Ana Sayfa

siirt56.com - 17 Ağustos 2010

 

Orhan Kemal Müzesinde Siirt Battaniyesi

 



Yaşadığı gibi yazdı

Cihangir Akarsu Caddesi üzerinde bulunan, Orhan Kemal Müzesi’ne doğru yola çıkıyoruz. Türk Yazın Tarihinde derin izler bırakan Murtaza, Kaçak, Cemile, Bereketli Topraklar Üzerinde gibi eserlere imza atmış olan yazarın adını taşıyan Orhan Kemal Müzesi’ndeyiz. Bir yandan Müzeyi gezerken bir yandan da oğlu Işık Öğütçü’ye merak ettiklerimizi soruyoruz.

“Cihangir’deki Orhan Kemal Müzesi, ‘Bereketli Topraklar Üzerinde’, ‘Cemile’, ‘Kaçak’, ‘72. Koğuş’ gibi Türk Yazın Tarihinde derin izler bırakan Orhan Kemal ve onun eşyalarının sergilendiği bir müze. Ailemizle birlikte bir görüşe vararak Türk okuyucuların ve yurt dışındaki okuyucuların Orhan Kemal’i bir de bu haliyle tanımasını istedik. O nedenle 2000’lerin başında müzeyi hizmete açarak, bugüne kadar 55 bin ziyaretçinin gelmesini sağladık, Orhan Kemal’in adına önemli bir hizmet verdiğimizi düşünüyoruz ” diyor Işık Öğütçü.

Müze bir salon ve bir de çalışma odası olmak üzere iki odadan oluşuyor. Müzenin girişinde bizleri bir salon karşılıyor. Burada Orhan Kemal’e ait köstekli saat, TBMM tarafından babası Abdülkadir Kemali Bey’e zafer hatırası olarak verilen mavzer, diş fırçası, kahve fincanı ve Orhan Kemal’in kitaplarının ilk baskısı bulunuyor. Burada en dikkat çekici olanı Nazım Hikmet’e ait bir mektup… Bu mektupta asıl adı Mehmet Raşit Öğütçü olan Orhan Kemal’in 1939–1943 Bursa Cezaevinde iken tanıştığı Nazım Hikmet’in, Orhan Kemal’in düzyazıya geçmesi için ricası yer alıyor.

“Derhal başla, çok reca ederim derhal başla, başla, başla…”

“Raşit, mektubuna cevapta geciktim. Araya Cumhuriyet Bayramı girdi. Postaya gidemedim. Kemal Tahir’in çok selamı var. Sana gönderdiğim mektupta da şu küçük mırıltıları yollamıştım. Her nedense pek beğendim. Gelelim senin roman meselesine… Derhal başla, çok reca ederim derhal başla… İstersen ilk önce dar ölçüde küçük bir romanla başla. Fakat derhal başla, başla, başla…” diyordu ona Nazım.

“Orhan Kemal böyle yaşadı, aynen yazdığı gibi…”

Orhan Kemal şiirle başladığı yazın hayatına Nazım Hikmet’in ricasıyla düz yazıya geçmiş. Böylece Orhan Kemal’i Orhan Kemal yapan eserler ortaya çıkmış. Mektubu okuduktan sonra Orhan Kemal’in çalışma odasına geçiyoruz. Çalışma odasında bizleri mütevazı bir ortam karşılıyor. Bu izlenim üzerine Işık Öğütçü “Orhan Kemal böyle yaşadı. Aynen yazdığı gibi…” Odada bizleri çalışma masası, masa üzerinde daktilosu, çalışma notları, yatağı, Siirt Battaniyesi, yatağın üzerinde Orhan Kemal’in ölümünden sonra alınan yüzünün maskı…

Çok zengin kaynaklardan beslenmiş, şiirden romana akan bir yazın hayatı…

Çalışma odasında bir gazeteci olarak en çok kitaplığı dikkatimiz çekti. Kitaplıkta Türk ve Dünya Klasikleri, Milli Mücadele dönemine ilişkin kitaplar, Dostoyevski’den Ezilenler, Tolstoy’dan Savaş ve Barış, La Fontaine’den Masallar, Yaşar Kemal’den Bu Diyar Baştan Başa, bunlardan sadece birkaçı… Buradan da Orhan Kemal’in çok zengin bir kaynaktan beslendiğini anlıyoruz.

O zamanlar birbirlerine saygı ve sevgi duyan yazarlar dost sohbetinde buluşurlardı

Kitaplardaki ithaflardan anlıyoruz ki o zamanki yazarlar sürekli bir araya gelerek sohbet ediyorlar. Birbirlerine çok saygılı olduklarını ithaflar net şekilde gösteriyor. Attilla İlhan ‘Zenciler Birbirine Benzemez’ adlı kitabında “Aziz üstadım Orhan Kemal’e selam, saygı, sevgi…” Bir diğer yazarımız Haldun Taner, “Değerli usta, hikayeci, dost Orhan Kemal’e saygılarımla.”

“Kitaplardan uyarlanan dizi ve filmler müzeye, kitaplara ilgiyi arttırdı”

“Eserlerinden uyarlanan dizi ve filmler Orhan Kemal’e ve Müzesine olan ilgiyi artırıyor mu?” diye soruyoruz Işık Öğütçü’ye. “Birçok eseri senaryolaştırılarak dizi ve filme çevrilen ‘Hanım’ın Çiftliği’, ‘Vukuat Var’, ‘Murtaza’, ‘Tersine Dünya’, ‘72.Koğuş’ gibi eserler, Orhan Kemal’in yapıtlarına olan ilgiyi artırdı. Bu da Orhan Kemal’e olan ilgiyi, Orhan Kemal Müzesine gelen ziyaretçileri artırdı” diyor Işık Öğütçü.

CNNTurk.com / 17.08.2010 17:39

 

 


[email protected]