Ana Sayfa

Cumhuriyet - Celal Üster - 2 Haziran 2009

 

‘Siyasetle hayat etle kemik gibi’

 

‘Son Ada’ romanıyla ‘Orhan Kemal Roman Armağanı’nı kazanan Zülfü Livaneli:

‘Siyasetle hayat etle kemik gibi’

 

“Orhan Kemal’in yazış tarzında müthiş bir sıcaklık, insan sevgisi ve ‘küçük insan’ı anlatma özelliği var. Özelliklegenç yazarlar için bir okuldur o.”

CELAL ÜSTER

2009 Orhan Kemal Roman Armağanı’na, Son Ada adlı yapıtıylaZülfü Livaneli değer görülmüştü.Tahsin Yücel, Osman Şahin, İnci Aral, Semih Gümüş, Refik Durbaş, Özdemir İnce ve A. Kemali Öğütçü’den oluşan seçici kurul, Livaneli’nin romanını “toplumsal sorunlara gerçekçi yaklaşımını fantastik bir anlatımla yansıtmadaki başarısı” nedeniyle ödüle değer bulmuştu. Livaneli, ödül ve romanıyla ilgili sorularımızı yanıtladı.

-‘Son Ada’ adlı yapıtınız, Orhan Kemal Roman Armağanı’na değer görüldü. 38 yıldır verilen bu ödül, edebiyatımızın en köklü birkaç ödülünden biri. Yazarlarımız adına oluşturulan bu tür ödüller sizce nasıl bir işlev görüyor?

- Ödüller, özellikle genç yazarları yüreklendirmek, edebiyat yolunda denemelerini sürdürmelerini sağlamak için çok önemli. Benim yaşımdaki insanlar ödül falan düşünecek çağı geçmiş oluyorlar. Ama Orhan Kemalgibi bir ustanın, yazdığım romanla birlikte anılacak oluşu heyecan verici bir şey. Aynı şey Yunus Nadi, Sait Faik ve Necatigil için de geçerli elbette. Ayrıca yazdığınız roman ne kadar ilgi görürse görsün, edebiyat çevrelerinin beğenisini kazanması ayrı bir önem taşıyor. Orhan Kemal Roman Armağanı seçici kurulunda birbirinden değerli edebiyat insanları var. Onların, yazdığım romanı ödüllendirmeye layık bulmaları ve yazdıkları gerekçe benim için çok değerli.

-Günümüz gözüyle Orhan Kemal’i nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Ne yazık ki Orhan Kemal’le hiç tanışmadım ama Yaşar Kemal’den onunla ilgili çok anekdot dinledim. Romanlarıyla beni yetiştiren ustalardan birisidir. Orhan Kemal’in yazış tarzında müthiş bir sıcaklık, insan sevgisi ve “küçük insan”ı anlatma özelliği var. Hani Charles Dickens’ın bir yazı sırrı var denir ya, bence Orhan Kemal’in de böyle bir yazış sırrı var. Onun her eserini okudum, hatta bazılarını birkaç kez. Bugün genç kuşakların daha çok Orhan Kemal okumasını isterdim. Özellikle genç yazarlar için bir okuldur o.

-‘Son Ada’ adlı romanınız, yakın geçmişin tüm ülkeyi siyasal açıdan derinden etkilemiş bir olay ve kişisinden yola çıkan bir yapıt. Edebiyatın ya da sanatın siyasetle bağıntısı konusunda neler söylemek istersiniz?

- Edebiyatı Stendhal’in yolda gezdirdiği bir ayna olarak kabul edersek -ki etmeliyiz bence- bu aynanın içine hayatın her alanı yansır. Aşk, ölüm acısı, hasret, ihtiras, özveri, intikam duygusu nasıl edebiyatın konusuysa, siyaset de hayatlarımızı etkileyen önemli bir öğe olarak bu aynaya yansımalı. Özellikle Türkiye gibi ülkelerde siyasetten tamamen kopuk bir edebiyat yapmanın zor olduğunu düşünüyorum. Çünkü bizler bir haber bülteniyle hayatları değişen insanlar topluluğuyuz. Sanatla uğraşan insanlar olarak hepimiz en az birkaç yakınımızı siyasi saldırılarda yitirmişiz. İçimizde çok ağır bedeller ödeyenler var. Şairlerimiz hapis yatmış, yazarlarımız öldürülmüş.

Böyle bir ülkede siyaset ve hayat etle kemik gibi iç içe geçiyor. Bunları ayırmak ve kendini tamamen siyaset dışında tutmak için çok özel bir gayret gerekli. Ama siyasi roman, doğrudan doğruya siyasi gelişmeleri ve siyasetçileri anlatmak zorunda değil. ‘Son Ada’ romanında olduğu gibi alegorik yapılar da kurulabilir. Kaldı ki dünya edebiyatında Thomas More’dan, Francis Bacon’dan,Campanella’dan bu yana adayı bir siyasi simge olarak kabul etme geleneği var. Seçici kurulun, romanın bu özelliğine dikkat çekmesi ve gerçeğin anlatılmasında fantastik unsurların devreye girebileceğini vurgulaması özellikle hoşuma gitti.Kafka “Gerçeğe ancak gerçek dışından ulaşılabilir” demişti. İddialı görünmek istemem. Belki de tek yol bu değildir, ama en azından bir yol.

 


[email protected]