Ana Sayfa

Okur-gezer.blogspot.Com - Vildan Ç. Tura - 11.12.2007

 

Dünya Evi Orhan Kemal

 

Orhan Kemal'e merak sarıp bir seferde dokuz on kitabını aldıklarımın arasındaydı 'dünya evi'. peşpeşe okuyup biraz ara vermeli diye düşündüğümde rafa kaldırmıştım. birkaç gün evvel gerçekten özlediğimi hissettim ve başladım dünya evi'ne.

yazarın ilk romanı olan bu kitap, yine kenar mahallelerdeki insanların yaşamlarından kesitler sunuyor. bir farkla, bunda kendi hayatı da var.

öteki taraftaki adam'ın oğlu olan genç adam, genç boşnak karısıyla yeni evlenmiş bir de bebek beklemektedirler. çalıştığı fabrikada birkaç kişi haricinde kimse onu sevmez, genel olarak sevilen biri değildir zaten, muhalif ve aynı zamanda sürgünde olan bir adamın oğlu olduğundan. ancak karısı çok sever onu. onun için yapamayacağı yoktur. aylık yirmidört lira doksanbeş kuruşla geçinebilmenin, daha doğrusu geçinemenin sıkıntısıyla bir olaylar silsilesine karışır genç adam.

genç adamın karşılaştığı zorluklar, verdiği mücadele, sınır tanımaz hayaller, ot gibi yaşamaktan sıyrılmak için kafasında yarattığı bir dünya...umut fakirin ekmeği misali, maaşı bol bir işin hayali biraz daha sürsün diye iş görüşmesini erteler mesela. karısının da hayalleri vardır. doğumunu evde, canı kadar çok sevdiği kocasının yanında yapabilmek, sarı demirli bir karyola, mavi satenden bir yorgana sahip olmak gibi.

orhan kemal'in kitaplarında iyi son ya da kötü son yoktur. yaşayıp giden insanların hayatından bir kesit vardır sadece. aynı zamanda yaşanılan dönemin sosyal ve ekonomik boyutunu da gösterir yazar. romandaki kahramanlar ister iyi ister kötü olsun, her hallerinin sebeplerinde insanca unsurlar vardır. kızdığınız bir karaktere beş sayfa sonra acırsınız.. yaşam mücadelesindeki badireleri aşmada en az okunulan karakter kadar sorumluluk hisseder ve onunla birlikte kafa patlatırsınız içinde bulunduğu kaostan kurtulması için.


"Genç adam:
- O zaman haftadabir kaç gece geliriz dedi.
Birkaç gece çoktu. Böyle para tuzaklarına para vermektense, haftada bir gelmek, birkaç gecenin parasını da bir kenara saklamak en iyisiydi. Ellerine birkaç kuruş fazla geçti diye çarçura ne hakları vardı? Sinema, saz, tiyatro birer hayaldi. Çok paraları olsa, o zaman başkaydı. İsterse hergün gelsinler. Ama böyle sayılı parayla. Yazık günahtı. En biri karnındaki. Yarın Allah izin verirse çırılçıplak gelecekti. Üst isterdi, baş isterdi. Sonra büyüyecekti. O zaman masrafı daha da ağırlaşacak, avuç dolusu para yiyecekti. ...
"


Yayıncı: Tekin Yayınevi
Yıl : 1993
Sayfa: 251
Fiyat : 10.00 YTL


 


[email protected]