Ana Sayfa

İnternette Orhan Kemal


Özgür Gündem - (2 Nisan 2003)

Vecdi Erbay

 

Orhan Kemal: İyiliğin kaşifi

İnsana inanmış, en kötüsünün içindeki iyiliği keşfetmiş, kötülüğün sosyal yapılanmadan geldiğine yapıtlarında işaret etmiş bir insandır Orhan Kemal.

Orhan Kemal'in ilk okuduğum kitabı hangisiydi; kimden, nasıl edinmiştim, şimdi hatırlamıyorum. Ama ilk aldığım kitabı hatırlıyorum: "Cemile." Okuyamadığım zamanların acısını çıkarırcasına inanılmaz bir hızla, merakla, tutkuyla kitaplar okuduğum, liseyi iyice boşladığım yıllarıma denk geliyor "Cemile"yi aldığım tarih. 12 Eylül'ün ağır koşulları altında bir yandan okuyup gizli gizli şiirler, hikayeler, romanlar yazarken futbol oynamayı ihmal etmediğim yıllar yani. Nasıl olmuştu, bilmiyorum ama Cizrespor'dan bir maç almışız. Birkaç yıl sonra serhıldanlarla adını bütün dünyaya duyuracak bu kadim kenti maçtan önce dolaşırken, bir kitapçıya denk gelmiştim. O siyasi koşullarda kitapçının raflarında Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Aziz Nesin gibi adları solculukla anılan sakıncalı yazarların kitapları diziliydi. Bir Orhan Kemal romanı alacağım ama öte yandan cebimdeki parayı düşünüyorum. Bu yüzden kitapçının ısrarlarına rağmen, muhtemelen kitapçının en sevdiği roman olan "Bereketli Topraklar Üzerinde" kitabını değil de daha ince ve ucuz olan "Cemile"yi almıştım.

Aradan yıllar geçti ve çok kentler, çok evler, çok hayatlar değiştirdim. Daha pek çok şey gibi çok kitap da kaybettim, armağan ettim eşe dosta. Ama "Cemile", her nasılsa, ısrarla kitaplığımda duruyor. Kurşunkaleme çarpıp parçalanan bir baltayla süslenmiş kapağı iyice yıpranmış, sararmış sayfalarından ilk birkaçı kopup düşmüş. Ama kitaba adını veren Cemile hala yaşıyor. Günlük hayatın koşturmasından biraz fırsat bulup dikkatli bakınca, Cemile'yi sokakta, fabrikada, vapurda görmek de mümkün üstelik.

Aslında "Cemile"nin öyküsü basittir. Fabrikada çalışan genç ve güzel Cemile, aynı fabrikanın katibi Necati'ye sevdalıdır. Ancak zengin tüccar Çopur Halil de kızın peşindedir.

Hangisi kurgu, hangisi gerçek

154 sayfaya sığdırılan bu basit konu çerçevesine koca bir dünyayı, hayatları sığdırıyor Orhan Kemal. "Basitliği" o su gibi akıcılığından, yalınlığından, kolayca yazılmış gibi algılanmasından ileri geliyor. Oysa ne "Cemile" ne de diğer kitapları basit değildir. Kimi yazarların sayfalarca anlatmaya çalıştığı ve çoğu zaman başaramadığı psikolojik çözümlemeleri, Orhan Kemal roman kişilerinin psikolojik ve sosyolojik çözümlemelerini kısa konuşma cümleleriyle yansıtıveriyor. Bu başarısında, anlattığı her olayı, her kahramanı tanıyor olmasının büyük katkısı vardır kuşkusuz. Bir konuşmasında, "Tanıdığım, konuştuğum, birlikte sigara içtiğim, sırtımı sıvazlayan insanları yazdım. Ben bu insanları inceledim, araştırdım" derken, yaptığı işin kurgudan yoksun olmadığının da altını çiziyor. Hep yoksulları yazdığı için yargılanırken, sorguculara da aynı cevabı veriyor: "Ben gerçekçi yazarım. En iyi bildiğim konuları alırım. Varlıklı yurttaşların yaşayışlarını bilmiyorum, nasıl yaşadıklarından haberim yok."

Ama sanatsal kaygıları bir kenara bıraktığı anlamı çıkmasın bundan. Orhan Kemal estetik kaygıları boşlamadan, benimsediği gerçekçi sanat anlayışını duygudan mahrum bırakmadan, ne üstten bir bakışa ne de melodramın ağdalı anlatımına yüz vermeden yazmıştır her satırı. Onu Türkçe'nin en büyük yazarlarından biri yapan nedenlerden sadece birkaçıdır bu tutumu.

"Cemile" otobiyografik bir roman. Sımsıcak anlatımıyla yine ekonomik yoksullukla boğuşan ve küçük umutlarını yitirdikleri anda bile insan kalabilmeyi başaranların romanı olan "Bir Filiz Vardı" da öyle. Orhan Kemal, kitapçı arkadaşının yanında çalışan, kendisinden otuz yaş küçük bir kıza aşık olmuş; parasızlığı bir kenara bırakarak, bu kız için bir ev tutmuştur Beyoğlu'nda. Ancak ekonomik sorunların yanısıra yakın çevresinin durumu hoş karşılamaması, bu aşkın kısa sürmesine neden olur. "Bir Filiz Vardı" bu aşkın ürünüdür. Anlatılan aşkın sıcaklığı ve olayların sahiciliği de biraz buradan geliyor. Ama başarısı bir tek otobiyografik nitelik taşıyan kitaplarında değildir Orhan Kemal'in. Öyle olsa, "Murtaza", "Bereketli Topraklar Üzerinde", "Eskici ve Oğulları" romanlarında aynı başarıyı gösterebilmesi mümkün olmazdı.

Hayatı roman

Orhan Kemal, 1914'te, İttihat ve Terakki ile ilişkileri olan babası, gönüllü olarak Çanakkale'de savaşırken doğar. Savaş koşullarında Ceyhan'dan göç etmek zorunda kalırlar. Savaşın sonunda babası Adana'da Ahali Cumhuriyet Fırkası'nı kurar ve "Ahali" adlı bir gazete çıkarır. Muhalefette ısrar edince baskılar artar, bir süre sonra Suriye'ye kaçar. Ailesi için zor günlerin başlangıcı olur bu olay. Aile Beyrut'a yerleşir. Orhan Kemal bir süre sonra Adana'ya geri döner. Fabrikada katip olarak çalışır, "Cemile"de anlattığı kıza, Nuriye'ye aşık olur, evlenir.

İlk kızı doğduktan hemen sonra askere alınır. Askerliğinin bitimine az bir süre kala, Nazım'ın, Gorki'nin kitaplarını okuyor diye komünistlikle suçlanır, yargılanır ve beş yıl hapis cezası alır. Adana, Kayseri ve Bursa cezaevlerinde yatar. Bu arada şiirleri dergilerde yayımlanır. Nazım'ın Bursa Cezaevi'ne gelişi, onun edebiyatla ilişkisini kökten değiştirir. Şiirlerini beğenmeyen Nazım, hikayelerine büyük değer biçer ve bu alanda yoğunlaşması için yüreklendirir onu.

Cezası bitince Adana'ya döner. Ekonomik sorunları hiç bitmez. Girdiği işlerden kısa süre sonra ayrılmak zorunda kalır. Bu arada İstanbul dergilerinde yayımlanan hikayeleri övgüyle karşılanır. Varlık dergisinin okur anketinde yılın en iyi hikayecisi seçilir. Ekonomik sorunlardan bunalıp İstanbul'dan habire sevindirici haberler alınca, İstanbul'a taşınıp ekmeğini yazarak kazanma kararı alır.

Ama İstanbul da hiç kolay değildir. Yazdıklarının karşılığını zamanında alamadığı gibi kimi zaman hiç iş almamaktadır. Fikret Otyam'a yazdığı bir mektupta, Türkiye'de yazar olmanın sıkıntılarını şöyle anlatır: "Bilmem Habeşistan'da kaldı mı isim yapmış, eserler vermiş, tutulmuş bir romancının şu hali. Yaş kırk beş, yakında dede olacağız, hala bu. Bayram seyran gelince çocuklara, torunlara maskara olmak da var galiba." Sofya'da 2 Haziran 1970'te öldüğünde yine yoksuldur ama ardında onlarca roman ve hikaye kitabı, tiyatro oyunları ve film senaryosu bırakmıştır.

Bütün kitapları Tekin Yayınevi'nden çıkan Orhan Kemal, bir anlamda "hayatı roman" insanlardan biriydi. Öte yandan Sabahattin Ali ve Sait Faik'in okullarının yanında bir hikaye okulu daha inşaa etmiş bir hikayeci; seçtiği konular, yarattığı tipler ve anlatımıyla romana yeni bir soluk getirmiş romancıdır. İnsana inanmış, en kötüsünün içindeki iyiliği keşfetmiş, kötülüğün sosyal yapılanmadan geldiğine yapıtlarında işaret etmiş bir insandır Orhan Kemal.

İnsan sıcaklığını özlediğimizde yapıtlarıyla yanıbaşımızdadır...

[email protected]


[email protected]