'Kötü
Yol'un çizgi roman uyarlaması, Orhan Kemal okurlarının gönlünü
kazanacak biçimde, bir solukta okunuyor. 1960'ların Beyoğlu
sokakları, 'Kötü Yol'un taşlarını oluşturuyor. Üstelik
gazinolarıyla, kahveleriyle rengârenk
Orhan Kemal, aile içi otorite ilişkilerini sorgulayan pek çok öykü,
roman kaleme almıştır. Anadolu’daki geleneksel aile yapısını sert
bir gerçekçilikle yansıtan Orhan Kemal’in yapıtlarında baba,
genellikle ailenin gücünü, varsıllığını temsil eder; babanın yokluğu
ise yoksulluğa ve otorite boşluğundan doğan karmaşaya yol açar.
Geleneksel aile yapısında babanın baskın iktidarı sarsılmazdır, onun
iyi ya da kötü bir kişiliğinin olması ailedeki konumunu değiştirmez.
Orhan Kemal’in romanlarında babanın varlığı ya da yokluğu pek çok
soruna kaynaklık etmiş; ailenin dağılmasına ya da yeniden
yapılanmasına gerekçe oluşturmuştur.
Korunmaya muhtaç genç kız
‘Kötü Yol’, Orhan Kemal’in geleneksel aile yapısında ‘babanın
yokluğu’nu sorguladığı bir öyküdür. Öykünün konusuna gelince:
Adana’da yaşayan Nuran ve İhsan, babalarını çocuk yaşta
kaybetmişlerdir. Anneleri Ayşe Hanım, ailenin yönetimini çocuklar
büyüyene dek elinde tutar.
Artık bir delikanlı olan İhsan, babasının yerine geçtiğinde ailenin
geçimini sağlamak sorumluluğunu da üzerine alır. Fabrika’da işçi
olarak çalışan İhsan’a hiç istemediği kamyonla mal taşıma görevi
verilir. İhsan, kamyonla uzun yola gittiği sıralarda gözünün arkada
kalmaması için kız kardeşini birine emanet etmek ister. Çapkın,
güvenilmez bir adam olsa da, İhsan’ın en yakın arkadaşı olduğundan,
Nuran’a göz kulak olmak görevi Reşat’a verilir. Bu görev Ayşe Hanım
tarafından da onaylanır. Nuran, annesi ve ağabeyi İhsan’ın kendisine
sunduğu yaşam koşullarından memnun değildir.
Nuran, uzun zamandır varlıklı bir hayat yaşayabildiği İstanbul
düşleri kurmaktadır. Reşat, Nuran’ın İstanbul için kurduğu ışıltılı
düşleri İhsan’ın yokluğunda kullanır, Nuran’ı ikna eder ve onu
İstanbul’a götürür. Genç bir kızın bir erkeğe ‘emanet edilme’sinin
tüm kötü sonuçları yaşanır: Geri dönüşü olanaksız hatalar, derin
pişmanlıklar. Orhan Kemal, genç kadınların ekonomik
bağımsızlıklarını elde etmeleri doğrultusunda yol alınması
gerekirken kadınların her koşulda bir erkeğe mecbur ediliyor
olmasının sonuçlarının ne kadar acı olabileceğini ortaya koyar.
‘Kötü Yol’, Adana’dan İstanbul’a özgür ve mutlu bir hayatı yaşamak
için kaçan bir genç kızın öyküsüdür. Nuran, içinde yaşadığı kapalı
toplumdan sıyrılmak isteyen bir genç kızın haklı sıkıntısını yaşar;
ancak bu yaşamdan kurtulabilmek için donanımsız, hazırlıksızdır.
Mesleksiz, eğitimsiz Nuran, kaçmak istediği otoriter erkeklerden
yine bir erkeğin yardımıyla kurtulmak istemiştir. Sığındığı erkekten
umduğu yardımı göremez, üstelik kullanılır. Günü gelir, bir zamanlar
sıkışıp kaldığı yaşamdan kendini kurtarması için seçtiği erkekten de
kurtulmak ister. Bu kez ‘korunmaya muhtaç genç kız’ bir başka erkek
tarafından yine ‘kurtarılır’. Orhan Kemal, bu öyküsünde söylemini
hafifletmeden, ekonomik bağımsızlığı olmayan kadının yalnızlığını,
çaresizliğini, savruluşunu ortaya koyar.
Orhan Kemal yazınında abartısız ancak ayırıcı özellikleri bakımından
son derece güçlü kadın kahramanlar yaratılmıştır. ‘El Kızı’ndaki
Nazan, kitaba adını veren Cemile, ‘Hanımın Çiftliği’ndeki Güllü,
Orhan Kemal’in unutulmaz kadın kahramanlarındandır. ‘Kötü Yol’da ise
tüm neşesi, saflığı, güzelliği, toyluğu ve düşleriyle Nuran
karşımıza çıkar. Bütün özellikleriyle Nuran’ı sever, onu haklı
bulur, ona kızar, onun için üzülürüz. İşte o çok sevdiğimiz, haklı
bulduğumuz, kızdığımız, üzüldüğümüz Nuran şimdi çizgi romanda ete
kemiğe bürünüyor. Yazınsal metinler sinema, tiyatro, çizgi roman
gibi görsel sanatlarla buluştukça, elbette titiz çalışmalarla
sınırlı olmak koşuluyla, yaşamımızdaki etkisini başka biçimlerde
sürdürme şansına erişir. Çizgi roman uyarlamaları, genç okurların
büyük yazarlarla tanışmaları, onların yapıtlarını okumaya ilgili
kılınmaları açısından da önemli bir yol olarak görülmelidir. Orhan
Kemal’in biçemi görselliği vurgular; bu özelliğiyle Orhan Kemal
yapıtları çok sayıda sinema filmine, diziye, tiyatro oyununa
uyarlanmıştır. Orhan Kemal’in ‘Kötü Yol’ öyküsü de artık çizgi roman
biçiminde okurlarına ulaşıyor.
Kadınların çağdaşlaşma süreci
‘Kötü Yol’, çağdaş yaşamın Anadolu’da yaşayan genç kızlara nasıl, ne
ölçüde yansıdığını; erkek egemen Anadolu kültüründe genç kızların,
kadınların çağın ilerici önermelerine karşın nasıl edilgin
bırakıldığını yalın, açık bir dille ortaya koyuyor. Macera ve
polisiye öğelerle renklenen öykü, alt metninde tüm Orhan Kemal
yapıtlarının karakteristik yapısı gereği bir toplumsal eleştiriyi,
bu kez kadınların çağdaşlaşma sürecindeki yalnızlığını tartışıyor.
Oğuz Demir, başarılı çizgi roman uyarlamasında Nuran’ın hiç
istemeden düştüğü ‘kötü yol’un taşlarını adım adım diziyor. Orhan
Kemal’in ince hesaplarla kurduğu entrikaları ve polisiye olayları,
birbirini izleyen karelere yansıtan Oğuz Demir, üçkâğıtçı
karakterleri, güzel ve saf genç kızları, korumacı bir ağabeyi,
çapkın genç adamları, özgün çizgilerle betimliyor. Demir, ‘Kötü Yol’
öyküsünün kahramanlarına birer yüz kazandırarak gerektikçe onlara
düşünceli bir yürüyüş, kavga eden kollar, ağlayan bir çift göz,
silah tutan bir el veriyor. ‘Kötü Yol’un çizgi roman uyarlaması,
Orhan Kemal okurlarının gönlünü kazanacak biçimde, bir solukta
okunuyor. Şunu da söylemeden geçmemeli ki 1960’ların Beyoğlu
sokakları, Kötü Yol’un taşlarını oluştursa da gazinolarıyla,
kahveleriyle rengarenk ve davetkar, okuruna göz kırpıyor.
KÖTÜ YOL
Orhan Kemal
Çizen: Oğuz Demir
Everest Yayınları
2010, 120 sayfa, 12.5 TL. |