Orhan Kemal'in 51 yıl aradan sonra en küçük oğlu Işık Öğütçü
tarafından gün yüzüne çıkarılan romanı Yüz Karası, fakir bir ailenin
mücadele dolu yaşamına odaklanıyor.
Eserleriyle
bir nesli büyüten, yetiştiren Orhan Kemal'in daha önce hiçbir yerde
basılmamış bir romanı ortaya çıktı. Everest yayınları tarafından
yayımlanan esere önsözünü yazan Orhan Kemal'in en küçük oğlu Işık
öğütçü'nün kaleminden okuyoruz bu değerli yapıtın gün yüzüne çıkış
öyküsünü. Işık Öğütçü'nün 51 yıl sonra gün yüzüne çıkardığı
Yüz Karası
Kemal'in
1960'lı yıllarda İstanbul Son Saat gazetesi için hazırladığı bir
roman. Söz konusu roman gazetede 60 gün yayınlanıyor. Öğütçü, Orhan
Kemal'in aynı gazetede 30 Haziran 1960 tarihli çıkmış röportajındaki
ayrıntıları dikkatle okuduğunda fark ediyor gerçeği. Röportajda
bahsi geçen roman ve konusu Orhan Kemal'in bugüne kadar yayımlanmış
eserlerinden çok farklıdır. Bunu fark eden oğul, soluğu Milli
Kütüphane ve Beyazıt Devlet Kütüphanesinde alıyor. Titiz bir
araştırmadan sonra Öğütçü,
Yüz Karası
isimli
tefrikayı buluyor. Aradan bu kadar uzun zaman geçtikten sonra bu
yapıtı fark ettiğine hayıflanan vefalı oğul yıllar sonra da olsa bu
eseri ortaya çıkardığı için bir hayli mutlu. Bu mutluluğunu ise şu
sözlerle ifade ediyor: Orhan Kemal'in elli bir yıl sonra gün ışığına
çıkardığım
tefrika edilmiş, fakat nasıl olduysa kitap olarak yayımlanmamış,
unutulmuş veya kaybolmuş bir romanına ulaşmam gerçekten olağanüstü
bir keşif, bunu açıklamam ise büyük bir keyifti.
Öğütçü, babasının gazetedeki
röportajını da iliştirmiş kitabın önsözüne. Bu röportajı
okuduğumuzda bir kere daha farkına varıyoruz ki Orhan Kemal,
yazılarında hiçbir siyasi iktidarın propagandasını
yapmamış ve kendisinin de ne parada ne de pulda gözü olduğu için
kahramanlarını ya halktan ya da yoksul insanlardan seçmiş. Sivas'ın
ücra bir köyünden büyük umutlarla Adana'ya çocukluk arkadaşlarının
yanına gelen Sivaslı İslahsızın Yusuf, Köse Hasan ve Pehlivan
Ali'nin yaşadıklarını anlatan Bereketli Topraklar
Üzerinde'yi hatırlayalım. Sonra
askeri alayın toprağa döktüğü yemek artıklarıyla beslenmeye çalışan
insanların bir lokma için birbirleriyle nasıl kavgaya tutuştuklarını
anlatan Ekmek Kavgası'nı
düşünelim. Avare
Yıllar'ı, Murtaza'yı, Baba Evi'ni, Hanımın Çiftliği'ni...
Hepsinde büyük zorluklarla insan
gibi yaşamaya çalışan, bu uğurda takıldıkları engellere asla umutsuz
ve çıkar yolu yokmuş gibi bakmayan gerçek insan öyküleri
anlattı
Orhan Kemal.
Neresinden tutarsanız dökülen
hayatlar
Gelelim Yüz Karası'
na. Üstat, istanbul Son Saat'e
verdiği röportajda " Yüz Karası,
fakir bir ailenin iki çocuğuna
zaman zaman ailesi tarafından verilmiş bir vasıftır. Haylaz, işsiz
güçsüz bir delikanlı, ailesi
tarafından bu türlü nitelendirilmiştir. Buna karşılık yüksek
tahsilini ikmal etmiş ailesi taranndan tutulan, üstüne titrenen
ağabey, uzun yıllardan sonra asıl yüz karası vasfını alacak işler
yapmıştır. Roman fakir bir ailenin ümitlerini, ıstıraplarını; hayal
kırıklıklarını belirten hümanist bir eserdir." diyerek çok güzel
izah etmiştir romanının muhtevasını.
Yüz Karası'nda
yazarın diğer romanlarında ve öykülerinde olduğu gibi bir yoksulluk
karşılıyor bizi. |