Ana Sayfa

Yeni Şafak Kitap - Harun Karaburç - 4 Mayıs 2011

 

Yarım asır geciken dost: Yüz Karası

 

 

Orhan Kemal'in 51 yıl aradan sonra en küçük oğlu Işık Öğütçü tarafından gün yüzüne çıkarılan romanı Yüz Karası, fakir bir ailenin mücadele dolu yaşamına odaklanıyor.

Eserleriyle bir nesli büyüten, yetiştiren Orhan Kemal'in daha önce hiçbir yerde basılmamış bir romanı ortaya çıktı. Everest yayınları tarafından yayımlanan esere önsözünü yazan Orhan Kemal'in en küçük oğlu Işık öğütçü'nün kaleminden okuyoruz bu değerli yapıtın gün yüzüne çıkış öyküsünü. Işık Öğütçü'nün 51 yıl sonra gün yüzüne çıkardığı Yüz Karası Kemal'in 1960'lı yıllarda İstanbul Son Saat gazetesi için hazırladığı bir roman. Söz konusu roman gazetede 60 gün yayınlanıyor. Öğütçü, Orhan Kemal'in aynı gazetede 30 Haziran 1960 tarihli çıkmış röportajındaki ayrıntıları dikkatle okuduğunda fark ediyor gerçeği. Röportajda bahsi geçen roman ve konusu Orhan Kemal'in bugüne kadar yayımlanmış eserlerinden çok farklıdır. Bunu fark eden oğul, soluğu Milli Kütüphane ve Beyazıt Devlet Kütüphanesinde alıyor. Titiz bir araştırmadan sonra Öğütçü, Yüz Karası isimli tefrikayı buluyor. Aradan bu kadar uzun zaman geçtikten sonra bu yapıtı fark ettiğine hayıflanan vefalı oğul yıllar sonra da olsa bu eseri ortaya çıkardığı için bir hayli mutlu. Bu mutluluğunu ise şu sözlerle ifade ediyor: Orhan Kemal'in elli bir yıl sonra gün ışığına çıkardığım tefrika edilmiş, fakat nasıl olduysa kitap olarak yayımlanmamış, unutulmuş veya kaybolmuş bir romanına ulaşmam gerçekten olağanüstü bir keşif, bunu açıklamam ise büyük bir keyifti.

Öğütçü, babasının gazetedeki röportajını da iliştirmiş kitabın önsözüne. Bu röportajı okuduğumuzda bir kere daha farkına varıyoruz ki Orhan Kemal, yazılarında hiçbir siyasi iktidarın propagandasını yapmamış ve kendisinin de ne parada ne de pulda gözü olduğu için kahramanlarını ya halktan ya da yoksul insanlardan seçmiş. Sivas'ın ücra bir köyünden büyük umutlarla Adana'ya çocukluk arkadaşlarının yanına gelen Sivaslı İslahsızın Yusuf, Köse Hasan ve Pehlivan Ali'nin yaşadıklarını anlatan Bereketli Topraklar Üzerinde'yi hatırlayalım. Sonra askeri alayın toprağa döktüğü yemek artıklarıyla beslenmeye çalışan insanların bir lokma için birbirleriyle nasıl kavgaya tutuştuklarını anlatan Ekmek Kavgası'nı düşünelim. Avare Yıllar'ı, Murtaza'yı, Baba Evi'ni, Hanımın Çiftliği'ni... Hepsinde büyük zorluklarla insan gibi yaşamaya çalışan, bu uğurda takıldıkları engellere asla umutsuz ve çıkar yolu yokmuş gibi bakmayan gerçek insan öyküleri anlattı Orhan Kemal.

Neresinden tutarsanız dökülen hayatlar
Gelelim
Yüz Karası' na. Üstat, istanbul Son Saat'e verdiği röportajda " Yüz Karası, fakir bir ailenin iki çocuğuna zaman zaman ailesi tarafından verilmiş bir vasıftır. Haylaz, işsiz güçsüz bir delikanlı, ailesi tarafından bu türlü nitelendirilmiştir. Buna karşılık yüksek tahsilini ikmal etmiş ailesi taranndan tutulan, üstüne titrenen ağabey, uzun yıllardan sonra asıl yüz karası vasfını alacak işler yapmıştır. Roman fakir bir ailenin ümitlerini, ıstıraplarını; hayal kırıklıklarını belirten hümanist bir eserdir." diyerek çok güzel izah etmiştir romanının muhtevasını. Yüz Karası'nda yazarın diğer romanlarında ve öykülerinde olduğu gibi bir yoksulluk karşılıyor bizi.

 


[email protected]