Ana Sayfa

Birgün - Enver Aysever - 2009

 

ORHAN KEMAL’İN SAHİCİLİĞİ

 



Nâzım Hikmet, Bursa hapishanesinde Orhan Kemal’le karşılaştığında, karşısında iştahlı bir öğrenci bulur. Bu dostluk gelişir ve ülkeye bir romancı kazandırır. İyi bir örnek olduğunu düşünüyorum. Orhan Kemal, tüm yaşamını bir davayı anlamak ve anlatmak üzerine kurmuştur. Diyeceğim; bir sınıfı en iyi anlatan, içinden gelen ve koşulları bilen, yaşayandır. Romancı için, en büyük okur kaynağı da, doğası gereği işçi sınıfıdır.

İçine düşülen koyu karanlıktan çıkmanın yolu, işçinin ilgisini diri tutacak, işçi tanımını genişleterek, tüm çalışanların yer alacağı sanatsal yapılar kurmaktır. Orhan Kemal ‘Eskici ve Oğulları’nda Çukurova’daki pamuk toplama işçilerinin durumunu sergiler. Esasen, bir küçük esnafın tükenişi, iktisadi açmaz, ekmek parasını bulmak için düşülen yollar, sıtmanın yol açtığı acılar, yazgısına terk edilmiş insanların birbirine kırılmaları, tüm bir bölge insanın, ülkenin sancısını ortaya koyar. Roman budur. Gerçeği olduğundan daha gerçek yansıtmaktır.

Topal Eskici’nin feryadı dinmez okurun kulağından:
“… Ne bok, ne içine sıçılası bir dünyaydı bu. Oğlunun karşısında sus, kızının karşısında sus, amirinin memurunun karşısında sus, Allah’ının peygamberinin karşısında sus, sus oğlu sus …”

 


[email protected]