“Hanımın
Çiftliği” dizisi, “72. Koğuş” filmi derken popüler kültürün Türk
edebiyatının en büyük ve en önemli yazarlarından Orhan Kemal ile
flörtü tüm hızıyla sürüyor. Ama yeni yayınlanan orijinal bir eser
bütün bu uyarlamaları gölgede bırakacak gibi. Zira usta kalem Orhan
Kemal’in daha önce hiç yayınlanmamış ve bugüne kadar gizli kalmış
bir romanı bulundu. 1960’ta yazılıp tarihin tozlu sayfaları arasında
kaybolan “Yüz Karası” tam 51 yıl sonra gün ışığına çıktı. Bu ay
Everest tarafından yayınlanacak olan kayıp romanın keşfini, Orhan
Kemal’in oğlu Işık Öğütçü ilk kez VatanKitap’a anlattı.
30 Haziran 1960’da, bir akşam gazetesi olan İstanbul Son Saat’in
sayfalarında yer alan şu anons dikkatleri çekiyordu: “Yarından
itibaren her satırında sizi durduracak, düşündürecek,
heyecanlandıracak bir romanı sütunlarımızda takibe başlayacaksınız;
‘Yüz Karası’.
Orhan Kemal, eseri İstanbul Son Saat için hazırladı!”
Bu anonsun hemen altındaysa, Türk Edebiyatının usta kalemi Orhan
Kemal, kendisiyle yapılmış röportajda eserini şu sözlerle
anlatıyordu: “‘Yüz Karası’ romanının konusunu benden mütemadiyen
soruyorlar. Bu roman düşük iktidarın hicvi midir? Bu adamlarla bir
alış verişin oldu da kuyruk acısı mı vardı? Falan filan. İktidara
geçmiş hiçbir partiye bağlanmadım. Tamamıyla bağımsızım. Bu bakımdan
parti ve partililerle alış verişim olmadı. Menfaat sahasına da
girmediğim için hiçbir kuyruk acım da yok! ‘Yüz Karası’ fakir bir
ailenin iki çocuğuna zaman zaman ailesi tarafından verilmiş bir
vasıftır. Haylaz, işsiz güçsüz bir delikanlı, ailesi tarafından bu
türlü nitelendirilmiştir. Buna karşılık yüksek tahsilini ikmal etmiş
ailesi tarafından tutulan, üstüne titrenen ağabey, uzun yıllardan
sonra asıl yüz karası vasfını alacak işler yapmıştır. Roman fakir
bir ailenin ümitlerini ıstıraplarını; hayal kırıklıklarını belirten
hümanist bir eserdir”...
Her şey bundan 3-4 ay önce, 51 yıl öncesine ait bu gazeteden
kesilmiş ve bugün artık sararmış ve yıpranmış bir gazete kupüründe
yer alan röportajdaki bu sözlerle başladı. Orhan Kemal’in oğlu Işık
Öğütçü, bu röportajdan yola çıkarak bugüne kadar varlığını hiç
bilmediğimiz, hiç yayınlanmamış, ya gizli kalmış ya da unutulmuş bu
Orhan Kemal romanının peşine düştü. Ve kayıp roman “Yüz Karası”nı
tefrika halinde tarihin tozlu sayfaları arasından bulup gün ışığına
çıkardı. Bu ay Everest tarafından yayınlanarak ilk kez bir kitap
formunda okuyucuyla buluşacak olan romanın müthiş keşfini Işık
Öğütçü’den dinledik.
Hiç yayınlanmamış ve hiç bilinmeyen bu Orhan Kemal romanın
varlığını nasıl keşfettiniz?
Babam öldükten sonra, daha önceden toplamış olan gazeteler tasnif
edilip klasörlendi. Bu klasörün içinde 30 Haziran 1960 tarihli,
babamın bir röportajının yer aldığı bu gazete kupürü de vardı. Ben
zaman zaman o klasörleri açıp inceliyordum. O röportajı da daha önce
görmüştüm ama nedense hiç okumamıştım. Bundan 3-4 ay önce
yayıneviyle konuşup babamın röportajlarını bir kitap halinde
toplamak istedim. Güzel fikirleri, düşünceleri var röportajlarında.
Yayınevi de bu fikre sıcak baktı. Sonra röportajları arasında 30
Haziran 1960 tarihli olanına bakarken orada yazdığı “Yüz Karası”
adlı bir kitabın konusunu kısaca özet geçtiğini fark ettim. Ve o
anda “Ben böyle bir kitabını bilmiyorum” dedim. Bazen bazı romanlar
ilk kez tefrika olarak yayınlandığından farklı isimle
yayınlanabiliyor, sonra kitap haline geldiğinde ismi değişebiliyor.
Önce “öyle mi acaba” dedim. Ama babamın her kitabını 10 kere okudum
ve bu onların hiçbiri değildi. Milli kitaplığa gidip arşivleri
aramaya giriştiğimde sonunda “Yüz Karası”nı buldum. İstanbul Son
Saat gazetesinde 60 gün art arda yayınlanmış bir tefrikaydı. Bir
sayısı eksikti. O eksik sayıyı da Beyazıt Kütüphanesi’nden buldum.
Böylece bir anda Orhan Kemal’in hiç bilinmeyen bir romanıyla karşı
karşıya kaldım. Kayıp roman 51 yıl sonra ellerimdeydi.
Bu size neler hissettirdi?
İnsan çok duygulanıyor. 51 yıl önce babamın yazdığı bir roman...
İnsan hayret ediyor. Böyle sürprizlerle kendini hatırlatıyor. Son
sürat yayına hazırladık...
BU KEŞİF ANADOLU’DA PETROL BULMAK GİBİ
Bu kitap neden yayınlanmamış acaba?
Tefrikalar 200, 300 sayfalık bir roman ise, gazeteler hikayeyi
sonuna kadar vermezmiş. Bir yerde keser, ‘romanın sonunu kitaptan
okuyun’ dermiş. Bu 101 sayfalık bir kitap. Babamın daha ilerde roman
olarak yayınlamak üzere, üzerinde biraz daha çalışmak için bir
kenara kaldırıldığını düşünüyorum. O röportajında da dile getirdiği
gibi o sırada “Gurbet Kuşları” üzerinde çalışıyormuş. Bu süreçte
“Yüz Karası” bir kenarda unutuldu sanıyorum. Çok enteresan çünkü
evde bununla ilgili bir dosya, bir kopya, daktilo edilmiş hiçbir şey
yok.
Şimdi roman tefrika edilmiş haliyle Everest tarafından yayınlanıyor.
Orhan Kemal burada olsa yayımlanmadan önce üzerinde çalışılıp
değiştirir miydi sizce?
“Bereketli Topraklar Üzerinde” de tefrika edilmiş, sonra
romanlaştırılmış. Ama babam romanın ikinci baskısında çok farklı
eklemeler, değişiklikler yapmış. “Murtaza”da da aynı şey var. Hatta
“Şimdi bu roman oldu” diyor düzeltmelerden sonra yayınlanan kitabın
önsözünde.
“Yüz Karası”nın bulup ortaya çıkarmak nasıl bir anlam taşıyor?
Bu, Anadolu’da petrol bulmak gibi bir şey. Araştırması bana düşüyor,
onurunu ben yaşıyorum. Büyük bir keyif yaşıyorum. Konusundan çok
Orhan Kemal’in 49. bir eserinin daha gün ışığına çıkmış olması
önemli. Bu büyük olayı okuyucuyla paylaşmak önemli. Ama bu müthiş
keşif müthiş bir heyecan da oluşturdu. 11 yıldır Orhan Kemal
Müzesi’nin işleriyle uğraşıyorum ve şimdi “belki bir yerlerde gizli
kalmış daha başka şeyler de vardır” diye düşünüyorum.
ORHAN KEMAL BİR DERYA
11 yıl önce kurduğu Orhan Kemal Müzesi ile babasının ismini ve
eserlerini yaşatmak için kolları sıvayan Işık Öğütçü, Orhan Kemal’e
dair yayınlanacak daha pek çok şey olduğunu söylüyor: “Babam bir
yazı fabrikasıydı. Devamlı yazıyordu. Bu doğaüstü bir şey. Onun
hızına nasıl yetişilir herkes şaşıyordu. Yaşar Kemal bile hayret
etmiş “Hâlâ şaşarım, Orhan Kemal o güzelim kitaplarını bu dert, bu
bela içinde nasıl vakit bulur da yazar?” diyerek. Orhan Kemal bir
derya. Ben 11 yıllık araştırmalarımda bilinmeyen şiirlerini,
öykülerine ulaştım, düzyazılarını derledim, babası Abdülkadir Bey’in
anılarını yayınlattım, ona dair pek çok şeyi okurla paylaştım.
Mektupları var, şimdi onun üzerinde çalışıyorum. İki kitabını
oyunlaştırdım, önümüzdeki yıl devlet tiyatrosunda oynanabilirler.
2014’te de 100. yaşı vesilesiyle bir fotoğraf albümü düşünüyorum.
Çekilen dizileri ve filmleri de Orhan Kemal’in eserlerinin ve
isminin devam etmesi açısından önemsiyorum. O insana karşı saygı
duruşunda bulunuyoruz bu çalışmalarla. Şu anda reytinglere bakınca
25 30 milyon kişi bu diziyi izliyor. Ne kadar uğraşsanız bir kitabı
bu kadar kişiye okutamazsınız.
‘YÜZ KARASI’ NE ANLATIYOR
Türk Edebiyatı’nın ‘gerçekçi’ damarının en önemli temsilcilerinden
biri olan Orhan Kemal’in romanları ezenlere ve ezilenlere,
insan-toplum ilişkilerine, yoksul kesimin, işçilerin, öğrencilerin,
“kerhanedeki adamın” yaşamına ayna tutar. Yeni gün ışığına çıkan
“Yüz Karası”nda ise Dondurmacı Baba İlyas’ın ailesini anlatır: Baba
İlyas’ın iki kızı iki oğlu vardır. Kızlarından birisi fabrikada
çalışmaktadır. Diğeri ise üç yaşındadır. Oğlunun biri futbolcu-
Memed- diğeri İstanbul’da tıp öğrencisidir. Karısı ise pazarda tere,
nane, maydanoz satar. İlyas büyük oğlunun doktor olup, memleketine
dönüp kendilerini sefaletten kurtaracağı günleri beklemektedir.
Küçük oğlunu haylaz, tembel ve “Yüz Karası” olmakla suçlar. Onu hep,
İstanbul’daki ağabeyiyle kıyaslar ve aşağılar. Küçük oğul, bu
aşağılanmalardan sonunda bıkar ve o da kapağı İstanbul’a atar.
Çeşitli işlerde çalışır ama hayalinde hep büyük bir kulüpte çok ünlü
bir futbolcu olmak vardır. Ağabeyi İstanbul’da çok sefalet çekmekte
ve ailesinin ona gönderdiği azıcık parayla okulunu bitirmeye
çalışmaktadır. Onun da hayalinde hep çok zengin bir kızla evlenip,
ünlü bir doktor olmak vardır. Kardeşini o da hiç beğenmez, hep onu
aşağılar. Oturduğu evin yan odasına bir gün alkolik bir babayla
güzel ama mahzun kızı - Masume - taşınır. Bu arada küçük kardeş de
ağabeyinin yanına bekar odasına yerleşir... Mâsume’nin ölümüne varan
olaylar sonunda kimin aslında “Yüz Karası” olduğu ortaya
çıkacaktır...
Işık Öğütçü romanın bu olay örgüsünün ardında başka ilginç detaylar
da olduğunu söylüyor. Buna göre Orhan Kemal “Yüz Karası”nda,
Demokrat Parti’nin bütün mahalle ve evlere nüfus etmek için
yürüttüğü, tıpkı Nazi SS subaylarının uygulamalarını andıran, Vatan
Cephesi uygulamalarının iç yüzünü de anlatıyor. Romanın vurucu
cümlesi ise şu: “Hayat herkesin katıldığı başsız ve sonsuz bir
koşudur.”
|