Geçtiğimiz ay sürpriz bir kararla ikisi edebiyat dünyasında üç ismi
yazar kadrosuna katan Cumhuriyet gazetesi, yine edebiyat dünyasından
ünlü bir isme köşe açtı. İşte o isim ve bugünkü yazısı...
Ünlü yazar ve PEN Türkiye Başkanı İnci Aral Cumhuriyet gazetesinde
yazmaya başladı. Aral'ın, Karşılaşmalar adını veridiği köşesinde
salı günleri olmak üzere haftada bir yazacak. Geçtiğimiz salı günü
ilk yazısı çıkan Aral'ın bugünkü yazısı Orhan Kemal üzerine:
İnci Aral/CUMHURİYET
Orhan Kemal
Jüri üyesi olduğum Orhan Kemal Roman Armağanı, bu yıl Hidayet
Karakuş'un "Şeytan Minareleri" adlı romanına verildi. 1993 Sivas
Kıyımı'nın yansımalarını konu alan ve Türk anlatı geleneğini
günümüze taşıyan bu roman, Orhan Kemal'in dünya görüşüne, yazarlık
çizgisine yakışan bir çalışma.
Orhan Kemal, (Raşit Öğütçü), tarıma dayalı sanayileşmenin kentlere
göçü hızlandırdığı sancılı bir dönüşüm sürecinde yaşadı ve yazdı.
Altyapısı henüz oluşmamış bir üretim ortamının acımasız koşullarına
boyun eğenleri, aralarında yaşadığı sıradan insanların dünyasını
anlattı.
Toplumcu gerçekçi edebiyat anlayışının önem kazandığı, komünizmin
öcü olduğu dönemdi. Birçok yazar gibi yargılandı, cezalandırıldı.
Kendisini çok etkileyen Nâzım Hikmet hapishane arkadaşıydı, ona şiir
değil öykü yazmasını öğütlemişti. Öyle yaptı. Dişe diş ekmek kavgası
veren işçileri, günde on sekiz saat çalıştırılan çocukları,
arkadaşlarını satan işçi başlarını, yoksulluk ya da tutku yüzünden
kötü yola düşen kadınları, toplumsal çelişkilerin acıklıgülünç
yanlarını sabrı, merhameti, kötülüğü abartmadan, en önemlisi yaşama
sevincini karartmadan dile getirdi.
Ölçülü bir yazma yöntemi vardır. Kişiler, duygusal ve toplumsal
durumlarını konuşarak ortaya koyarlar. Diyaloglardaki doğallık ve
gerçeğe uygunluk anlatıma canlılık, sürükleyicilik kazandırır. Alt
sınıfın, sokağın dilini ve duygusunu yansıtmada öylesine içten ve
içerden biriydi ki hem okuruna kendini çok sevdirdi hem de ardından
gelen yazar kuşağına öncü oldu.
***
Onu kaybettiğimiz 1970 yılından bu yana dünyada, ülkemizde
kavrayışlar, yaşama biçimleri değişti ama birçok şey de hiç
değişmedi. "Bereketli Topraklar Üzerinde"ki ekmek kavgası bitmedi,
ama ülke tarımı neredeyse bitirildi. Çoğunluğu hâlâ örgütsüz işçiler
kapatılan fabrika kapılarında direniyor. Büyümeden yaşlanmış
çocuklar çeteler tarafından daha sistemli biçimde suça itiliyor.
Yoksulluk yüzünden namusunu satmak zorunda kalan kadınların,
vitrinlerin büyüsüne kapılıp yoldan çıkan genç kızların sayısı çığ
gibi büyüyor. Görülmemiş savrulmalar, kayıplar yaşıyoruz. Topluca
kirlendik, değerlerimizin en sağlam sanılanları bile çürümekte.
Bugün, insanımızın bu yeni hallerini yeni bir dil ve kavrayışla
edebiyatın belleğine kaydetmek için eskisinden daha çok olanağa
sahibiz. Ancak onlar artık yazdıklarımıza konu olmuyor ya da güçlü
bir biçimde yansımıyor. Çünkü küresel kültür piyasasının öngördüğü
anlayış ve insan imgesine uymuyorlar.
***
Orhan Kemal, hayatın zenginliğini ve insani deneyimlerin
çeşitliliğini görüp tanımış ve yazının politik olduğunu savunmuştur.
Geçim sıkıntıları ve baskılar içinde iki yüzden fazla öykü, otuza
yakın roman ve unutulmaz oyunlarıyla halkının sesi, ruhu olmayı
böyle başardı. "Gurbet Kuşları", "Murtaza", "72. Koğuş", gibi birçok
eseri defalarca sinemaya, tiyatroya, televizyona uyarlandı ve hiç
eskimedi. "Hanımın Çiftliği" sezon başından bu yana, oturmamış
karakterlerle uzayıp giden bir TV dizisi olarak gösterimde ama
içeriği boşaltılmış olsa da izleyici topluyor.
Orhan Kemal'in yazdıklarıyla bugün de yaşıyor olması büyük bir
kazanç. Ömrünü, kalemini karanlıkta kalmışlara, unutulmuşlara,
yaşadığı bilinmeyenlere adamış bu soylu yazarı sevgiyle, saygıyla
anıyorum. |