Ana Sayfa

Gaziantep Hakimiyet - Mustafa Aslan - 16 Eylül 2008

 

İSTANBUL’DAN ÇİZGİLER

 




Orhan Kemal’in ardından yayımlanan yapıtlarından biridir, İstanbul’dan Çizgiler. Çizeri Ferit Öngören’le birlikte beş yılda tamamlanabilmiş, bu ortak çalışma. Yapıtı ilk kez (1971) Hayati Asılyazıcı’nın yönettiği Sinan Yayınları’ndan çıkmış.

Ferit Öngören yazdığı önsözde kitabın oluşum ve yayımlanma serüveninin yanı sıra Orhan Kemal’in özgün bulduğu edebiyattan politikaya değin uzanan kimi görüşlerini de aktarmış.

TAŞLITARLA MI, TEKSAS MI?

Kitabın birinci bölümde, yazar o zamanlar İstanbul’un dışında bir yer olan Teksas’ın ilk kuruluş yıllarına benzettiği Taşlıtarla’da bir arkadaşında konuktur. Gece yarısı ev sahibinin verdiği rahatsızlıklara tanık olur. Bunun üzerine İstanbul’da kiralık bir ev aramaya koyulur. İstanbul kazan onlar kepçe kiralık ev ararlar. Bu sırada hepsi de yoksul olan çeşitli insan tipleriyle tanıştırırlar, okuru.

Orhan Kemal’in romanlarında, kenar semtleri anlatırken karşılaştığımız, “…yıkıldım yıkılacak harabeler” gibi tümcelerin yer aldığı ev betimlemelerinin benzerini bu yapıtta da görüyoruz. Çünkü yazar “küçük adam”ların, sıradan insanların dünyasını irdelemiş kiralık ev arama bahanesiyle. Burada röportaj tekniğini kullanır, yazar. Soru yanıt biçimindedir, bu bölümler, ara değerlendirmeler, geçişler olsa da.

Yazar, barınma sorununu yapıtının ağırlık noktası yapmış, özellikle birinci ve ikinci bölümde. Bu bölümlerde okur kendini Orhan Kemal’in bir öyküsünün tatlı tümceleri arasında bir gezide bulacaktır. Kimileyin onun tanıdık roman ya da öykü kahramanıyla karşılaştığınızı sanıyorsunuz. İçiniz içinize sığmıyor. Öykü tadında verilen ara bölümler kentteki değişimi ve sıradan insanın yaşamının değişmeyenlerini ustalıkla çiziyor.

“Kısa Kısa” ana başlığı altındaki üçüncü bölümde on sekiz öykü yer almaktadır. Her öykü İstanbul’da geçiyor, yapıtın bütünlüğüne uygun. Dolmuşta İki Kişi adlı öyküyü okuduktan sonra İstiklal’deki Anadolu Pasajı’na Mehdi Baba’ya kahve içmek için yola çıkmayın, Orhan Kemal’in canlı anlatımına kendinizi kaptırıp.

GURBET KUŞLARI’NIN ÇOCUKLARI

İstanbul’a göç ilk iki bölümde sorgulanmıyor. Hatta bugün de konuşulan göçü önleyici önlemlerden söz edilmektedir.

Orhan Kemal’in Gurbet Kuşları adlı yapıtına adını veren karnını doğduğu yerde doyuramayıp, taşı toprağı altın sandıkları İstanbul’a gelenlerle sıkça karşılaşıyoruz, İstanbul’dan Çizgiler’de. Umurlarında Kurucu Meclis, Anayasa tasarısı filan olmayan bu insanların tek derdi ekmektir. Ekmek peşindeki çoğunluğu rezil bir yaşam sürmektedir, kocaman kentte.

Yazar onlardan biridir. Bu iç dünyalarına girmeyi kolaylaştırır. İçlerindeki özlemlerini, umarsızlıklarını dökerler ortaya. Ancak Anadolu’dan gelip tuttuğunu koparanlar da yok değildir. Bunların sayısı çok ama çok azdır.

Orhan Kemal, Gurbet Kuşları’nı konuk ettiği bölümlerde çocuklara da yer ayırmış. Gurbet Kuşları’nın çocukları da paylarına düşen yoksullukla cebelleşmektedirler, işsiz bir dokumacının çocuğunun anlatıldığı Mantar Tabancası adlı öyküde. Yokluk içindeki, işsiz bir dokumacının oğlunun yabancı birinin verdiği almayı çok istediği mantar tabancasını elinin tersiyle itmesi öyküye duygu yüklemenin yanında yazarın bakış açısının netliğini de okura sunmaktadır, yapıtın başından beri anlattıklarıyla birlikte.

“Başını çevirdi, yüzüme haysiyet dolu bir bakış fırlattıktan sonra çekti gitti. Elimde tabancayla mantarlar, kalakalmıştım.” (s.142)

İstanbul’daki değişimi görebileceğimiz kadar göç olgusunun da sorgulandığı İstanbul’dan Çizgiler dünden bugüne uzanan bir köprü kurmuş sağlam bir dil ve anlatımla.

* Orhan Kemal, İstanbul’dan Çizgiler, 6.Basım:Everest yayınları
 


 


[email protected]