Ana Sayfa

Cumhuriyet Kitap eki - Işık Öğütçü - 1 Temmuz 2010

 


ÖLÜMÜNÜN 40.YILINDA
ORHAN KEMAL’LE YOLLARDA…

 



Vefatı üzerinden tam kırk yıl geçti. Aynı zamanda Orhan Kemal Müzesi’nin açılışının onuncu yılı. İlk defa bu kadar fazla onunla birlikte yol aldığımı söyleyebilirim. Hem gittiğim kilometre açısından hem de araştırma bağlamında çok mesafe kat ettim. Araştırmalarım bana birçok kitap hazırlama fırsatı sağladı. Büyük bir ihtimalle gerisi de gelecek. Üstat için yaptığım kilometrelere gelince, şunu söyleyebilirim ki, şehir içinde dolaşmalarım artık şehirlerarası boyuta ulaştı.
Onlara değinmeden geçmek istemiyorum.

İlk durağım Aydın’dı. Adnan Menderes Üniversitesi’nde Rektör Şükrü Boylu’nun ev sahipliğinde, Osman Elbek ve Ümit Tatlıcan’ın yakın ilgileriyle, M.Nuri Gültekin ile birlikte Orhan Kemal okumanın önemini anlattık. Kısaca, Türkiye’yi ve onun yüz elli yıllık serüvenini anlamak için Orhan Kemal eserlerinin ciddi ve keyifli bir okuma macerası olduğunu belirttik.

Aydın’dan ayrılıp İzmir Tüyap Kitap Fuarı’na katılarak, Ege’nin sıcaklığını yansıtan pırıl pırıl dostlara üstadı anlatma, onlarla anılarımı paylaşma imkanım oldu. İkinci evim olarak gördüğüm İzmir’e tekrar gelmeye söz vererek yüreğimi de oralarda bırakarak İstanbul’a döndüm.

Daha sonra Bartın’a Köksal Toptan Lisesi 5. Edebiyat Günleri’nin düzenleyicisi edebiyat gönüllüsü öğretmenler Keramettin Çetin ve Erdal Helvacı’nın daveti üzerine, yanımda ünlü edebiyatçımız Behçet Necatigil’in benimle aynı yaş, aynı meslekten kızı sevgili Ayşe Sarısayın ile birlikte gittik. “Babalar ve Çocukları” konulu panelde her ikimizde babalarımızı ve anılarını anlattık. Necatigil’in doyumsuz şiirlerini kızının sesinden dinledik. Etkinlik öncesi Ayşe Sarısayın’a, babasının babama imzaladığı kitap sayfasının kopyasını verdim. Şunlar yazıyordu, “Sevdiğim Orhan Kemal’e, sıra sıra kitaplarına küçük bir karşılık. B.Necatigil 27.11.956”. Bu satırlar yazılırken bizler dünyada bile değildik. Ayşe’yle anılara dalıp gittik. Bu etkinliği beş yıldır kısıtlı desteklerle organize eden, zor koşullarda edebiyatın aydınlık ışığını yakan Bartın’daki iki çılgın öğretmene ve tüm öğretmenlere yıllar öncesinden Orhan Kemal’in “İstanbul’dan Çizgiler” de geçen selamını söyledim, “Selam olsun benden bütün Türkiye, hatta bütün dünyadaki öğretmenlere!”. Umuyorum bundan sonraki yıllarda yapacakları “Edebiyat Günleri”nde, Bartın Valiliği ve Belediyesi, Bartın’ın ismini yücelten bu öğretmenlere destek olacaklardır.

“Ne zevkli şey olurdu seyretmek torunumu/Van Üniversitesi’ndeki kız arkadaşlarıyla/Kutbu şimalide kızak kaydığını” dizelerini 1941 yılında yazdığı “2000’e Dair” şiirinde sözünü ettiği, 1982 yılında üniversitesinin kurulduğu Türkiye’nin incisi Van’a yol aldım. Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde rektör yardımcısı Hülya Özdemir’in candan dostluğuyla “Kelimelerden Görüntüye Orhan Kemal” panelinde değerli iki öğretim üyesi Alaattin Karaca ve Funda Masdar ile beraber olduk. Akdamar Kilisesi gezisinde bilgi veren Arkeolog Sinan Kılıç’la Van’a dair hazırladığı, ama resmi yetkililerin ilgilenmediği projelerinden söz ettik. Önemsememek yüzünden burada yaşayanların kötü talihinin bir türlü değişmediğine isyan ederek, düşündüm. Orhan Kemal’i okumanın neden önemli olduğunu anladığımız gün toplumun kara yazgısını da değiştirebilirdik aslında. Bu duyguyla ölümünün 40.yılında kedisini, yöreye has “Başım üstüne” diyen Orhan Kemal’in güzel insanlarını içimde saklayarak Van’dan ayrıldım.

Son durak ise, önce Adana sonra Ceyhan oldu. Çukurova Edebiyatçılar Derneği’nin düzenlediği “Orhan Kemal Öykü Yarışması”nı kazanan öykücülerin ödül töreninde Adanalı dostlarla bir araya gelerek, üstadın bıraktığı derin izleri konuştuk. Etkinliğin sponsoru, kültüre sanata gönül vermiş Ceyhan Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü ile hem töreni izledik hem de şu an inşaatı devam eden kültür merkezini dolaştık. Orhan Kemal’in bu toprakların insanı olduğunu söylerken kendisinin üstada gerçekten sahip çıktığını gördüm. Kültür Merkezi’nin adını da, “Orhan Kemal koyacağız” dediğinde, sadece Ceyhan’ın, Adana’nın değil tüm Çukurova’nın bir hasretini dile getiriyordu. Bu yürekli, has Ceyhanlı başkanı ve tüm bereketli toprakları bir daha gelmek üzere arkamda bırakıp dönüyordum.

 

 


[email protected]