Ana Sayfa

Evrensel - Kadir İncesu - 3 Haziran 2009

 

Değeri bilinmeyen yazar Orhan Kemal anıldı

 


Orhan Kemal, ölümünün 39. yılında Orhan Kemal Kültür Merkezi tarafından, Beyazıt Orhan Kemal Halk Kütüphanesi’nde düzenlenen bir etkinlikle anıldı.
Orhan Kemal, ölümünün 39. yılında Orhan Kemal Kültür Merkezi tarafından, Beyazıt Orhan Kemal Halk Kütüphanesi’nde düzenlenen bir etkinlikle anıldı. Orhan Kemal roman ödülü’nün Zülfü Livaneli’ye verildiği törende, Yaşar Kemal’den Müjdat Gezen’e, Salih Kalyon’dan Tahsin Yücel’e birçok kişi Orhan Kemal’i konuşmalarında anlattı.
Tahsin Yücel, Osman Şahin, İnci Aral, Semih Gümüş, Refik Durbaş, Özdemir İnce ve A.Kemali Öğütçü’den oluşan Seçiciler Kurulu tarafından “toplumsal sorunlara gerçekçi yaklaşımını fantastik bir anlatımla yansıtmadaki başarısı nedeniyle” bu yıl 38’incisi düzenlenen Orhan Kemal Roman Armağanı’na “Son Ada” adlı kitabıyla değer görülen Zülfü Livaneli’ye de ödülü verildi…
İlk olarak Orhan Kemal Halk Kütüphanesi müdürü Ayten Şan söz aldı. Şan, gerek Orhan Kemal’in gerekse Zülfü Livaneli’nin aydın olmanın bedelini fazlasıyla ödeyen, çilesini çeken ve emekleriyle kazanan iki büyük sanatçı olduğunu belirtti.
Orhan Kemal Kültür Merkezi adına konuşan Işık Öğütçü ise duyarlı her sanatçının yaşadığı zor koşullardan söz ederek “Zülfü Livaneli’ye Orhan Kemal Armağanı vererek sıkıntılarını bir nebze unutturduğumuzu temenni ediyorum. Geçtiğimiz aylarda kaybettiğimiz ‘Orhan Kemal törenlerinin kadrolu konuşmacısı’ Türkel Minibaş’ı da saygıyla anıyorum” dedi.
DOLUDİZGİN YAZDI
Nebil Özgentürk de “Sanatçısına, bestecisine, yazarına yazarken-düşünürken acı çektiren ülkenin insanlarına merhaba!” diyerek başladı sözlerine ve şöyle devam etti: “Orhan Kemal ve Yaşar Kemal’in kitaplarıyla büyüdüm. Bir süre sonra da Zülfü Livaneli’nin kitaplarıyla tanıştım. Bugün çok sevdiğim bu insanlarla bir arada olduğum için de mutluyum.”
Seçici kurul adına konuşan Tahsin Yücel de Orhan Kemal’in hep “doludizgin” yazdığını belirtti.
Orhan Kemal ile 1961’de tanıştığını, aralarında ağabey-kardeş ilişkisi olduğunu belirten Müjdat Gezen ise Orhan Kemal’den dinlediği bir anıyı paylaştı: “Orhan Kemal ve Nâzım’ın aynı hapishanede yattığı günler. Günlerini futbol oynayarak da değerlendiriyorlar. Orhan Kemal, Nâzım’dan daha iyi futbol oynuyor tabii. Top da sık sık hapishane dışına kaçıyor. Dışarıdaki nöbetçiye bir paket sigara atıyorlar, karşılığında da top geliyor. O zamanın topları bugünkü gibi değil. Sırım dediğimiz bir iple dikiliyor. Şişirilen kısımda da meme diye tabir edilen bir bölüm oluyor. Orası da tam kapanmıyor. Bir gün cezaevi müdürü top oynamayı yasaklıyor. Çünkü ‘Nâzım bir mesaj yazarak topun tam kapanmayan yerine koyuyor, top dışarı kaçtığında dışarıdaki mesajı alıyor, yerine kendi mesajını koyuyor’ diye düşünüyor.”
Tiyatro sanatçısı Salih Kalyon da Orhan Kemal’in cenazesi sırasında yaşadığı bir olayı anlattı: “Orhan Kemal’in cenazesinde inşaat işçileri de vardı. Bir inşaatın yanından geçiyorduk. İnşaatta çalışan işçiler tabutun yanındaki arkadaşlarına işaretlerle ‘kimin cenazesi’ diye sordular. Bir arkadaşları ‘Hani hep kahveye gelir, bizimle uzun uzun konuşurdu ya Orhan ağabey, Orhan ağabey…’ deyince bütün işçiler ellerinde ne varsa bırakıp, gelip tabuta omuz verdiler.”
BABA DOSTU YAŞAR KEMAL
Özyeğin Üniversitesi öğretim görevlisi Çimen Erkol ise Orhan Kemal’in yapıtlarının hem yerel hem de evrensel özellikler taşıdığını belirtti.
Orhan Kemal’in cezaevi arkadaşı Nâzım Hikmet’in adını verdiği oğlu Nâzım Öğütçü de ‘baba dostu’ndan söz etti: “2006’da annem Nuriye Öğütçü’yü yani Cemile’yi kaybettik. 1970’te babamı… Biraz daha geriye gidelim. Unkapanı’ndayız. Radyo ‘Nâzım Hikmet’i kaybettik’ dediğinde babam hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. 1951’de Nâzım’ın Kadıköy’deki evindeydik. Yoğurtçu Parkı’na gitmiştik birlikte. Münevver Hanım ve arabasında Memet de vardı. 1948’de Adana’daki evimizdeyiz. ‘Baba dostu’, babamla saatlerce konuşmuş, okuyup söyleşmişlerdi. O ‘baba dostu’ Yaşar Kemal’di… Onunla aynı çatı altında olmaktan gurur duyuyorum.”
Nâzım Öğütçü’den sonra ‘baba dostu’ Yaşar Kemal söz aldı. Orhan Kemal için konuşmanın zor olduğunu, çünkü eleştirmen olmadığını belirten Yaşar Kemal, “Orhan Kemal sadece ülkemizin değil, dünyanın sayılı yazarlarından birisi. Bizden başka bunu herkes biliyor. Niçin bu kadar düşünce fakiriyiz? Murtaza bir Rus, Fransız, İspanyol yazarın yapıtı olsaydı en az Don Kişot kadar önemli bir kitap olurdu. Orhan Kemal’in değeri anlaşılmadı. Şikayetçiyim. Çocukları olmasaydı Orhan Kemal’i kim bilirdi? Orhan Kemal anlaşıldığı zaman Türkiye, Türkiye olur” dedi.
Son olarak bu yılki ödüle değer görülen Zülfü Livaneli söz aldı. Livaneli, yazarlığın bir usta-çırak ilişkisi olduğunu belirterek şunları söyledi: “Biz şanslı kuşaktık. Orhan Kemal, Sait Faik, Yaşar Kemal gibi ustalarımız vardı. Kitaplarımın halk katında ilgi görmesi, yabancı dillere çevrilmesi tabii ki gurur verici... Edebiyat uzmanlarınca ödüle değer görülmesi de onur verici…”
Tören, Yaşar Kemal’in Zülfü Livaneli’ye ödülünü vermesiyle son buldu.

 


[email protected]