Ana Sayfa

Radikal Kitap - Selim İleri - 6 Mayıs 2011

 

İzmir dönüşü

 

İzmir’e, kitap fuarına giderken, Orhan Kemal’in ‘Yüz Karası’nı almıştım yanıma. Everest Yayınları kitabı, “İlk defa 1960 yılında yazılıp, bugüne kadar tefrika edildiği gazetelerin sayfalarında kitaplaştırılmayı bekleyen bir roman Yüz Karası” diye tanıtıyor. Orhan Kemal’den yalnız bugünkü kuşakların değil, pek çoğumuzun okumadığı, ‘yeni’ bir roman. Bundan güzel sürpriz olur mu?!

Işık Öğütçü, önsözünde benden de söz açmış. Oldum bittim canımı sıkan bir iddia vardır: Kimilerine göre, Orhan Kemal, geçim derdiyle yazdığı eserlerinde çalakalem yol almış. Bu iddiaya karşı çıkmıştım. Orhan Kemal’in ‘Serseri Milyoner’, ‘İki Damla Gözyaşı’, ‘Gavurun Kızı’ gibi romanlarında, kendi dünyasını, o eşsiz, acı dolu Orhan Kemal dünyasını asla gölgelemediğini söylemek istemiştim. Işık Öğütçü bu sebeple beni anmış.

‘Yüz Karası’, Orhan Kemal’in öylesi romanlarından. Tefrika edilmek üzere yazılmış, ama gazete okuruna bir şeyleri söylemeye çalışırken, bambaşka okurlara, bambaşka zamanlara ses yöneltiyor. Orhan Kemal, İstanbul Son Saat gazetesine –belleğim yanıltmıyorsa, bir ‘akşam gazetesi’ydi- tefrika edilecek eserini şöyle tanıtıyor: “Roman fakir bir ailenin ümitlerini, ıstıraplarını, hayal kırıklıklarını belirten hümanist bir eserdir.”
51 yıl sonra, irkilten, çok düşündürten, ‘Yüz Karası’ndaki ilişkilerin, o ümit ve hayal kırıklıklarının bugün sürüyor olması. Donakalıyorsunuz; yarım yüzyıl boyunca, değiştiği her an ileri sürülmüş, ama donmuş kalmış mumya toplum karşısında donakalıyorsunuz!..

[...]

 


[email protected]