KARŞILAŞMALAR
Edebiyatımızın büyük ustası Orhan Kemal, 2 Haziran 1970'te hayata
veda etti. Ancak sıradan insanların ve sahipsizlerin var olma
kavgasını yazdıklarına taşıyan, halkının ruhunu yansıtan has bir
yazar olarak eserleriyle yaşamayı sürdürüyor. İnsanlık hallerini ve
gerçeğini yazarlık vicdanıyla harmanlayan yazarlar ölümsüzdür.
Yazarın, Küçük Adamın Notları başlıklı üçlemesi; Baba Evi, Avare
Yıllar ve Cemile ile Dünya Evi kendi yaşamından beslenen romanlar.
Toprağa bağlı köylüleri, mevsimlik tarım işçilerini, küçük esnaf ve
zanaatçıları anlattığı Bereketli Topraklar Üzerinde, Vukuat Var,
Hanımın Çiftliği, Eskici ve Oğulları, Kanlı Topraklar gibi romanları
ise Çukurova gözlemlerine dayanır.
1950 sonrası ailesiyle birlikte İstanbul'a göç eden O. Kemal, göç
dalgasıyla gelen insanları, toplumun kıyısında kalmışları; iyilik,
kötülük, özveri ve dayanışma duygularıyla yazdı, tanıdık kıldı.
Suçlu, Devlet Kuşu, Gurbet Kuşları, Bir Filiz Vardı, Müfettişler
Müfettişi, Üç Kâğıtçı, Arkadaş Islıkları gibi romanlarında büyük
kentin temel sorunlarını, kente uyum sağlamaya çalışan genç kuşakla
yaşlıların değerler çatışmasını ve dönem koşullarından kaynaklanan
hayal kırıklıklarını acıklı-gülünç yönleriyle işledi.
•••
Orhan Kemal, tarıma dayalı sanayinin insan gücü
ihtiyacının kentlere göçü hızlandırdığı sancılı bir dönüşüm
sürecinde makineleşen tarımı ve -altyapısız- sanayileşme
koşullarında ezilenleri konu edindi. Kentin yeni sakinlerinin
tutunma çabaları, toprak ağalarının yerini alan fabrika patronları,
çalışmayı öğrenen kadınlar, çocuklar ve bu karmaşadan doğan gündelik
yaşantı romanlarının odağında yer alır.
Anlatımı, anlattığı insanların davranış biçimleri ve dünya
görüşlerine uygun olarak süssüz ve yalın, betimlemeleri ölçülüdür.
Yoğun ve doğal diyaloglar ise anlatının gelişmesinde ve karakterleri
belirlemede önemli bir araçtır. Yazarın gerçekçiliği "küçük
insanlar"ın seçeneklerini, düşünce yapılarını ve yazgılarını da
ortaya koyar. Yaşarken de çok sevilmiş ve çok okunmuştur çünkü
yüzeysel ve tarafsız değildir. Hayatın zenginliğini, insan
deneyimlerinin çeşitliliğini göz ardı etmeden farklı konulara
eğilmiş, "Murtaza" gibi unutulmaz tipler yaratmış ve geleceğe
inancını diri tutmuştur. Sorunları tarihsel ve toplumsal temelde ele
alıp kavrayışı eserlerini evrensel kılar. Ona göre bu sorunlar
sistemle ilgili gediklerden doğar ve sağlam kalabilmiş değerlere
yönelme arzusu, çatışma yaratır. Romanlarındaki dramatik yapıyı
besleyen, temeldeki bu çatışmadır.
•••
Yazarlık tutumunu 'sosyalist gerçekçi' olarak
tanımlayan Orhan Kemal, mutlu ve adaletli bir ülke özleyen bir yazar
olarak uzun yıllarını hapiste ya da polis izlemesinde geçirdi.
Edebiyatın para kazandırmadığı yıllarda ailesini geçindirmek için
durup dinlenmeden yazdı ve gerçekleri anlatmaktan yılmadı. Bugün,
kırk yıl önceye göre pek çok şey değişti ama sistemin gedikleri
kapanmadı. İşsizlik, yoksulluk, çatışma ve kavga bitmedi. Kentlerin
varoşlarında onun anlattığı insanlar daha da çoğaldı. Türkiye hâlâ
gerçek demokrasiyi, adaleti, hakça bölüşümü özlüyor. Son on yılda
ise baskı, zulüm, din istismarı ve sansür, geçmişi aratacak hale
geldi. Orhan Kemal'in insanları daha büyük kayıp ve yalnızlıklarla
aramızda yaşıyorlar ve yazık ki bütün bunlar edebiyatımıza pek az
yansıyor. Zor bir dönemden geçiyoruz, umutsuzuz. Bize bir uyanış,
farklı bir kavrayış, yeni bir bakış ve yeni Orhan Kemal'ler mi
gerekiyor, ne dersiniz?
|