Ana Sayfa

Emeğin Sanatı -1 Haziran 2010

 


EMEĞİN YAZARI ORHAN KEMAL EMEĞİN KAVGASINDA YAŞIYOR…

 


Edebiyatımızda, roman adına hayata müdahil olan emeğin sanatçısı Orhan Kemal’i 2 Haziran 1970’te ölüşünün 40. yıldönümünde saygıyla selamlıyoruz.

Orhan Kemal, kurulu düzeni zorlayan insanların öfke ve neşelerine, daha iyi yarın isteklerine sanatıyla katkıda bulunma çabasını hiçbir zaman göz ardı etmedi. Yapıtlarının ana dokusunu oluşturan insan sevgisiyle; sanatçı olarak sorumluluk bilincini ve halkının geleceğine için sanatını oluşturma çabasını hiçbir zaman arka plana bırakmadı. Vedat Günyol’un deyişiyle, Orhan Kemal bize üç şey getirdi: Kinsiz, herkese açık cömert yüreğinde insan sıcaklığı; hayat serüveninden sonra da kafasının ışığından bilinç; insana olan sonsuz güveninde umut.

Sınıfsal bakışından hiç kopmayan yüreği sosyalizm ve TKP için çarpan Orhan Kemal, daima yoksul ve dürüst insanların yazarı oldu. Ona göre sanatçı, insanı anlayacak, savaşını anlayacak, buna katılacak; kolaylıkla aldatılan kişilerin aldanmalarına karşı duracaktı. Her zaman bakışını belirleyen sanat, “İnsanlığın, insanlık tarafından, insanlık için yönetilme çabası adına sanat” oldu.

Yazarlığının gizlerini de şu tümcelerde vermişti: “Yazmak için yaşamak, duymak, halkı algılamak gerekir... Bir yazar için çok gereklidir halkın içinde kalabilmek... Ve halkın değişimini algılamak.. Eskimemek için.” Orhan Kemal, dünya halklarıyla da buluşarak, yapıtlarıyla halkın içinde soluk alıp vermeye devam ediyor.

“Dudakları patlamış, ağızları köpük içinde, yorgun, yılgın insanlar bir haftalık emeklerinin karşılığını almağa gidiyorlardı. Gözler çökmüş, yüzler buruşup kararmış. Sıtmadan zangır zangır titreyen ırgatlardan biri arada kafileden ayrılıyor, ya bir hendek kıyısı, ya da koyu gölgeli bir ağacın altına kendini atıyor, toprağa kapanıyordu. Hiç kimse başkasına yardım edecek hâlde değildi. Kalan kalıyordu. Ölen ölecekti, gidebilense gidecek.

Çukurova’nın bereketli topraklarında şehre karıncalar gibi çekilen ırgatlar, oraya, Taşköprü’nün oradaki ırgat pazarına birikmek için canlarını dişlerine takmışlardı.” (Bereketli Topraklar Üzerinde romanından...)



 

 


[email protected]