yarıcılıkla geçinen topraksız- az topraklı köylüye kente göç etmekten başka seçenek bırakmamıştır. Bugün yaşadığımız çarpık kentleşmenin gecekondulaşmanın temelinde, (Eğer Doğu- Güneydoğu’daki olaylar nedeniyle göçenleri bir yana bırakırsak), o günkü DP iktidarının izlediği politika yatar. “Demokrat parti iktidarı da kentlerin gecekondularla kuşatılmasına engel olmak şöyle dursun tam karşıtı hazine arsalarının bu göçmenlerce yağmalanmasına göz yumarak ve sık sık gecekondu af yasaları, tapu dağıtma yasaları çıkarıp, çarıklı politikacı kurnazlığıyla oy karşılığında bu yağmaları yasallaştırarak onlara destek bile olmuştur."

“Gurbet Kuşları”,”Kuşluk Trenleri’”nin gene en arka vagonlarından kara kara , kuru kuru indiler. Yorganlı, yorgansız, bohçalı, bohçasız. Gene kafalarından İstanbul; İstanbul’un altın olan taşı toprağı “

Kentlerin bire köy olduğu, İstanbul’a göçün yasaklanmasının tartışıldığı günümüzde, bu yapıtların güncelliği tartışılmaz. Özellikle İstanbul’daki tarihi yerlerin, eski binaların yerle bir edilerek kimi çevrelere rant sağlamak için yapıldığı Gurbet Kuşları’nda oldukça nettir.

“Dişlerinden tırnaklarından artırdıkları parayla dörtte bir bölüğünü verdikleri arsalarına iki gecedir gece yarısından sonra kaçak çalışarak , gecekondularını oturtmaya bakıyorlardı.....”Allah izin verirse” bu gece bu geceden sonraki gecelerde de,gece yarısından sonra, başkaları gibi çalışıp “Kondu’yu kuracak, çatısını da oturttuktan sonra temelli kurtulacaklardı.”

Türkiye’nin “Küçük Amerika” olma düşleri boy göstermiş, buna uygun ahlak yapısı da kısa zaman da kendini oluşturmuştur. Özellikle Hanımın Çiftliği ile ilgili yapılan kimi değerlendirmelerde düşlenen “Küçük Amerika “modeline uygun ahlak yapısı görmezden gelinerek yanlış bir “cinsellik”saptaması yapılmıştır.

DP iktidarı döneminde din istismarı her zaman tartışılan konulardan birisidir. ”Yasalarla desteklenen ve oturulduğu varsayılan Kemalizm Türkiye’nin ideolojisiymiş gibi algılanmış, ilk şaşkınlık çok partili yaşama geçiş yıllarında Atatürk heykellerini kırılması ile yaşanmıştır. DP iktidarı hemen göstermelik Atatürk’ü koruma yasasını devreye sokmuş, ancak oy hazinesi olarak algıladığı dinci kesim ve eğilimlere ödün vermeden de vazgeçmemiştir.”

“- Şimdi Demirkırası. Neden? Cenabı Allah kızdı. İsmet İnönü’ye, Bayar’la Menderesi çıkarttı karşısına. O istemese çıka mı bilirlerdi? Sen beni dinle, bırak o Gavur elifbesini. Şeriatta yazı sağdan sola yazılır. Soldan sağa yazmak pek günah.”

“Aslında, son CHP hükümetleri, dine baskı diye görülen bazı noktalarda, ödünler vermeye başlamışlardı. DP çoğunlukta yeni TBMM de 16 Haziranda oy birliğiyle Arapça ezan yasasını kaldırarak, bu yolda bir adım daha attı.”

“ Beyefendiler beyefendisi, Atatürk’ten daha büyük Türk, karısının da bulunduğu bir mecliste bir gece kafayı çekip çekip:” Arkadaşlar, her ne pahasına olursa olsun, iktidardan düşmeyeceğiz. Hak, hukuk ,adalet,demokrasi boş laflar.... Muhalefet batı mı dedi? Biz onların burunladığı her şey gibi bunlara da dört elle sarılıp, halkın hoşuna gitmekten çekinmeyeceğiz.”

Toplumda bir ihbar mekanizması oluşturulmuştu. Muhalif olanlar konuşmalarıyla birlikte rapor edilmektedir DP yönetimine.

“Eşelemek fikirlerini öğrenmek, aklının içine girmek, hizmetinde çalıştıklarına rapor verebilmek,”

Oluşturulan “Vatan Cephesiyle de halk kamplara bölünmüştür. Vatan cephesine katılanlar radyoda adları okunarak, bunlara hükümetin çeşitli yardımlarıyla muhalifler üzerinde baskı oluşturulmuştur.

“ Yakınlardaki, DP’li bir radyo derinleşmekte olan Zeytinburnu gecesine “ Muhalefetin yanlış tutumunu beğenmeyip VC’ye (Vatan Cephesine) geçen sayın yurttaşların isimlerini okumaya başlamıştı.”

Halkın umut bağladığı DP bekledikleri gibi çıkmamıştır. Demokrasiye ivme kazandıracağı sanılan, kimi ilerici aydınlarca da desteklenen, DP demokrasinin önündeki engel olmaya başlamıştır, bir zaman sonra.” Seçimi, hiç ummadığı bir şekilde ezici bir çoğunlukla kazanan karşı parti, ne “mızan” kurdu. Ne de defter-i amal açtı. Oysa,”devr-i sabık yaratılması, şu kadar yılın hesaplarının sorulması bekleniyordu.”

Hesap soracak olan karşı parti hesap sorulacak duruma düşmüştü. Muhalefetteyken eleştirdiği an demokratik uygulamaları iktidarında kendisi yapmaya başlamıştır. DP’nin de, CHP’den pek farkı kalmamıştır. Artık ”Ne demokratlar ne de CHP hükümetinin ekonomi ve din politikalarını çok şiddetle eleştirmiş, demokratlar da, buna karşı çok duyarlı davranıp, muhalefeti baskı altına alarak karşılık vermişlerdir.”

Orhan Kemal, Gurbet Kuşları ve Hanımın Çiftliğinde DP’nin iktidar yıllarında Türkiye’yi birçok yönüyle başarılı bir biçimde anlatmıştır. Bu iki yapıt için, büyük bir değişimin romanıdır diyebiliriz.


 


[email protected]