Ana Sayfa

Ceyhan Mavi Haber - Haber - 2011

 

ORHAN KEMAL İÇİN UTAN ADANA

 



Türk edebiyatının hiç eskimeyenidir o. Toplumcu- gerçekçi bir yazardır. Hepsi 30 yıl süren yazarlık yaşamına 19 öykü, 27 roman, 2 oyun ve anı, inceleme, röportaj dallarında ise birer tane olmak üzere tam 51 kitap bıraktı.
Adana’ da, pamuk ırgatlarının, fabrika işçilerinin, arasında, en yoksul mahallelerde geçti yaşamın büyük bölümü.
Orhan Kemal’in eserlerindeki yoksulluk, ekmek kavgası, ırgatlar, varoşlardaki yaşam koşulları aslında çok da değişmedi.
Adana’da büyüyor yoksulluk her geçen gün biraz daha. İşsizlik büyüyor ve Türkiye ortalamasının üzerine çıkıyor.
Bu kentte yangınlar büyüyor, dramlar büyüyor. Bir pavyon kapanıyorsa, yerine 5 tane batakhane açılıyor. Kapısında, camında, tabelasında canlı müzik yazan kaç tane işletme varsa neredeyse hepsinde fuhuş pazarlıkları yapılıyor…

***

41 yıl önce bugün kapattı gözlerini Orhan Kemal. Bereketli topraklarına bir ağrı, bir sancı ve hüzünler bırakarak gitti o. Adanalı hemşerimiz, Ceyhanlı hemşerimiz Orhan Kemal…
Türk edebiyatındaki yeri tartışmasız olan Orhan Kemal’e sahip çıkmayan bir kenttir Adana.
Sadece o değil, ne Yaşar Kemal, ne Yılmaz Güney, ne de öteki değerlerimize sahip çıkamayan bir kentiz.
Bereketli topraklarımız üzerinde yetişmiş değerlerimize sırf siyasi görüş ve düşünceleri nedeniyle hep kör baktık bu şehirde.

***

Bu topluma, milyonlara, on milyonlara travmalar yaşatan, kitapları yasaklayan, işkence tezgahlarında onulmaz yaralar açtıran, kan akıtan darbecilerin adını bulvarlara, okullara verdiler de bu kentte, Bir Orhan Kemal’in, bir Yaşar Kemal’in, bir Yılmaz Güney’in isminden hep korktular. Çoğu zaman bu isimlere nefretle baktılar. At gözlüğü ile hayata bakanların yönettiği bir kentte bu değerlerimiz sahipsiz kaldı.
Bu noktada utanması gereken kim olmalı acaba?
Adana’ya bir Orhan Kemal müzesi kurulamaz mıydı? Bir Yaşar Kemal Kültür Merkezi yapılamaz mıydı? Yılmaz Güney’in adını koyabileceğimiz hiçbir yer yok muydu?

***

Biz değerlerimize sahip çıkamayacak kadar yozlaşmış bir kentiz. Adana aslında utancın kentidir. Bereketli topraklarımız üzerinde artık Türk edebiyatına, Türk sinemasına, siyasete yön verenler isimler yetişmiyor. Bu topraklar üzerinde artık aydınlar, yazarlar yetişmiyor.
Münevver’in kafasını kesen Cem Garipoğlu’nun yeni versiyonları, hırsızlar katiller, kadın tacirleri, çeteler, tarikatlar, cemaatler, işbirlikçiler, kapı kulları, dönekler büyüyor, yayılıyor kentin dört bir yanında. Bereketli topraklarımız her gün biraz daha çoraklaşıyor, kirleniyor…
Bu kenti yönetenler ise hala bu isimlerden, değerlerden korkuyor, hala kör bakıyor.
Bir yanda çürümüşlük, öteki yanda değerlerimizin hiç sönmeyen aydınlığı…
Utan Adana…

 


[email protected]