Ya ver canını insan için, ya da etme kalabalık dünyamız.”. 1
Ne de güzel söylemiş Kılıç Usta, Orhan Kemal’in kalemiyle Bereketli
Topraklar Üzerinde de.
Bereketli Topraklar Üzerinde “Orta Anadolu’nun seksen evlik
köylerinden” biri olan Ç. Köyünden, ekmeklerini aramak için
Çukurova’nın yolunu tutan üç köylü arkadaşın hikâyesi: İflahsızın
Yusuf, Pehlivan Ali, Köse Hasan. Eser bu üç köylüden yola çıkarak,
Çukurova’da çırçır fabrikalarında çalışan işçilerin neler
yaşadığını, ekmeklerini hangi zorluklarla kazandıklarını ve
Çukurova’daki korkunç sömürü düzenini tüm çıplaklığıyla gözler önüne
seren bir yapıttır. Hiçbir kalifiyesi olmadan çalışan yüzlerce
Ali’nin, Hasan’ın, Yusuf’un hikâyesidir “Bereketli Topraklar
Üzerinde”.
İflahsızın Yusuf’un bir süre Sivas cer atölyesinde hamallık
yaptığını saymazsak, bu üç köylü arkadaş için büyük şehir ilk
deneyim olacaktır. Bu yüzden, şehirden ve şehirliden yana temkinli
olmak gerektiğini düşünürler. İflahsızın Yusuf hem kendi tecrübesine
hem de akıl hocası emmisinin sözlerine dayanarak, her fırsatta
arkadaşlarını uyarmaktan çekinmez: “Emmim
derdi ki, uşaklar derdi, gurbete düştünüz mü siz siz olun, sılayı
içinizden atın derdi. Atamadınız mı yandınız derdi” .2
En büyük umutları, Çukurova’da ekmeklerini kazanıp, bir süre sonra
memleketlerine birkaç kuruşla dönmektir bu üç köylü arkadaşın. Köse
Hasan, kızının isteği üzerine, ona bir saç tokasıyla, bir de üstü
dişli tarak almanın hayalini kurarken, Yusuf ise “yılan ıslığı gibi
seda veren” bir gazocağı almayı düşler.
Böyle küçük hayalleri olan bu üç köylünün, şehir ve şehirli üzerine,
bir kalkan vazifesi gören İflahsızın Yusuf’un emmisinin nasihatleri,
Yusuf tarafından yinelenir de yinelenir.
“Lâkin biz biz olalım şehir yerinde göz kulak olalım kendimize
kardaşlar. Neden derseniz, şehir yeri köy yerine benzemez. Şehir
adamı köylüyü cin çarpar gibi çarpar. Birbirimize iyice sarılalım,
el sözüne kulak asmayalım. Anca beraber, kanca beraber!” 3
Eserin ilerleyen bölümlerinde, Yusuf’un emmisinin sözleri daha bir
önem kazanır ve öğüt veren emmi hakkında, farklı düşüncelere
kapılırız. Çünkü artık, Yusuf tarafından yinelenen emminin
sözlerinde kurnazlık, yanı sıra hor görülmeye razı olma gibi farklı
ahlâki boyutlarda ortaya çıkar:
“Emmim derdi ki, siz siz olun şehirlinin fendine düşmeyin. Sizi
vallaha yek ekmeğe muhtaç ederler derdi.” 4
“Emmim derdi ki, siz siz olun şehirlinin suyuna göre gidin, şehirli
ak derse siz kara demeyin derdi.” 5
“Emmim derdi ki, siz siz olun, şehirlinin sakalına göre tarak vurun
derdi.” 6
Bir taraftan kurnaz emminin sözleri akıldayken, diğer taraftan bu üç
köylü arkadaş, ekmeklerini kazanabilmek için, bütün zorluklar
altında çalışırlar. İnsanlığı ayaklar altına alan bir çalışma
gücüdür bu; ne barındıkları yer insana lâyıktır, ne de yedikleri
yemek…
Orhan Kemal, “Bereketli Topraklar Üzerinde” de, üç köylünün sonunu
farklı şekilde ele alır. Köse Hasan’ın çalışma koşullarına daha
fazla dayanamayıp hastalanması ve eserin başında “anca beraber kanca
beraber” diyen iki arkadaşının onu terk etmesi, Hasan’ın ölümünü
hazırlar. Okuyucu eserin ilerleyen bölümlerinde öğrenir Hasan’ın
öldüğünü. Pehlivan Ali’nin ise şehre, “cin gibi olan şehirliye”
karşı aldanışı artık sonunu getirir. Irgat başının Ali’yi patozda
kullanıp, Ali’nin bacağını patoz makinesine kaptırması onun ölümüne
yol açar. Küçük Ağa’nın arabası kirlenecek diye kanlar içindeki
Pehlivan Ali’yi arabasına almaması eserin yürek parçalayan
bölümlerindendir.
Cebine üç-beş kuruş koyup, hayalindeki gaz lambasını alan İflahsızın
Yusuf, amacına ulaşıp, köye dönebilen tek kişidir.
Orhan Kemal’in en iyi romanı sayılan “Bereketli Topraklar Üzerinde”
Türk edebiyatında hak ettiği yeri bulan, eşsiz eserlerden biridir.
Günümüzde nice edebi eser, içeriğine, verdiği mesaja bakılmaksızın,
okuyucusunu bulamazken, “Aşk Köpekliktir” ya da “Mutluluk Sanatı”
gibi popüler sloganlarla yazın hayatında olan kitaplar, yüzlerce
okuyucu bulabiliyor. Orhan Kemal’in “Bereketli Topraklar Üzerinde”
eseri sevindiricidir ki, yazılmış olduğu dönemden beri, hâlâ okunan
kitaplar arasında varlığını sürdürmektedir. Eseri bu kadar okunur
kılan öğeler arasında, eserin dilinin akıcı olmasıyla, günün
toplumsal realitesinin net biçimde yansıtılmış olmasının etkisi de
yadsınamaz. Eser, köyden kente göç ile birlikte, köylü-şehirli
çatışmasını, işçilerin kentteki kötü yaşam koşullarını ve özellikle
Çukurova’da yaşanan çileli yaşamı bütün yalınlığıyla ve
olağanlığıyla yansıtır.
Çoğu eleştirmen eseri üslup ve biçim yönünden başarılı bulur. Asım
Bezirci “Sabırla derlenmiş gözlemler, toplumsal gerçekliğin insan
gerçekliğiyle uyumlu bir biçimde verilişi, insanların –idealize
edilmeden- içinde yaşadıkları şartlarla bağlantılı olarak ele
alınışı, ayrıntıların ustalıkla değerlendirilişi, sanırım “Bereketli
Topraklar Üzerinde” yi güçlü kılan başlıca öğeler” 7 der ve eserden
övgülerle bahseder. Fakat İrfan Yalçın, Asım Bezirci gibi
düşünmeyerek eserin biçim yönünün kusurlu olduğundan dem vurur.
“Biçimsel bir yeniliği, Türk romanına katkısı olabilecek estetik bir
bütünlük yok(…) Konu çok dağınık(…) plânı çok dağınık(…) Saptaması
güçlü, tekniği güçsüz bir roman”.8 Esere karşı yapılmış olan
eleştirilerde, daha çok övgülerle karşılaşsak da, İrfan Yalçın ile
paralel görüşte olan Mehmet Ergün de şunları ilave eder: “Eserin
biçim yönünden tam bir yetkinlikte olduğunu söyleyemeyiz.” 9
Orhan Kemal, gerçekçi bir yazar olmasından olacaktır ki, belirli bir
dönemde süregelen bir gerçekliği ele almıştır eserinde. Eser,
öylesine akıcıdır ki, okuyucu okudukça eserin havasına girer,
kendini adeta Çukurova’da hisseder.
Eserde şehirli-köylü çatışması gibi ezen-ezilen zıtlığı da çarpıcı
şekilde verilmiştir. Romanda söz konusu olan toplumsal ve ideolojik
sorun başarıyla yansıtılır. Bütün bu realitenin bir form ile
yapılaştırılmış olduğunu düşünen Berna Moran eser hakkında şöyle bir
saptamada bulunur: “(…)Orhan Kemal, kurgu konusunda son derece titiz
davranmış, yapıyı matematiksel dengelerle ifade edebilecek şekilde
kurmuştur.” 10
Yapılmış olan eleştirilere baktığımızda her ne kadar eserin biçim
yönünün kusurlu bulanlar olsa da, bence eser hem biçim hem de üslup
yönünden oldukça başarılıdır.
“Bereketli Topraklar Üzerinde”, Türkiye’nin ekmek kavgasını anlatır.
Zaten İflahsızın Yusuf’ u da “Hepimizin ki bir ekmek derdi” demez
mi?
Değerli eleştirmen Fethi Naci de eser için şu tespitlerde bulunur:
“Toprak reformu yapmamış, sanayileşmesini gerçekleştirememiş bir az
gelişmiş ülkede, Türkiye’de köylü işçilerin hayatlarını, mükemmel
bir biçimde yansıtır Orhan Kemal. Roman belli bir tarihsel anı,
unutulmayacak bir ustalıkla, tespit ettiği için tarihi ve sosyal
gerçekçiliği, ele aldığı insanları, gerçeğe uygun olarak gösterdiği
için güçlü ve kalıcı. Orhan Kemal’in en güzel romanı bence.” 11
Fethi Naci’ye katılmamak sanırım haksızlık olur. Çünkü eser, Orhan
Kemal’in güçlü kalemiyle haksızlıkları, sömürüleri, hayatta kalma
çabalarını, bireysel çıkarları, bütün bu çıkarlara karşı bireysel
kurtuluş yollarını, yanı sıra şehirli-köylü çatışmasını tüm
somutluğuyla yansıtır. Örneğin eserde İflahsızın Yusuf,
kendiliğinden gelişmenin önemli bir örneğini gösterirken, Kürt
Zeynel karakteri ise bütün bu sömürü düzenine karşı çıkan, bireysel
olarak başkaldırılarda bulunan, çevresindeki insanları harekete
geçiremese de her şeyin farkında olan bir karakterdir. Haksızlığa
uğradığını düşündüğünden, harmanı ateşe vermesi de bu bireysel
başkaldırının örneğidir.
Gözleri henüz yeni açılmış bu işçiler için en büyük sömürü, ırgat
başının aldığı haraçtır. Oysaki esere işçi-işveren, emek-sermaye
açısından baktığımızda, asıl sömürü gözler önüne çıkar. Orhan Kemal
eserde de gördüğümüz gibi, bu sömürü düzeninin sadece küçük
parçalarını bize vermiştir. Çünkü yazar Fethi Naci’nin de dediği
gibi bu bilinçli yapılmıştır. Orhan Kemal olaylara, sadece
ırgatların görebildiği, anlayabildiği ölçüde yaklaşmaktadır.
Ama her şeye rağmen, tevekkül anlayışı içindedir bu ırgatlar. Fikret
Uslucan, yapmış olduğu akademik bir çalışmada, Orhan Kemal’in
eserindeki ideolojik tavra göndermede bulunur: “Anlatıcı romanın
akışını keserek, eserdeki sefaletin asıl sebebini, yani dini
düşünceden doğan tevekkül anlayışını, yani o topluluğu uyuşturan
afyonu anlatır.” 12 der ve Orhan Kemal’in eserlerinde, dini
anlayışın farklı şekilde ele alınmasına eleştiride bulunur.
Elbetteki roman, Orhan Kemal’in ideolojik anlayışına göre yazılmış
ve olaylar son derece doğal bir anlayış içinde verilmiştir. Orhan
Kemal de kendi ağzından şunları aktarmıştır: “İşçi sınıfı köylü
benim kaynağım olmuştur. Burjuvalaşmış teknik karşısında ezilen, yok
olan insanlar benim insanlarım olmuştur... Onların acıları, onların
ekmekleri, benim ekmeğim, benim acım olmuştur. Köyün, köylünün
sosyal-ekonomik ve tarihsel çelişkiler, köy işçilerinin, ırgatların
direnişleri, çalışma, yaşam koşulları, benim yaşam koşullarım
olmuştur… Köylünün, işçinin bütün fakir fukaranın amansızca
sömürülmesi, soyulması, ezilmesi, insan kişiliğini öldüren, yok eden
insan onurunu ayaklar altına alan, insanın kendini, bedenini ortadan
kaldıran çalışması, yaşama koşulları kendi dramım olmuştur.”13
“Bereketli Topraklar Üzerinde” 1978 yılında Erden Kıral’ın
yönetmenliğinde sinemaseverlerin de karşısına çıkıp, gücünü görsel
olarak da kanıtlamıştır. Ama film maalesef çok geçmeden sıkıyönetim
tarafından 1980 yılında yasaklanmıştır.
28 yıl aradan sonra, yasaklanmış bu film, 2008 Mayıs ayında İstanbul
Film Festivali kapsamında tekrar seyirciyle buluşmuştur. Asıl gücünü
romandan alan film, bir dönem eseri olmasına rağmen, günümüzü de
gayet başarılı olarak yansıttığından oldukça başarılıdır. Tekrardan
renklendirilerek, izleyicinin karşısına çıkan film, romanın gücünü
bir kez daha kanıtlar.
“Bereketli Topraklar Üzerinde” akıcı anlatımı, Türkçenin muhteşem
kullanımı ve içinde birçok çelişkiyi farklı boyutlarla ele
almasıyla, Çukurova da ki ırgatların yaşamlarından yola çıkarak,
Türkiye gerçekliğinden çarpıcı kesitler sunan unutulmayacak bir
romandır. Eşsiz eserlerini, bizlere bıraktığı için, doğumunun 95.
yılında Orhan Kemal’i saygıyla anıyoruz.
1) Orhan Kemal, Bereketli Topraklar Üzerinde, İstanbul, Epsilon
Yayıncılık, 2007, s.165
2) A.g.e., s.8
3) A.g.e., s.8
4) A.g.e., s.57
5) A.g.e., s.40
6) A.g.e., s.38
7) Timuçin Özyürekli, Cumhuriyet Kitap, sayı 639, 2002
8) Berna Moran, Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış, İstanbul, 1990,
İletişim Yayıncılık, s.48
9) A.g.e., s.48
10) A.g.e., s.50
11) Fethi Naci, Cumhuriyet Kitap, 2002
12) www.turkishstudies.net/sayılar/sayi2/uslucan.pdf
13) Timuçin Özyürekli, Cumhuriyet Kitap, sayı 639, 2002
KAYNAKÇA:
KEMAL, Orhan. Bereketli Topraklar Üzerinde, İstanbul, Epsilon,2007
MORAN, Berna. Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış, İstanbul, İletişim
Yayınları, 1990
ÖZYÜREKLİ, Timuçin. Cumhuriyet Kitap, Sayı: 639, 2002
NACİ, Fethi. Cumhuriyet Kitap, 2002
Yazarı Belirtilmeyenler:
www.turkishstudies.net/sayılar/sayi2/uslucan.pdf
www.orhankemal.org
------------------------------------------
* Tevhide Akıllılar: Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Yabancı Diller Eğitimi Alman Dili Eğitimi Anabilim Dalı, Yüksek
Lisans Öğrencisi |