Ana Sayfa

Sabit Fikir - Işık Öğütçü - Ağustos 2011

 

ORHAN KEMAL’İ UZUN YILLARA TAŞIMAK…

 


 

Öncelikle şuna inanıyorum ki, Orhan Kemal ülkemizin hatta daha evrensel boyutta bakalım, dünyanın önemli edebiyat hazinelerinden biri. Bunu sadece ben değil, edebiyattan, tarihten, sosyolojiden, ekonomiden anlayan herkes söylüyor. Onun için üstadı geleceğe taşımak çok önemli. Burada soru ailesi mi yoksa bu işten anlayan kesimler mi geleceğe taşıyacaktır. Olanakları varsa ailenin taşıması çok daha doğrudur diye düşünüyorum. Olanak tabii maddi karşılıklardır. Aileden bu mirası taşıyacak olan bir kişi kendini görevli sayarak bu işe soyunabilir. Ama genelde bu çalışmaların maddi bir karşılığı çok azdır. O zaman çeşitli resmi ve özel kuruluşlar bu çalışmayı yapacak olan kişiye birtakım fonlardan kaynak aktararak çalışmanın sağlıklı yürümesini sağlayacaktır. Şayet ailenin herhangi bir ferdi bu işe zaman ayıramıyorsa veya sanatçının kimsesi yoksa, edebiyatçının toplumda yeri çok önemli ise, o zaman bir kişi veya bir üniversite görevlendirilerek, fonlardan maddi destek alarak bu çalışmaları yapması sağlanmalıdır. Hatta üniversite bu işe soyunmuşsa edebiyatçı ile ilgili bir enstitü bile oluşturabilir.

Orhan Kemal Ailesi olarak yıllardır üstadın arşivi üzerine çalışma yapılmasını bekledik. Ama bu geçen sürede değil çalışma yapılması, unutulması için herkesin sessizliğe büründüğü yılları yaşadık. Sonunda Orhan Kemal Müzesi’ni açarak yapılmayan tüm çalışmaları yapmaya karar verdik. Buna da ben gönüllü oldum. Onun yaşamına yakından tanık olduğum için araştırmalarımda daha hassas olabiliyorum.

Bir diğer konu ise yapıtlarının yeni basımlarında uygulanacak olan yöntemlerin uygulanmasında yapılacaklardır. Bu konuda çeşitli yayınevleriyle çalıştığımız için hepsiyle uyguladığımız yöntem şöyle olmuştur. Kitap taramadan geçtikten sonra ön düzeltmesi yapılır, metin olarak bana gelir. Ben kitabın ilk baskısını önüme alarak, son metni karşılaştırırım. Bu arada taramadan gelen yanlışları, çok eski kelimeler varsa ya açıklama yoluyla veya cümle yapısını bozmayacak daha uygun kelimeyi yazarım. Genelde üstadın eserlerinde pek eski kelime veya cümle yapıları yoktur. Ama kendisinin de ifadesi şöyledir, “Ah bir zamanım olsa da, şu yazdıklarımı tekrar elden geçirsem…” Bunun örneğini arşivimizde bulunan “Vukuat Var” kitabında görmek mümkündür. Üzerinde yazdığı notta, “İlerde kitabın kontrolünü bu dosyadan yapılması uygun olur.” demiştir. Evet o kitabın yeni baskılarının kontrolünü dosyadan yaptım. Kendisinin düzeltmelerini uyguladım. Fakat bunu yaparken çok dikkatli ve dozunda yapılması gerektiğine de inanıyorum.

Edebiyatçıların yapıtlarının diziye, sinemaya uyarlanması hep yapıla gelen bir uygulamadır. Bu iki sektörde zaman zaman roman, hikâyelerden beslenecektir. Dizi ve sinema uyarlaması edebiyatçının toplumsal hafızada canlı tutulmasını sağlar. Kitabı diziden sonra daha görünür olur ve satışına yardımcı olur. Günümüz artık görüntü çağıdır. Bu çağda “Hayır, olmaz”larla bir eseri toplumun geniş kesimlerine ulaştırmaktan alıkoyamazsınız. İster istemez gelen tekliflerde seçici olacak, en uygun projeyi en az hasarla hayata geçirtmeye çalışacaksınız. Bu alanda çalışanlar bilirler ki, bu büyük endüstri de makulü bulup uygulatmak en elzemdir. Bütün çabalar bu yöndedir zaten. En son yayınlanan “Hanımın Çiftliği” dizisinde yapılan eleştirileri, yapımcıya aktarırken dizinin uygun bir sürede bitmesinin de yerinde olduğunu söyleyip, olaya sadece ticari yönden bakmadığımızı da belirtmiştim.

On bir yıldır, babamın tüm arşivini, kütüphaneleri, çeşitli notları araştırarak, yeni metinler keşfederek onun anısını yaşatmak, manevi değerine saygı göstermek adına pek çok ilke imza attığım için huzurluyum. Kendi adıma üç, üstat adına bir kitap yayımladım bunca zaman içinde. Daha araştırmalarım, çalışmalarım devam ediyor. Bunların hepsi yitip giden değerlerimize bir saygı duruşu aslında. Çeşitli alanlarda ürün vermiş sanatçılarımızın kaybolan arşivlerine, umursamazlığa belki bir haykırış benimkisi. Hepsinin illa ki benim gibi bir evlatlarının olmasına gerek yok. Toplumun vefası gereği, çalışmalara kaynak ayıracak devletin ve özel kuruluşların bu işi üstlenmesi, gelecekte zor yetişen büyük sanatçıların kaybolmasını da önleyecektir. Ben görevini yapmış ve yapmakta olan birisi olarak çok mutluyum. Ancak bu çalışmaları görecek ve ödüllendirecek kesimlere rica etmeden, ahbap çavuş ilişkisi olmadan, gönülden bu yapılanları değerlendirip gereken onuru versinler. Bu çalışmalara yüreklerini koyanların değer bilinmesinden başka bir şey de istemediklerinden eminim.

 

   
   

[email protected]