• “MÜFETTİŞLER
MÜFETTİŞİ”NDE MİZAH
Edebiyatımızda güçlü bir
mizah geleneği vardır.
Bu gelenek Şeyhi’den
Ziyapaşa’ya, Namık
Kemal’e, Ali Bey’den;
Hüseyin Rahmi
Gürpınar’a, Ahmet
Rasim’e, Rıfat Ilgaz’a,
Sabahattin Ali’ye,
Muzaffer İzgü’ye, Aziz
Nesin’e kadar uzanır.
Edebiyat alanında mizah
olayları, durumları
gülünç yanlarıyla
yansıtan yapıtlara
özgülük olarak
söylenebilir.
Aziz Nesin, Mizah için:”
Alay etme yenilmişlerin
vazgeçilmez, dayanılmaz
kusuru ya da
meziyetidir, “ der.
Orhan Kemal’in
yapıtlarından
“Müfettişler Müfettişi”
uzamla bağlantılı olarak
zamanın da egemenliğini
dışlamadan, sıradan
insanların yer aldığı,
mizah öğelerinin ağır
bastığı toplumumuzun
dününü-bugününü anlamak
için önemli bir yapıt.
Başta yapıtın kahramanı
Kudret Yanardağ’dan
tutun da, arabacı Kel
Mıstık’a, otel
katibinden Müfettişler
Müfettişi’nin karısına
kızına kadar hemen hepsi
“yenilmiş” kişilerdir.
Yapıtın kahramanı Kudret
Yanardağ, nam-ı diğer
Müfettişler Müfettişi,
yakın tarihimizde de
izler bulacağımız
birisidir. Üst düzey
yöneticilerden tutun da
alttaki esnafa kadar
dolandıran “yenilmiş”
bir birisidir, tıpkı
örtülü ödenekten bir
başbakandan para alan
yakın geçmişte varlığına
tanık olduğumuz benzeri
gibi.
Romanın sadece önemli
kişileri değil, bütünü
mizahi öğeleri her
durumlarında
barındırmaktadırlar.
Kimi zaman seçilen uzam,
hatta nesneler de
mizahla iç içedir. Yazar
bunu yaparken
çelişkilerden ve
zıtlıklardan yararlanır.
Orhan Kemal’in
Müfettişler Müfettişi
adlı yapıtındaki mizah
toplumsallıktan uzakta
değildir, hatta
sınıfsaldır.
Kudret Yanardağ bir
“yenilmiş” kişidir; her
ne kadar pek çok ileri
gelenleri (yenenleri)
dolandırsa da, ki bu
edimi bir tür alay
etmedir; yani romanın en
önemli mizahi öğeleri
arasındadır.
Arabacı Kel Mıstık
sürekli ”adam yerine
konulmamanın” acısını
çıkarma yollarını arar.
Yeri, zamanı geldiğinde
de taşı gediğine
koymaktan çekinmez.
“Kalktı, hayatında belki
de ilk, adam yerine
konulmanın sevinci
kendini önemli
sayışıyla:
-Gayri bundan ötesinin
taşını ayıklasın Vali
mali! dedi,” (s.29).
Argo kimileyin bir
yapıttaki mizahın dozunu
artırmak için olmazsa
olmazlarından gibi
görünse de, Orhan
Kemal’in Müfettişler
Müfettişi’nde argo
olmakla birlikte düzeyi
çok yüksek değildir.
Yazar mizahı sadece kaba
argo üzerine kurmaya
kalkmamıştır.
Müfettişler
Müfettişi’nde kullanılan
argo sözcük sayısı kimi
yapıtlarına kıyasla daha
azdır.
“-Ulan Akif, dedi
ahbabı. O çirkin karıya
iki şişe viskiyi verdin
de, bu yavruya on kağıdı
mı çok gördün? Ulan
canımı istesin vereyim
be! “(s.209)
Şive taklitleri, yerel
ağızlardan da b ir
yapıtın mizahi yanını
yükseltmek için
kullanılabilir. Çünkü
edebiyatımızda
Karadenizli, Doğulu,
Rum, Ermeni Yahudi
tipleri okuyucuyu
gülümsetmişlerdir. Hatta
mizah adı altında bu
insanlar küçümsenmesine
karşın Orhan Kemal küçük
düşürmez, küçümsemez
saydıklarımızın hiç
birini. Orhan Kemal şive
taklitlerinden, yerel
ağızlardan yararlanmış
ama dozunu iyi
ayarlamış. Yapıtı
bütünüyle bunların
üzerine kurmamıştır.
Müfettişler
Müfettişi’nde kimi
yerlerde, betimlemeler
de yapıtın mizahi yönünü
güçlendirmeye yardım
eder.
“-Gözlerim eyle bi
bulanmış. Volla uymirdim
ho!
Kocaman bıyığı, kalın
çatık kaşlarıyla yiyecek
bakan adamın karşısında
ufalanıp duruyor, boyuna
tekrarlıyordu:
-Volla. Gözlerim eyle
bulanmış..” (s.70)
Orhan Kemal’in
Müfettişler Müfettişi
adlı romanı mizahı
keskin toplumsal bir
“hiciv”le yapıt boyunca
izler. Mizah ve hicvi
yapıtın bütünlüğü içinde
düşünmek gerek. Aksi
takdirde kimi
yanılgılara
sürüklenebiliriz. Kısaca
söylemek gerekirse,
mizah ve hiciv bu
yapıtın hamurunda
vardır. Yazar bir yandan
yaşamdaki gülünçlükleri
sergilerken bir yandan
da hicvetmektedir.
--------------------------------------------------------
Orhan Kemal, Müfettişler
Müfettişi (roman) Tekin
Yayınları, 7. Basım 1995
- İstanbul