Orhan Kemal, kitaplarını okumuş olsun ya da olmasın çoğu insanın az
çok bildiği gibi özellikle 50 ve 60lı yıllar Türkiye’sinde, yoksul
kesimin yani halkın dertlerini, yaşadıklarını anlatan ve bunu
yaparken “onlardan biri” tavrını ve başarılı tasvirlerini kullanan
bir yazar. Sokaklardan Bir Kız, bu kuralı bozmayan, yazarın diğer
başarılı kitaplarının yanında biraz sönük kalmış dahi olsa hüzünle
okunacak, Yeşilçam filmi tadında bir roman.
Bir kısmı Anadolu’nun küçük bir kasabasında ancak büyük bölümü
İstanbul’un arka sokaklarında geçen, geri planda 60’lı yılları
okuyucuya hissettiren ve konsomatris Leyla’nın kızı Nuran’ı anlatan
bir kitap.
Nuran, annesinin mesleği nedeniyle toplum tarafından etiketlenmiş,
ancak bu etiketi kabul etmeyip sonuna kadar direnen, bir gün bu
hayatın dışında kendisine yepyeni bir hayat kurabileceği umudunu
taşıyan bir genç kız. Çocukluğu ve gençliği süresince, annesi
yüzünden hapse giren babasının kendisine verdiği öğüdü aklından
çıkartamamıştır. “Yavrum, dinle beni… Gün gelecek, büyüyecek, bir
erkeğin kadını olacaksın. Kocan çirkin de olsa, onu yabancı bir
erkekle aldatıp hapislere düşmesine sebep olma!”
Ancak Nuran, tüm temiz kalma çabalarını görmezden gelen, ona ait
olmayan suçları yüzüne vuran bir çevrede yetişmektedir. Bunların
başında ise annesi Leyla vardır. Acaba Nuran istediği, umud ettiği
yaşama ve sıcak yuvaya kavuşabilecek midir ?
Okurken gözünüzde canlanan o siyah beyaz karelerle, kendinizi bir an
Tarlabaşı’ndaki apartman dairesinde, Beyoğlu’nda bir lokantada ya da
Anadolu’da küçük bir kasabada bulabilirsiniz.
AJANDA Haziran sayısı yazımdan alıntıdır.
Gönderen Biraz Şöyle Biraz Böyle zaman: 12:21 |