Ana Sayfa

Aydınlık - Seza Özdemir - 6 Haziran 2010/1190

 

ORHAN KEMAL ROMAN ARMAĞANI SAHİBİNİ BULDU

 



Ustalar El Veriyor, “Şeytanminareleri” Ses Veriyor

2010 Orhan Kemal Roman Armağanı, Hidayet Karakuş’un “Şeytanminareleri”ne verildi. İstanbul’da düzenlenen törenle ödülü alan Karakuş, büyük ustaların toplumsal damarından bir örnek olarak gösteriliyor. Peki “Şeytanminareleri ne ola” mı diyorsunuz? Bugüne kadar hiç kulağınızı bir şeytanminaresine vermediyseniz, henüz zamanınız geç değil.

SEZA ÖZDEMİR

Orhan Kemal Roman Armağanı bu yıl, Hidayet Karakuş’un “Şeytanminareleri” adlı yapıtına verildi. Ustanın 40. ölüm yıldönümü olan 2 Haziran günü düzenlenen tören, hem bir ödül töreniydi, hem de bir anma.

İstanbul Orhan Kemal İl Halk Kütüphanesi’nde ustalara adeta bir selam gönderildi. Kimler mi o ustalar? Pir Sultan Abdal, Yunus Emre, Nâzım Hikmet, Sabahattin Ali, Yaşar Kemal ve Orhan Kemal… Peki niye? Halkına dayanan ve halkının gerçeklerinden yola çıkan kalemler oldukları için. Karakuş’un romanı “Şeytanminareleri” bu damarın bugünkü bir temsilcisi olarak gösteriliyor.

HALKIN KALEMİNİN BUGÜNKÜ BİR ÖRNEĞİ
Bu tespit, 2010 Orhan Kemal Roman Armağanı’na Hidayet Karakuş’un değer görülmesinin nedenlerinden biri olmuş. Tören sonrasında yazarların yanına vardık ve “Neden Karakuş?” dedik. Yazar Osman Şahin, “ayakları bu ülkeye basan” dediği Karakuş’un romanını şöyle değerlendiriyor: “Şeytanminareleri, jüri üyelerinin tamamının oyunu, ilk kez oluyor bu, 7oyu alarak birinci seçildi. 17 yıl önce 2 Temmuz 1993’te Sivas’taki dinsel faşizmin 37 aydınımızı, yani 37 Kubilay’ı diyelim, yaktığı anlatılıyor. Hiç abartılmadan, tabii roman sanatı içinde. Onun için bu roman yakın tarihe çok büyük tanıklık ediyor. Ayakları bu ülkeye basan, dünya görüşü sağlam, dili sağlam bir roman”

Jüri üyelerinden yazar İnci Aral’a geçen yıl bir karar aldıklarına dikkat çekti. Ödül, Orhan Kemal çizgisinde olan birine verilmeli demişler. Aral’a göre neden Karakuş böyle bir isim? Şöyle ifade ediyor: “Halkına, ülkesine, insanına sorumlu, çağına sorumlu bir yazarın bir eseri. Bu şekilde de Orhan Kemal’in çizgisinde olan bir eser.”

Yazar Feyza Hepçilingirler de Karakuş için şunları söyledi: “Sivas’ta yakılan insanların acısı bu sefer başka bir şekilde anlatılmış. Hem Orhan Kemal son derece önemli bir yazar hem de ödülü hak eden birine gitti.”

BİR ÖDÜL VE BİR SORUMLULUK
Orhan Kemal’in oğlu Işık Öğütçü de törene katılanlar arasındaydı. Öğütçü, Karakuş’u kutlarken ödülün anlamını şöyle vurguluyor: “Romanının gerek dilde ulaştığı düzey, gerekse ele aldığı toplumsal kesimleri romana başarılı şekilde uyarlayarak gerçek bir dramı bize unutturmayan Hidayet Karakuş’u kutluyorum. Umudun, iyimserliğin, direncin ve mücadelenin yazarı Orhan Kemal’in bu anlamlı ödülüyle, yazın alanında daha büyük başarılara ulaşacağına inanıyorum.”

Bu, bir adı taşımanın insana biçtiği görev olsa gerek. Nitekim “Şeytanminareleri” romanının yazarı Hidayet Karakuş da, Orhan Kemal’i anlatırken hocasından bahseder gibiydi: “Onun ışığı bana çok şey söyledi. Bu ülkenin insanlarını yazmak, bu ülkenin insanlarını sevmek, onlara sevgiyle bakmak her sorunda, her çıkmazda mutlaka çıkış yolunun olduğunu düşündürmek… Onun yapıtlarında bu var çünkü. Bu ödülü almak, benim için bir zevk ve sevinç kaynağı. O nedenle Orhan Kemal’le adımın anılmasından onur duyuyorum.”

ORHAN KEMAL’İN IŞIĞI
Neydi Orhan Kemal’in ışığı? İnsan ve toplum ilişkileri, öykü ve romanlarına gerçekçi bir dille yansıdı ustanın. Toplumsal değişim dönemlerini aydınlık, hayatın içinde ve umutlu bakışıyla dile getirdi. İşçilerin, öğrencilerin, köylünün, kısaca hayatın içinde olan ama hep "sokaktaki adam" diye anılmış gerçek emekçilerin öykülerini anlattı. Bu yüzden Murtaza, Cemile, Bereketli Topraklar Üzerinde, Baba Evi, Vukuat Var, Hanımın Çiftliği, Gurbet Kuşları ve diğerleri belleklerimizde hala.

ŞEYTANMİNARELERİNDEN GELEN SES
“Ateş ne kadar korkutucu olsa da küller, varlıktan kalan bir izdir. Ateşten her zaman artakalan bir şey vardır.” Şeytanminareleri bu alıntıyla başlıyor. Kitabın girişine alınan bu sözler, Fotini Tsalikoğlu’na ait “Benim Adım Martha Freud” adlı eserden alınmış.

Hidayet Karakuş, “Şeytanminareleri”nde toplumun içinin nasıl yandığına, o ateşe, o ateşin neleri yaktığına ve neleri geride bıraktığına dokunuyor. Bu dokunuşlardaki bütüne eklemlenen öyküler, şeytanminarelerinin seslerinden yola çıkıyor. O sesler, insanın ve toplumun bir yangındaki çığlıkları oluveriyor. Bunu yaparken Karakuş, yapay bir toplumculuğa düşmüyor. Bireyin yanıklarında toplumun bağrındaki ateşi gösteriyor. Sivas ’93 Katliamı, böyle kuruluyor romandaki kurgunun ana eksenine.

KÖKLÜ ANLATIM GELENEĞİNİN ÇAĞDAŞ YORUMU
Yazar, o katliama dönüşen yangın içinden insanın ve toplumun acılarını dile getirirken etkileyici biçemiyle dikkat çekiyor. Karakuş, sözlü edebiyat geleneği gelişmiş bir toplumun anlatım biçemini kullanmış çağdaş bir kurmaca olan Şeytanminareleri’nde. Anlatıcı olarak bir ‘beybaba’ han han, avlu avlu dolaşarak anlatıyor öykülerini. Öyküleri çok derinlerden geliyor, uçsuz bucaksız suların diplerinden, şeytanminarelerinden. Beybaba, her gün ceplerinden çıkardığı sayısız şeytanminaresine kulağını dayayıp işittiklerini başlıyor aktarmaya arkasından gelen kalabalıklara: “Derler ki…”

Yapıt, Türk anlatı geleneğinin çağdaş bir kurmacada nasıl kullanılabileceğine iyi bir örnek. Bu, roman açısından sadece akıştaki bir araç değil, aynı zamanda bütün kurgunun iskeleti olmuş. Bilenler bilir; ‘beybaba’ gibi masalcılar, anneler, nineler ve dedeler anlattıklarıyla aslında gelecek kuşaklara deneyim ve birikimlerini aktarırlardı. İşte bu nedenle, sade özüyle değil biçemiyle de tarihe tanıklık işlevini yerine getiriyor Şeytanminareleri.

ŞEYTANMİNARELERİ’NİN ÇIĞLIKLARI
Sivas Katliamı’na gözleri kör etmiş koyu bir matemle mi bakıyorsunuz? Onu, ondan öncekileri ve ondan sonrakileri hazırlayanları, sonrasında o küllerden doğup yetişen ve bugün dünyaya hükümdar olacağını sananları görmenize engel mi o alevler? Öyleyse Hidayet Karakuş’un Cumhuriyet Kitapları’ndan çıkan romanı “Şeytanminareleri”nin çığlıklarına kulak verin. Ateşten geride kalan izler, yol gösterir.
 

 


[email protected]