Orhan
Kemal Müzesinde Siirt Battaniyesi
|
|
|
|
Yaşadığı gibi yazdı
Cihangir
Akarsu Caddesi üzerinde bulunan, Orhan Kemal Müzesi’ne doğru yola
çıkıyoruz. Türk Yazın Tarihinde derin izler bırakan Murtaza, Kaçak,
Cemile, Bereketli Topraklar Üzerinde gibi eserlere imza atmış olan
yazarın adını taşıyan Orhan Kemal Müzesi’ndeyiz. Bir yandan Müzeyi
gezerken bir yandan da oğlu Işık Öğütçü’ye merak ettiklerimizi
soruyoruz.
“Cihangir’deki Orhan Kemal Müzesi, ‘Bereketli Topraklar Üzerinde’,
‘Cemile’, ‘Kaçak’, ‘72. Koğuş’ gibi Türk Yazın Tarihinde derin izler
bırakan Orhan Kemal ve onun eşyalarının sergilendiği bir müze.
Ailemizle birlikte bir görüşe vararak Türk okuyucuların ve yurt
dışındaki okuyucuların Orhan Kemal’i bir de bu haliyle tanımasını
istedik. O nedenle 2000’lerin başında müzeyi hizmete açarak, bugüne
kadar 55 bin ziyaretçinin gelmesini sağladık, Orhan Kemal’in adına
önemli bir hizmet verdiğimizi düşünüyoruz ” diyor Işık Öğütçü.
Müze bir salon ve bir de çalışma odası olmak üzere iki odadan
oluşuyor. Müzenin girişinde bizleri bir salon karşılıyor. Burada
Orhan Kemal’e ait köstekli saat, TBMM tarafından babası Abdülkadir
Kemali Bey’e zafer hatırası olarak verilen mavzer, diş fırçası,
kahve fincanı ve Orhan Kemal’in kitaplarının ilk baskısı bulunuyor.
Burada en dikkat çekici olanı Nazım Hikmet’e ait bir mektup… Bu
mektupta asıl adı Mehmet Raşit Öğütçü olan Orhan Kemal’in 1939–1943
Bursa Cezaevinde iken tanıştığı Nazım Hikmet’in, Orhan Kemal’in
düzyazıya geçmesi için ricası yer alıyor.
“Derhal başla, çok reca ederim derhal başla, başla, başla…”
“Raşit, mektubuna cevapta geciktim. Araya Cumhuriyet Bayramı girdi.
Postaya gidemedim. Kemal Tahir’in çok selamı var. Sana gönderdiğim
mektupta da şu küçük mırıltıları yollamıştım. Her nedense pek
beğendim. Gelelim senin roman meselesine… Derhal başla, çok reca
ederim derhal başla… İstersen ilk önce dar ölçüde küçük bir romanla
başla. Fakat derhal başla, başla, başla…” diyordu ona Nazım.
“Orhan Kemal böyle yaşadı, aynen yazdığı gibi…”
Orhan Kemal şiirle başladığı yazın hayatına Nazım Hikmet’in
ricasıyla düz yazıya geçmiş. Böylece Orhan Kemal’i Orhan Kemal yapan
eserler ortaya çıkmış. Mektubu okuduktan sonra Orhan Kemal’in
çalışma odasına geçiyoruz. Çalışma odasında bizleri mütevazı bir
ortam karşılıyor. Bu izlenim üzerine Işık Öğütçü “Orhan Kemal böyle
yaşadı. Aynen yazdığı gibi…” Odada bizleri çalışma masası, masa
üzerinde daktilosu, çalışma notları, yatağı, Siirt Battaniyesi,
yatağın üzerinde Orhan Kemal’in ölümünden sonra alınan yüzünün
maskı…
Çok zengin kaynaklardan beslenmiş, şiirden romana akan bir yazın
hayatı…
Çalışma odasında bir gazeteci olarak en çok kitaplığı dikkatimiz
çekti. Kitaplıkta Türk ve Dünya Klasikleri, Milli Mücadele dönemine
ilişkin kitaplar, Dostoyevski’den Ezilenler, Tolstoy’dan Savaş ve
Barış, La Fontaine’den Masallar, Yaşar Kemal’den Bu Diyar Baştan
Başa, bunlardan sadece birkaçı… Buradan da Orhan Kemal’in çok zengin
bir kaynaktan beslendiğini anlıyoruz.
O zamanlar birbirlerine saygı ve sevgi duyan yazarlar dost
sohbetinde buluşurlardı
Kitaplardaki ithaflardan anlıyoruz ki o zamanki yazarlar sürekli bir
araya gelerek sohbet ediyorlar. Birbirlerine çok saygılı olduklarını
ithaflar net şekilde gösteriyor. Attilla İlhan ‘Zenciler Birbirine
Benzemez’ adlı kitabında “Aziz üstadım Orhan Kemal’e selam, saygı,
sevgi…” Bir diğer yazarımız Haldun Taner, “Değerli usta, hikayeci,
dost Orhan Kemal’e saygılarımla.”
“Kitaplardan uyarlanan dizi ve filmler müzeye, kitaplara ilgiyi
arttırdı”
“Eserlerinden uyarlanan dizi ve filmler Orhan Kemal’e ve Müzesine
olan ilgiyi artırıyor mu?” diye soruyoruz Işık Öğütçü’ye. “Birçok
eseri senaryolaştırılarak dizi ve filme çevrilen ‘Hanım’ın
Çiftliği’, ‘Vukuat Var’, ‘Murtaza’, ‘Tersine Dünya’, ‘72.Koğuş’ gibi
eserler, Orhan Kemal’in yapıtlarına olan ilgiyi artırdı. Bu da Orhan
Kemal’e olan ilgiyi, Orhan Kemal Müzesine gelen ziyaretçileri
artırdı” diyor Işık Öğütçü.
CNNTurk.com / 17.08.2010 17:39
|
| |