Ana Sayfa

İnternette Orhan Kemal


Ardıç Kuşu Sanat Edebiyat Dergisi - Haziran 2002

Zafer Doruk

 

ORHAN KEMAL İNSANLARI

Orhan Kemal'in, materyalist felsefe görüşüne sahip toplumcu gerçekçi bir yazar olmasına karşın öykü ve romanlarındaki tip ve karakterler, Gorki'nin kahramanları gibi devrim sancıları çeken, sınıflarının bilincinde örgütlü bireyler değildirler. Onda, toprağa bağlı ve köklü, tarihsel bir sömürü geleneği olan toprak beyleri, köylüler, sınıf bilincine ermiş endüstri ve sanayi işçileri yoktu.

D.Ceyhun'un da belirttiği gibi henüz köylü bile olamamış topraksız göçebe kır insanları; sanayileşme sancıları çeken imalathanelerde, atölyelerde kötü koşullarda çalışan, köyle kent arasına sıkışmış bilinçsiz emekçiler vardır. Kendi mesleğinde, iş kolunda ustalaşmış bir işçiye rastlayamazsınız onun yapıtlarında, deneyimli tarım insanları bile değildir bunlar. Ne iş olsa yapmaya çalışırlar; pamuk toplarlar, inşaatta çalışırlar, patozda çalışırlar, işportacılık yaparlar, fabrikada çalışırlar; aralarında kimileri birtakım düzenbaz-lıklarla ustabaşı, elci, bekçi, kâtip olur, patronun yardakçılığını yapar.

Vahşi kapitalizmin dişlileri arasında ufalanan saf, bireyliğini kazanamamış, bütün isteği karnını doyurmak olan, geleceğe ilişkin taşıdığı umut ise üç-beş kap kacaktan, belki en fazla bir traktör, o da olmazsa bir çift öküz, inekten öteye gitmeyen insanlar ise zaman zaman öfkeye kapılır, kendi kendilerine sövüp sayar, patronun arkasından konuşurlarsa da ekmeklerini kaybetmekten korkar, ekmek uğruna mecbur kalırlarsa arkadaşlarını bile satabilirler.

Dostoyevski karakterlerindeki duyguların, ruh hallerinin derinliğine, karmaşıklığına baktığımızda, Orhan Kemal kahramanlarında bunların daha yüzeyde, yazarın bıyık altından duyumsattığı biçimde yansıdığı görülür. O, bu özelliğiyle daha çok Çehov'a yakındır. Çıkarı için babasını bile kesecek bir karakter, Hidayetinoğlu; ölüm döşeğinde, arkadaşlarınca bile yalnız bırakılan Köse Hasan'a insancıl yaklaşabilir, hatta ona umulmadık bir şey yapar: Köse Hasan'ı sırtında tuvalete götürüp kıçını bile temizler, ama bu özellikler birdenbire çıkmaz O. Kemal'de; okuyucu bunlara hazırlandırılır. Koşulların belirlediği küçük insanların küçük, önemsiz gibi görünen ilişkileri büyük insan gerçekliğini vurgulayıp, gelişmekte olan ilkel, vahşi kapitalizmin bu insanları nasıl sindirdiğini, onların sessiz çığlıklarını dile getirir. Yığınların sisteme baş eğişi, uysallığı sergilenirken; Türkiye'de sınıf bilincinin, örgütlü hak arayışının olmadığı, solcu aydınlarımızın desteksiz attıkları, teori ithal ettikleri, ürettikleri; arkalarında hiçbir zaman bir halk hareketinin olmadığı, olmasının da bir ütopyadan öte gidemeyeceği anlaşılan, bugüne uzanan bir siyasal sürecin haklı çıkılan tanıklığı da yapılır ister istemez. Tam anlamıyla sağlıklı bir sosyal demokrasinin bile bir türlü kurulamadığı bir ülkenin bugünkü panoramasını da yansıtır. O. Kemal. Bugünkü modern öykü dili ve anlatım tekniği açısından bakarsak; dili, biçemi ve kurgusu açısından biraz solgun bulabiliriz öykülerini. Klasik anlamda bir konu ve olay ölçüt alınmış, dil biraz aceleci ve savruk kullanılmış olsa da, O.Kemal öykülerinde, koşulların belirlediği insan ilişkilerine, insanın düzenle olan çatışmasına damgasını vuran kara mizahın, ince ironinin; düşüncede boyutlanıp anlam katmanlarını çoğaltan bir atmosferin gücü ve hazzı hiç eskimeyecek. Bu güç O.Kemal'i daha nice yıllara taşıyacak çok önemli bir kalıt.


[email protected]