Ana Sayfa

Sabah Kitap - Melis D. Calapkulu - 27 Nisan 2011

 

Orhan Kemal'in yeni keşfedilen romanı

 

TAM anlamıyla 'öykü içinde öykü' durumuyla karşı karşıyayız. Yüz Karası, bundan kısa bir süre öncesine kadar varlığı unutulmuş bir tefrika romanmış. İlk defa 1960 yılında yazılıp bugüne kadar tefrika edildiği gazetelerin sayfalarında kitaplaştırılmayı beklemiş. 50 yıl sonra ortaya çıkan bu roman, Işık Öğütçü'nün önsözüyle önce kendi hikayesini anlatmaya başlıyor. Her şey Öğütçü'nün daha önce gözünden kaçırdığı eski bir Orhan Kemal röportajında, söz konusu romanın tefrika edileceği haberini okumasıyla başlıyor, Öğütçü, eski gazete arşivlerinden çıkardığı bu tefrika romanı bulduğunda yaşadığı mutluluğu da, o ana dek olan süreci de samimi bir tonda, önsözünde anlatıyor. Romanın konusundan önce kendi macerasıyla heyecanlanıp duygulanıyoruz böylece. Edebiyatımızın en değerli ustalarından Orhan Kemal'in arşivin karanlıklarından, kitapçı raflarına uzanan romanının 50 yıllık serüveni, şimdi okuyucularına kavuşmasıyla bir anlamda mutlu sona ulaşıyor. Gelelim romanın konusuna... Adana'nın fakir bir mahallesinden başlayıp istanbul'a uzanan bu öyküde fakirlik, büyük umutlar ve haysiyet konuları işleniyor. Birbirinden farklı karakterlerdeki iki kardeşin yaşam mücadelesini; açgözlülük, kısa yoldan köşeyi dönme ve vicdan muhasebesiyle okurlara aktaran Orhan Kemal, her zaman en açık halini anlattığı insanın, bu kez yüzünün karasını ortaya çıkarıyor.

 

 


[email protected]