ORHAN KEMAL’İN YAPITLARINDA
“Mustafa Kemal Atatürk”
Orhan Kemal’in Yapıtlarında Mustafa Kemal
Atatürk
Mustafa Kemal’e muhalif bir babanın oğluydu,
Orhan Kemal. Babası, Kastamonu Milletvekili ve Ahali Fırkası
kurucusu Abdulkadir Kemali siyasal nedenlerden dolayı Suriye’ye
kaçtı. O da öğrenimini yarıda bırakarak, yurdundan uzakta sürgünde
yaşadı, bu muhaliflikten dolayı. Orhan Kemal, askerdeyken Ceza
Yasası’nın 94. maddesine aykırı davranıştan 5 yıl hapse mahkum
edildi (27 Ocak 1939), 1965’deki Grev öyküsü nedeniyle 142. maddeden
hücre çalışması yapmak savıyla tutuklanıp bir buçuk yıl sonra
salıverilmesini (yargılanıp beraat etmesini) saymazsak.
Yapıtlarında, Mustafa Kemal’le ilgili yazdıkları yukarıdaki nedenler
açısından çok önemlidir. Orhan Kemal’in yapıtlarında, Osmanlı
İmparatorluğu’nun çöküş yıllarından kimi kesitlerle başlayan siyasal
tarihimizin izleri Mustafa Kemal Atatürk’ün kurucusu olduğu
Cumhuriyet Dönemi’ni anlatırken iyice belirginleşir. Özellikle çok
partili yaşama geçiş denemeleri … Fethi Okyar’a Mustafa Kemal
tarafından kurdurulan Serbest Fırka’dan başlayarak daha sonraki
dönemleri de ustalıkla kaleme almıştır. MUSTAFA KEMAL’İ
YARATAN KOŞULLAR VE KUVAYİ
MİLLİYE
Mustafa Kemal’i yaratan koşulları, İmparatorluk yıllarından
Cumhuriyet’e giden yolu aralamıştır. O daha çok çöküş yılarından ve
Kurtuluş Savaşı yıllarından söz eder. Bir yerde ulusal bilincin
oluştuğu zemini yapıtların da hazırlar. Eğer Balkan Savaşı’dan söz
etmeseydi, Kuvayi Mlliye’den de söz edemezdi. Çünkü,” … 1909’da
İttihatçılar arasında bile genel bir Türklük bilincinden söz etmek
için henüz vakit erkendir; böyle bir eğim ancak Balkan Savaşları
sırasında dikkat çekmeye başlayacaktır (F. Ahmad, İttihatçılıktan
Kemalizme, s.133).” Balkan Harbi’nde “Bir Filiz vardı”, “Hanımın
Çiftliği” adlı romanların da rastlıyoruz. Siyasal çerçeveyi
Atatürk’ün yetiştiği koşullarını daha iyi anlamamıza yardımcı olan
Abdulhamit adına “Dedeler ve Torunlar,” “Gazete” adlı öykülerinde ve
“Murtaza” adlı romanın da rastlıyoruz. Savaş, işgal, sürgün
yıllarını anlattığı “Babaevi” adlı yapıtından başlayarak anlatır. Bu
yıllara, halkın deyişiyle “Milli Mücadele günlerimiz” ya da “Kaçkaç
yılları” der. “Babaevi” ve ”Eskici Dükkanı”nda işgali ve buna karşı
savaşımdan yani Milli Mücadele’den söz ederken Mustafa Kemal’in
adını anar (Bkz. Babaevi, s.18). “Düşman uçaklarının ara sıra
gelip şehre bomba attığı Milli Mücadele günlerimizde beni bu okuldan
aldılar.” (Babaevi, s.13) Düşman kuvvetlerince desteklenen
asilerin Konya valisini asmaları ve Kuvayi Milliye’nin bu isyanları
batırmasını, düşman saldırılarının yaşandığı günlerden koparmadan
verir, “Babaevi”nde. “Bir gün işittik ki asiler, valiyi ahıra
bağlamışlar… Bir başka gün, Alaettin tepesini işgal eden asilerin
bir genç zabiti ensesinden kesip, annesinin dizine yatırdıkları
haberi yayıldı. “Şeriat isterük, biz bu gavur hükümetini istemezük,
dinsizleri istemezük, şeriat isterük!” sürüklenen insanların
çığlıkları ve dinmek bilmeyen silah sesleri… Kapılar kırılıyor,
insanlar boğazlanıyordu. Günler ve günler geçti… “İstemezük
istemezük!” sesleri sokaklarda çınladı durdu. Ve bir gün çığlık,
silah sesi, istemezüklerle yüklü hava içinde “Kuvayi Milliye “
geliyormuş haberi şimşek çaktı. İstemezükler dindi, kaba postallı
ayaklar sokaklarda kaçıştılar.” (Baba evi, s.s. 20-21) Hareket
Ordusu’nu ve Mahmut Şevket Paşa’nın katlini “Suçlu” adlı romanın
da,“Dedeler ve Torunlar” adlı öyküde, Abdülhamit’i, Namık Kemal’in
özgürlük mücadelesini, Meşrutiyet “Gazete” öyküsün de, 31 Mart Olayı
Hareket Ordusu ve İttihat ve Terakki Fırkası’na “Eski Plak”
öyküsünde rastlarız. “Suçlu” daki kahramanlardan birisi de Mahmut
Şevket Paşa’nın “katliyle” ilgili olarak tutuklanmış
birisidir. “İtilafçıların Mahmut Şevket Paşa’yı öldürmelerinden
sonra tevkif edilenler arasında o da vardı.” (Suçlu, s.89) Mahmut
Şevket Paşa’nın “katli” diye “Dedeler ve Torunlar” adlı öyküde söz
etmesi de anlamlıdır. Çünkü 31 Mart Ayaklanması bastıran kişidir. M.
Ş. Paşa hiç bir derneğe girmemesine karşın İttihatçıları
desteklemiştir. Orhan Kemal bu kişinin öldürülmesini, “katledilme”
olarak verilmesi bize başka bir ip ucu vermektedir. 31 Mart
Ayaklanmasının gericiliğinin ötesinde liberal-İttihatçı çekişmesinin
sonucudur. O, gericiliğe ve liberalizme karşı açıkça tavır
almıştır. “Murtaza” da yazar kahramanına Musolloni ve Atatürk’ü
karşılaştırır. Burada Atatürk’ü Musolloni karşısında
Yüceltir. “-… Atatürk rahmetli bir celallenir. Mussolini’ye bir
bakar, Muslin idir başlar titremeye… Atatürk der ki: Makarnacı
makarnacı! Yerinde biçimli otur, çektirme bana çizmelerimi ha!”
(Murtaza, s.196) Atatürk’ü, “Murtaza” adlı romanında över,
kahramanı aracılığıyla (s.197). Mala mülke önem vermediğini,
ülkesini gerçekten sevdiğini de sözlerine
ekler. İTTİHAT VE TERAKKİ Ancak İttihat ve
Terakki’nin kimi yanlışlarını da Mustafa Kemal’den özellikle ayrı
tutar. “Hanımın Çiftliği” nde DP’nin sorumsuz, vurdum duymaz
yönetimini İttihat ve Terakki’nin yönetimine benzetir. “Ak
sakallı ihtiyar, Balkan Harbiyle başlayan İttihat ve Terakki
çılgınlıklarını Umumi Harbin sonuna kadar, tıpkı oğulları gibi aşırı
aşırı heyecanlarla yaşamışlardandı.” (Hanımın Çiftliği,
s.294) İttihat Terakki iktidarı yıllarında b u partiye girmenin
haksız kazanç elde etme yollarını açtığını “Oyuncu Kadın” adlı
öyküsünde görüyoruz. “… Beyi ilk zamanlarda babam gibi küçük bir
memurken, sonraları İttihat ve Terakki Fırkası’na girip işini
uydurdu, çok geçmeden bol paralar kazandı, Şişli’de apartman,
Büyükada’da köşk, Nişantaşı’nda konaklar satın aldı.” (Oyuncu Kadın,
s.25) . İttihatçılıktan söz eden öykülerinden “Kırk Yaş” da
ittihatçı bir babanın oğlun dan söz eder. “Vukuat Var”da ise İttihat
ve Terakki Fırkası’nın ülkeyi kargaşaya götürdüğü, Serbest Fırka’nın
Mustafa Kemal tarafından kardeş kanının dökülmesini önlemek için
kapatıldığına bağlantılı olarak. O, İttihat ve Terakki’nin kimi
edimlerine karşıdır, Mustafa Kemal’e değil. KURTULUŞ
SAVAŞI Orhan Kemal Kuvayi Milliye’yi ayrıntılı olarak
anlattığı öyküleri vardır, romanlarında yer almasının yanı sıra.
Kurtuluş Savaşı yılları öykülerde de yer alır. “Eskici Dükkanı”nda
ise Adana ve çevresinin Fransızlarca işgal edilir ve çeteler bunlara
karşı savaşır. Bunları anlatırken Kuvayi Milliye’ye karşı herhangi
bir olumsuz tümce kurmaz, hatta över. O bir Kuvayi Milliye
destekçisidir. İşgalcilere karşı daha önce silahla verilmiş savaşı
Orhan Kemal de kalemiyle desteklemiştir. “Kafasından Toros’lar,
Kaçkaç, Fransız’a karşı dağa çıkan çeteler, yaptıkları baskınlar
hızla geçti.” (Eskici Dükkanı, s.117) . Dumlupınar Savaşı’nı
“Gavurun Kızı” adlı öyküsü aracılığıyla verir. Bu öyküde, Yunan
kızını seven bir gencin babası Dumlupınar da düşmana karşı
savaşmaktadır. “… ‘Benim babam niye yok anne?’ ‘Baban var
evladım, niçin olmasın?’ ‘Nerde?’ ‘Dumlupınar’da’ ‘Ne
yapıyor?’ ‘Düşmana karşı koyuyor! (Oyuncu Kadın-Gavurun Kızı,
s.129) “Yemişçi” öyküsünde de Kuvayi Milliye’den söz eder.B u
öyküde isyanlardan da söz eder. “…Otuz beşin de, Çukurovalıların
“Kaçak” dedikleri hadise oldu. Kaçak “düvelimüttefika”dan cesaret
alarak ayaklanan Ermenilerin yüzünden yerli halkın orta Anadolu’ya
göç etmesiydi. Bu ana baba, bu hayı huy sırasında onu askere
aldılar. Bir çok cepheleri dolaştı.Emir erlikleri yaptı, bir müddet
esir kaldı. Sonra esaretten kaçıp milli mücadeleye iştirak etti. Bir
ara “kuvayı-milliye”de, Delibaş isyanını bastıranlarla b ulundu…”
(Yemişçi-Ekmek Kavgası, s.151) “Oyuncu Kadın” adlı
öyküsünde bütünüyle Kuvayi Milliye ‘yi, işgalcileri ve
işbirlikçilerini anlatır. Yazar burada tavrını Kuvayi
Milliyeciler’den yana koymuştur. İşgalcilere karşı savaşım
verenlerin öyküsüdür, bu.Uzam: Konya ve çevresidir. Anlatıcı üçüncü
tekil kişidir. Konya çevresindeki Milli Kuvvetlerin verdiği savaşımı
bir aşk öyküsü için de verir. İşbirlikçi Osmanlı yönetimini de
Kuvayi Milliyecileri yok etmek için uğraştığını görürüz, “Oyuncu
Kadın”da. “Suçlu” da Mustafa Kemal isyanını öteki isyan
türlerinden ayırır. “…Bir Atatürk isyanını hatırladı. İsyanlar
kayıtsız şartsız fena, isyanların başına geçen insanlar da fena
insanlarsa… Hayır, hayır bu kaide Mustafa Kemal Paşa önünde iflasa
mahkumdu.” (Suçlu, s. 319) CUMHURİYET
KAZANIMLARINA SAHİP ÇIKMA Orhan Kemal, Cumhuriyet
kazanımlarına, Atatürk devrimlerine sahip çıkar yapıtlarında koyduğu
açık tavrıyla. Şapka, harf … Kabak Hafız tiplemesiyle şeriat
özlemcilerini eleştirir. Çünkü Kabak Hafız başta Hanımın Çiftliği,
Kanlı Topraklar, Vukuat var olmak üzere bir kaç yapıtında din
sömürücüsü bir tiptir. Laiklik ilkesinin ne kadar önemli olduğunu
yapıtları aracılığıyla anlatır. Din sömürüsünün bun karşın yine de
sürdüğünü El Kapısı, Av, Büyücü, Türkçe ezan konusunu “Dayı
Şoför.” “Korsan Araba” adlı öykülerde işlemiştir, ağırlıklı
olarak. Kılık kıyafette yapılan değişiklikleri ve bunlara yapılan
saldırıları “Suçlu”da yer vermiştir. Devletçilik karşısında
liberalizmi eleştirir, bir çok yapıtında özelikle DP döneminde
halkın içler acısı durumunu anlatarak. “Hanımın Çiftliği”nde CHP’yi
Mustafa Kemal’in kuruduğu parti olarak imler. Bu yapıtta aynı zaman
eski rejimle yenisi arsında b ir rövanşı da verir. DP iktidara
gelmeden bile önce Mustafa Kemal’in kurduğu Cumhuriyeti ve
kazanımları yok etme çabalarının yoğunlaştığını gösterir. Tasfiye
edilen dinsel motifleri de taşıyan, Milli Demokratik Devrimle
yerleştirilen devletçiliğe karşı liberalizmdir. Devletçilik
kaldırılıp, “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” felsefesini
egemen olacağı bir ekonomik sistem kurmaktır. Yani kapitalizm. Orhan
Kemal buna karşı duruşunu yapıtlarında
sergiler. “ATATÜRK ÇOCUKLARI” VE
TÜRK Orhan Kemal yapıtlarında, özellikle de “Suçlu” ve
“Murtaza” adlı romanlarında Atatürk’ü över. “Hatta Atatürk
çocukları” nın kimi üstün niteliklere sahip olması gerektiğini de
vurgular. Atatürk çocuklarının gözü gönlü tok, erdemlidir. Burada
Atatürk’ü bir yüceltme vardır. “…Hayatında hiç böyle gözü gönlü
tok çocuk görmemiştir.Alnından öper, ismini sorardı.Söylerdi.
Şaşardı gene.Yabancı hele Türk olduğunu öğrenince, gözleri yaşarır,
“Atatürk çocuklarından bundan b aşka türlüsü beklenemezdi zaten!”
derdi. Belki de Atatürk’e telgraf çekerek durumu bildirir,
Atatürk’ün mavi gözlerini yaşartırdı…” (Suçlu, s.s.
281-282) “Suçlu” adlı romanında iki çocuk arasında bir konuşma
geçer, konusu Türk ve Türkler olan. Yazar burada Türkleri öteki
etnik kimlikleri aşağılamadan açıklar.Bir yerde Türk kimliğini
tanıtır ve savunur. Burada savunulan görüşler Atatürk’ün görüşlerine
yakındır. “-Ben Türk değilim ki, Cevdet
abi! -Niçin? -Bilmem. Çingeneyim ben. -Türk olmak istemez
misin? … -Ben Türk olmak istiyorum. -Saçmalama. Pekala da
Türksün
işte!
-Dünyadaki bütün insanlar Türk olmak isteseler olabilirler
mi?
-Olabilirler ama, Türkler de başka millet gibi insan değil
mi? …”
(Suçlu, s.292) KURTULUŞ SAVAŞI SONRASI VE TOPRAK
REFORMU MASALI Osmanlı sonrası kurulan yeni rejime,
yazarın açıkça bir karşı duruşu yoktur (desteklediğini de
görüyoruz), ama eleştirdiği konular da vardır. Orhan Kemal’in
eleştirdiği konuların başında “toprak reformu”nun yapılmaması gelir.
Topraksız köylü perişandır. Bunu bir çok yapıtında dile getirmiştir.
Tarım emekçilerini anlattığı Bereketli Topraklar Üzerinde, Hanımın
Çiftliği, Vukuat Var, Kaçak… romanlarının yanında; Sıtma, Doğum,
Kamyonda, Naylon Hikaye, Afaracı Hacı Ali, Gurbette… adlı
öykülerinde
Atatürk dönemini “Cumhuriyet yönetimi” içinde ayrı bir yere
oturtarak, yapar öteki eleştirirlerini de. Milli Mücadele katılan
kişilerin nasıl bir kenara atıldığı konulardan biridir. “Eskici
Dükkanı”nın yanında öykülerinden Yemişçi de bu konuya
değinir. “Eskici Dükkanı”nda Kurtuluş savaşı sonrasındaki savaş
zenginlerin den ve yoksulların dan söz eder. Cephede ayağını
yitirmiş, Topal eskici.Ama yeni dönemde açtır ve üstelik bir bacağın
da yoktur. Kurtuluş sonrası bir düş kırıklığı yaşan maktadır. Ancak
yazar bunları anlatırken Atatürk adını anmaz. “Yıllar geldi
geçti. Yeni düzen in hayi huyu, devrilip imparatorlukla birlikte
Topal eskicinin sol bacağı da unutulmuştu. Şimdi mal, mülk, iş, güç,
takım, tezgah edinme devriydi. Yağmurlar yağmış, yarıklar
kapanmıştı. Trablus mırablus… Onlara neydi Derne’den, Bingazi’den,
Yemen, Kafkasya, Allahüekber’den? Hemen eydi bu kılkuyruk Topal’ın
suratı? Gittiyse gitti, bacağını kızgın çöllerde bıraktıysa bıraktı.
Onlar mı göndermişlerdi? Bacağını orada bırakmasını onlar mı
söylemişlerdi? Açsın gözünü, mal mülk kapışma yarışına o da
girişsindi. Bu yarışa tahta bacakla girilmez demiyordu ki kanun.”
(Eskici Dükkanı, s.19) “Evlerden Birinde” İttihat v e Terakki’den
beri süregelen bir hayat pahalılığından söz
eder. SONUÇ: Orhan Kemal’in yapıtlarında
Atatürk’e karşı olumsuz tümceler yoktur. Onun, Atatürk
devrimlerinin, Cumhuriyet kazanımlarının savunucusu olduğunu
görüyoruz. Atatürk’ün başlattığı Mili Demokratik Devrim sürecinin
tamamlaması gerekmektedir.Öykü ve romanlarının çoğun da Kurtuluş
savaşı’nda ve Kuvayi Milliye’den sıkça söz eder. Liberalizme karşı
kesin bir tavrı vardır. Ama eski rejim özlemcileriyle yeni rejimi
savunanlara arasında bir savaşım vardır. Eskiyi savunanların ilk
saldırdıkları kişi Atatürk’tür, onun yapıtlarında. DP dönemini ve
Amerikan emperyalizminin Türkiye’ye girişini anlamak açısından ilgi
çekicidir. Biraz daha ileri giderek küreselleşmenin ayak seslerini
yapıtlarında kuşaktaşı toplumcu yazarlar gibi,
belgelemiştir.Kurtuluş savaşı sonrası özellikle de DP’den sonra ülke
yoksullar için yaşanamaz duruma
gelmiştir. Kaynakça: - A. Bedevi Kuran, İnkılap
Tarihimiz ve Jön Türkler, Kaynak Yayınları, 2000-İstanbul -
Arkadaş ıslıkları, Orhan Kemal, Tekin Yayınları-İstanbul -Bir
Filiz Vardı, Orhan Kemal, Tekin Yayınları-İstanbul -Ekmek
Kavgası, Orhan Kemal, Varlık Yayınları -Eskici Dükkanı,Orhan
Kemal, Tekin Yayınları-İstanbul -Feroz Ahmad, İttihatçılıktan
Kemalizme, Kaynak Yayınları, 4. Basım-1995, İstanbul -Hanımın
Çiftliği, Orhan Kemal, Tekin Yayınları-İstanbul -Kanlı Topraklar,
Orhan Kemal, Tekin Yayınları-İstanbul Kaynakça -Kırmızı
Küpeler, Orhan Kemal, Bilgi Yayınları, Ankara -Kurdakul, Şükran,
Çağdaş Türk Edebiyatı(Cumhuriyet Dönemi), Broy Yayınları, Nisan
1987-İstanbul -Murtaza, Orhan Kemal, Tekin
Yayınları-İstanbul -Oyuncu Kadın, Orhan Kemal, Tekin
yayınları -Sokakların Çocuğu, Orhan Kemal, Tekin
Yayınları-İstanbul -Suçlu,Orhan Kemal, Tekin
Yayınları-İstanbul -Vukuat Var, Orhan Kemal, Tekin
Yayınları-İstanbul
|