Ana Sayfa

Cumhuriyet Kitap Eki  - Mehmet Nuri Gültekin - 17 Eylül 2009

 

ORHAN KEMAL NİÇİN ÖNEMLİ?




Orhan Kemal’in roman dünyası, Türkiye’nin 19. Yüzyılın sonlarından 1960’ların sonuna kadarki tarihsel sürecinde yaşadığı olguların edebiyatın gözüyle anlatımıdır. Kırdan kente göçler, nüfus mübadeleleri, tarımın geçirdiği değişim onun romanlarındaki karakter ve olay örgüsünün ana temasını oluşturur. Doğrusunu söylemek gerekirse, Türk edebiyatındaki edebi ‘tip’ eksikliği Orhan Kemal’de asla hissedilmez ve onun yarattığı karakterlerin dünyasına hâkimiyeti bütün romanlarında ilk göze çarpan özelliklerden biridir. Yarattığı karakterlerin dünyasına o kadar hâkimdir ki, sayfalar süren diyalogların akışında okuyucu yorulmaz, sıkılmaz ve konuşmaların ortasında kalmış ve sohbete katılıyormuş hissine kapılır. Onun karakterleri her zaman sıradan kişilerdir ve o kişilerden ölümsüz tipler yaratmayı başarmıştır.
Fakat Orhan Kemal’i önemli bir eleştirel gerçekçi sanatçı yapan, yaşadığı toplumsal olguyu edebi bir üslupta yansıtmayı başarmış olmasıdır. Onun anlattığı Türkiye’nin toplumsal, ekonomik ve siyasal olarak yaşadığı yakıcı dönüşümdür. O bir köy romancısı değildir ama kentlere ucuz emek ırmağı olarak akan köylünün yaşadığı sömürü çarkının nasıl döndüğünün estetik edebi bir anlatıcısıdır. Kadın işçi karakterlerinin kentlerde yeni gelişen sanayi çarkında her türlü sömürü çarkında nasıl ortaya çıkmaya başladığını Türk edebiyatında ilk gören Orhan Kemal’dir. O, yoksul çocukların, işçilerin, kentle yeni karşılaşmış köylünün, toprak ağalarının topraklarında feodalite koşullarında çalışan ırgatların, kadınların, eğreti işçi mahallerindeki yoksul hayatların romancısıdır. Belirgin bir şekilde hümanisttir. Umutsuzluğa onun hiçbir eserinde rastlanmaz. İnsanlar, etnik kimlik, din, dil ve diğer renkleriyle kişilik kazanmazlar onun eserlerinde; insanları var eden yaşadıkları koşullardır, etnik kimlileri değil. Rumlar, Ermeniler, Yahudiler Kürtler, Türkler, Araplar onun eserlerinde hümanist bir çizgide mutlaka buluşurlar. Makinenin, teknik bilginin, fabrikanın kısaca emeğin insan bilinci üzerindeki dönüştürücü etkisini estetik bir dille anlatmayı başarmıştır. Onun bütün eserleri Türkiye’de toplumun yaşadığı tarihsel değişimin aynası gibidir. Olgular, olaylar, karakterler, kısaca bütün dönüşüm aslında Osmanlı’dan Cumhuriyet’e oradan da 1960’lara kadar somut gerçekliğin edebiyatın romanın dünyasında bulduğu karşılıktır. Anadolu’yu tanımanın yolu edebiyattan geçiyorsa bunun birinci durağı hiç tartışmasız Orhan Kemal’in yazdıklarıdır. Çünkü Murtaza, Eskici ve Oğulları, Bereketli Topraklar Üzerinde, Gurbet Kuşları, 72.Koğuş, Hanımın Çiftliği, Vukuat Var, Kanlı Topraklar gibi romanları konu, karakter ve olay örgüsü bakımından Türk edebiyatıyla birlikte dünya edebiyatının da baş eserleri arasına girmeyi çoktan hak etmiştir.
Kısacası, Türkiye’yi ve onun yüz elli yıllık serüvenini anlamak için Orhan Kemal eserleri ciddi ve keyifli bir okuma macerasıdır.
 


[email protected]