Ana Sayfa

Radikal Kitap - Tuğba Çelik Özer - 15 Nisan 2011

 

Yitirilen onur

 

'Kötü Yol'un çizgi roman uyarlaması, Orhan Kemal okurlarının gönlünü kazanacak biçimde, bir solukta okunuyor. 1960'ların Beyoğlu sokakları, 'Kötü Yol'un taşlarını oluşturuyor. Üstelik gazinolarıyla, kahveleriyle rengârenk

Orhan Kemal, aile içi otorite ilişkilerini sorgulayan pek çok öykü, roman kaleme almıştır. Anadolu’daki geleneksel aile yapısını sert bir gerçekçilikle yansıtan Orhan Kemal’in yapıtlarında baba, genellikle ailenin gücünü, varsıllığını temsil eder; babanın yokluğu ise yoksulluğa ve otorite boşluğundan doğan karmaşaya yol açar. Geleneksel aile yapısında babanın baskın iktidarı sarsılmazdır, onun iyi ya da kötü bir kişiliğinin olması ailedeki konumunu değiştirmez. Orhan Kemal’in romanlarında babanın varlığı ya da yokluğu pek çok soruna kaynaklık etmiş; ailenin dağılmasına ya da yeniden yapılanmasına gerekçe oluşturmuştur. 

Korunmaya muhtaç genç kız 
‘Kötü Yol’, Orhan Kemal’in geleneksel aile yapısında ‘babanın yokluğu’nu sorguladığı bir öyküdür. Öykünün konusuna gelince: Adana’da yaşayan Nuran ve İhsan, babalarını çocuk yaşta kaybetmişlerdir. Anneleri Ayşe Hanım, ailenin yönetimini çocuklar büyüyene dek elinde tutar. 
Artık bir delikanlı olan İhsan, babasının yerine geçtiğinde ailenin geçimini sağlamak sorumluluğunu da üzerine alır. Fabrika’da işçi olarak çalışan İhsan’a hiç istemediği kamyonla mal taşıma görevi verilir. İhsan, kamyonla uzun yola gittiği sıralarda gözünün arkada kalmaması için kız kardeşini birine emanet etmek ister. Çapkın, güvenilmez bir adam olsa da, İhsan’ın en yakın arkadaşı olduğundan, Nuran’a göz kulak olmak görevi Reşat’a verilir. Bu görev Ayşe Hanım tarafından da onaylanır. Nuran, annesi ve ağabeyi İhsan’ın kendisine sunduğu yaşam koşullarından memnun değildir. 
Nuran, uzun zamandır varlıklı bir hayat yaşayabildiği İstanbul düşleri kurmaktadır. Reşat, Nuran’ın İstanbul için kurduğu ışıltılı düşleri İhsan’ın yokluğunda kullanır, Nuran’ı ikna eder ve onu İstanbul’a götürür. Genç bir kızın bir erkeğe ‘emanet edilme’sinin tüm kötü sonuçları yaşanır: Geri dönüşü olanaksız hatalar, derin pişmanlıklar. Orhan Kemal, genç kadınların ekonomik bağımsızlıklarını elde etmeleri doğrultusunda yol alınması gerekirken kadınların her koşulda bir erkeğe mecbur ediliyor olmasının sonuçlarının ne kadar acı olabileceğini ortaya koyar. 
‘Kötü Yol’, Adana’dan İstanbul’a özgür ve mutlu bir hayatı yaşamak için kaçan bir genç kızın öyküsüdür. Nuran, içinde yaşadığı kapalı toplumdan sıyrılmak isteyen bir genç kızın haklı sıkıntısını yaşar; ancak bu yaşamdan kurtulabilmek için donanımsız, hazırlıksızdır. Mesleksiz, eğitimsiz Nuran, kaçmak istediği otoriter erkeklerden yine bir erkeğin yardımıyla kurtulmak istemiştir. Sığındığı erkekten umduğu yardımı göremez, üstelik kullanılır. Günü gelir, bir zamanlar sıkışıp kaldığı yaşamdan kendini kurtarması için seçtiği erkekten de kurtulmak ister. Bu kez ‘korunmaya muhtaç genç kız’ bir başka erkek tarafından yine ‘kurtarılır’. Orhan Kemal, bu öyküsünde söylemini hafifletmeden, ekonomik bağımsızlığı olmayan kadının yalnızlığını, çaresizliğini, savruluşunu ortaya koyar. 
Orhan Kemal yazınında abartısız ancak ayırıcı özellikleri bakımından son derece güçlü kadın kahramanlar yaratılmıştır. ‘El Kızı’ndaki Nazan, kitaba adını veren Cemile, ‘Hanımın Çiftliği’ndeki Güllü, Orhan Kemal’in unutulmaz kadın kahramanlarındandır. ‘Kötü Yol’da ise tüm neşesi, saflığı, güzelliği, toyluğu ve düşleriyle Nuran karşımıza çıkar. Bütün özellikleriyle Nuran’ı sever, onu haklı bulur, ona kızar, onun için üzülürüz. İşte o çok sevdiğimiz, haklı bulduğumuz, kızdığımız, üzüldüğümüz Nuran şimdi çizgi romanda ete kemiğe bürünüyor. Yazınsal metinler sinema, tiyatro, çizgi roman gibi görsel sanatlarla buluştukça, elbette titiz çalışmalarla sınırlı olmak koşuluyla, yaşamımızdaki etkisini başka biçimlerde sürdürme şansına erişir. Çizgi roman uyarlamaları, genç okurların büyük yazarlarla tanışmaları, onların yapıtlarını okumaya ilgili kılınmaları açısından da önemli bir yol olarak görülmelidir. Orhan Kemal’in biçemi görselliği vurgular; bu özelliğiyle Orhan Kemal yapıtları çok sayıda sinema filmine, diziye, tiyatro oyununa uyarlanmıştır. Orhan Kemal’in ‘Kötü Yol’ öyküsü de artık çizgi roman biçiminde okurlarına ulaşıyor. 

Kadınların çağdaşlaşma süreci 
‘Kötü Yol’, çağdaş yaşamın Anadolu’da yaşayan genç kızlara nasıl, ne ölçüde yansıdığını; erkek egemen Anadolu kültüründe genç kızların, kadınların çağın ilerici önermelerine karşın nasıl edilgin bırakıldığını yalın, açık bir dille ortaya koyuyor. Macera ve polisiye öğelerle renklenen öykü, alt metninde tüm Orhan Kemal yapıtlarının karakteristik yapısı gereği bir toplumsal eleştiriyi, bu kez kadınların çağdaşlaşma sürecindeki yalnızlığını tartışıyor. 
Oğuz Demir, başarılı çizgi roman uyarlamasında Nuran’ın hiç istemeden düştüğü ‘kötü yol’un taşlarını adım adım diziyor. Orhan Kemal’in ince hesaplarla kurduğu entrikaları ve polisiye olayları, birbirini izleyen karelere yansıtan Oğuz Demir, üçkâğıtçı karakterleri, güzel ve saf genç kızları, korumacı bir ağabeyi, çapkın genç adamları, özgün çizgilerle betimliyor. Demir, ‘Kötü Yol’ öyküsünün kahramanlarına birer yüz kazandırarak gerektikçe onlara düşünceli bir yürüyüş, kavga eden kollar, ağlayan bir çift göz, silah tutan bir el veriyor. ‘Kötü Yol’un çizgi roman uyarlaması, Orhan Kemal okurlarının gönlünü kazanacak biçimde, bir solukta okunuyor. Şunu da söylemeden geçmemeli ki 1960’ların Beyoğlu sokakları, Kötü Yol’un taşlarını oluştursa da gazinolarıyla, kahveleriyle rengarenk ve davetkar, okuruna göz kırpıyor.


KÖTÜ YOL 
Orhan Kemal 
Çizen: Oğuz Demir 
Everest Yayınları 
2010, 120 sayfa, 12.5 TL.

 


[email protected]