ÖLÜMÜNÜN 40.YILINDA
ORHAN KEMAL’LE YOLLARDA…
|
|
|
|
Vefatı üzerinden tam kırk yıl geçti. Aynı zamanda Orhan Kemal
Müzesi’nin açılışının onuncu yılı. İlk defa bu kadar fazla onunla
birlikte yol aldığımı söyleyebilirim. Hem gittiğim kilometre
açısından hem de araştırma bağlamında çok mesafe kat ettim.
Araştırmalarım bana birçok kitap hazırlama fırsatı sağladı. Büyük
bir ihtimalle gerisi de gelecek. Üstat için yaptığım kilometrelere
gelince, şunu söyleyebilirim ki, şehir içinde dolaşmalarım artık
şehirlerarası boyuta ulaştı.
Onlara değinmeden geçmek istemiyorum.
İlk durağım Aydın’dı. Adnan Menderes Üniversitesi’nde Rektör Şükrü
Boylu’nun ev sahipliğinde, Osman Elbek ve Ümit Tatlıcan’ın yakın
ilgileriyle, M.Nuri Gültekin ile birlikte Orhan Kemal okumanın
önemini anlattık. Kısaca, Türkiye’yi ve onun yüz elli yıllık
serüvenini anlamak için Orhan Kemal eserlerinin ciddi ve keyifli bir
okuma macerası olduğunu belirttik.
Aydın’dan ayrılıp İzmir Tüyap Kitap Fuarı’na katılarak, Ege’nin
sıcaklığını yansıtan pırıl pırıl dostlara üstadı anlatma, onlarla
anılarımı paylaşma imkanım oldu. İkinci evim olarak gördüğüm İzmir’e
tekrar gelmeye söz vererek yüreğimi de oralarda bırakarak İstanbul’a
döndüm.
Daha sonra Bartın’a Köksal Toptan Lisesi 5. Edebiyat Günleri’nin
düzenleyicisi edebiyat gönüllüsü öğretmenler Keramettin Çetin ve
Erdal Helvacı’nın daveti üzerine, yanımda ünlü edebiyatçımız Behçet
Necatigil’in benimle aynı yaş, aynı meslekten kızı sevgili Ayşe
Sarısayın ile birlikte gittik. “Babalar ve Çocukları” konulu panelde
her ikimizde babalarımızı ve anılarını anlattık. Necatigil’in
doyumsuz şiirlerini kızının sesinden dinledik. Etkinlik öncesi Ayşe
Sarısayın’a, babasının babama imzaladığı kitap sayfasının kopyasını
verdim. Şunlar yazıyordu, “Sevdiğim Orhan Kemal’e, sıra sıra
kitaplarına küçük bir karşılık. B.Necatigil 27.11.956”. Bu satırlar
yazılırken bizler dünyada bile değildik. Ayşe’yle anılara dalıp
gittik. Bu etkinliği beş yıldır kısıtlı desteklerle organize eden,
zor koşullarda edebiyatın aydınlık ışığını yakan Bartın’daki iki
çılgın öğretmene ve tüm öğretmenlere yıllar öncesinden Orhan
Kemal’in “İstanbul’dan Çizgiler” de geçen selamını söyledim, “Selam
olsun benden bütün Türkiye, hatta bütün dünyadaki öğretmenlere!”.
Umuyorum bundan sonraki yıllarda yapacakları “Edebiyat Günleri”nde,
Bartın Valiliği ve Belediyesi, Bartın’ın ismini yücelten bu
öğretmenlere destek olacaklardır.
“Ne zevkli şey olurdu seyretmek torunumu/Van Üniversitesi’ndeki kız
arkadaşlarıyla/Kutbu şimalide kızak kaydığını” dizelerini 1941
yılında yazdığı “2000’e Dair” şiirinde sözünü ettiği, 1982 yılında
üniversitesinin kurulduğu Türkiye’nin incisi Van’a yol aldım.
Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde rektör yardımcısı Hülya Özdemir’in
candan dostluğuyla “Kelimelerden Görüntüye Orhan Kemal” panelinde
değerli iki öğretim üyesi Alaattin Karaca ve Funda Masdar ile
beraber olduk. Akdamar Kilisesi gezisinde bilgi veren Arkeolog Sinan
Kılıç’la Van’a dair hazırladığı, ama resmi yetkililerin
ilgilenmediği projelerinden söz ettik. Önemsememek yüzünden burada
yaşayanların kötü talihinin bir türlü değişmediğine isyan ederek,
düşündüm. Orhan Kemal’i okumanın neden önemli olduğunu anladığımız
gün toplumun kara yazgısını da değiştirebilirdik aslında. Bu
duyguyla ölümünün 40.yılında kedisini, yöreye has “Başım üstüne”
diyen Orhan Kemal’in güzel insanlarını içimde saklayarak Van’dan
ayrıldım.
Son durak ise, önce Adana sonra Ceyhan oldu. Çukurova Edebiyatçılar
Derneği’nin düzenlediği “Orhan Kemal Öykü Yarışması”nı kazanan
öykücülerin ödül töreninde Adanalı dostlarla bir araya gelerek,
üstadın bıraktığı derin izleri konuştuk. Etkinliğin sponsoru,
kültüre sanata gönül vermiş Ceyhan Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü
ile hem töreni izledik hem de şu an inşaatı devam eden kültür
merkezini dolaştık. Orhan Kemal’in bu toprakların insanı olduğunu
söylerken kendisinin üstada gerçekten sahip çıktığını gördüm. Kültür
Merkezi’nin adını da, “Orhan Kemal koyacağız” dediğinde, sadece
Ceyhan’ın, Adana’nın değil tüm Çukurova’nın bir hasretini dile
getiriyordu. Bu yürekli, has Ceyhanlı başkanı ve tüm bereketli
toprakları bir daha gelmek üzere arkamda bırakıp dönüyordum.
|
| |