Ana Sayfa

Okuryatar.com - Bahri Atar - 3 Ağustos 2011

 

Murtaza

 

Mehmet Raşit Öğütçü, pek çok kişi bilmez bu ismi ama Orhan Kemal dediğimde bu yazıyı okuyan okumayan herkes tanıyacaktır. Bugün televizyonlarda yayınlanan dizileri, sinema filmi ya da tiyatroya yansıyan eserleriyle ülkemizde ismini duymayan kalmamış, her kesime ulaşmıştır sanırım. Şiirler yazan Orhan Kemal’i “Mavi Gözlü Dev” filmini izleyenler çok iyi hatırlayacaktır, Nazım Hikmet’in tüm yazdıklarını atıp, düz yazıya yöneltmesiyle bu alanda günümüze başyapıt niteliğinde pek çok eser bırakmıştır. Bunlardan biri de Orhan Kemal’in en bilindik eserlerinden olan Murtaza.

Eserlerinde toplumun kanayan, kanamayan yaralarına her zaman değinen yazar yine geleneğini devam ettirmiş.

Dürüstlüğün, doğruluğun, çalışkanlığın makama, güce ya da başka herhangi bir ünvana ihtiyacı yoktur. Günümüzde yoklar ben de yetişemedim onlara: mahalle bekçileri. Yetişemesek de sahip oldukları düdük ile geceleri karanlık sokaklarda asayişi sağlamanın onların görevi olduğunu biliriz. Bizim Murtaza ise biraz daha farklı onlardan, tam manasıyla bir görev aşığı. Bildiği ne kadar doğru varsa asla vazgeçmeyen bir idealist, amirlerinin her sözü onun için bir ders, bir görev asla unutulmaması ve vazgeçilmemesi gereken. Ama kötü yanı şu ki Murtaza için kravatlılar ve diplomalıların hepsi amir niteliği taşır, hep doğruyu bilir onlar, çünkü almıştır ders ve karşılarındakilerin söz hakkı dahi yoktur. Vazife uğruna günlerce uyumayabilecek, umutlarına her zaman, her şartta umutla bakan, inançlarından asla vazgeçmeyen, korkusuz, kavgadan kaçmayan -amirlerinin yanı hariç çünkü bozmaz disiplinini- bir karakter. Aldatmayan ama kendi ailesi tarafından bile aldatılan, işinde son derece ciddi ama ona işi verenlerin ise dalga geçtiği, zaman zaman kendisiyle dahi çelişip de görev ve sorumluluklarıyla hiçbir zaman tereddüte düşmeyen bir garip kahraman…

İşini doğru yapan birisini görürsek ne kadar garipsiyoruz değil mi? Dimdik durmaya çalışan kimi görseniz arkasında birileri vardır. Ama öyle aklınıza ilk geldiği gibi değil, ilk fırsatta onu biraz yere yaklaştırmak, biraz ya da hepten yıkmak için. Murtaza’nın arkası da epey kalabalık ama korumak için değil, indirmek için de o hep ayakta, hep sapasağlam, dünyaya meydan okurcasına.

Emperyalizmin sesini duyuyorsunuz Murtaza’nın ağzından, “Çamura mı saplandık?” diyor “Bir tekme de sen vuracaksın amirim”. Murtaza emperyalizme sesleniyor, Orhan Kemal ise emperyalizm ile bizi yüzleştiriyor.

Son bir şey Murtaza’ya dair, kaç kişi affedilmeyi değil de kendisine, ailesine ceza verilmesini ister ki?

Sayısı tektir, belki de Murtaza’dan ibaret. Murtaza ister, evet ister çünkü kutsaldır bir vazife her şeyden..

Mehmet Raşit, “Murtaza-2”yi de yazmış ve şu notu düşmüş:

“Önemli not: Bu dosyada Murtaza’nın ikinci cildini yürütecek müsveddelerle, 47. sayfaya kadar tape edilmiş bölüm vardır. Geziden dönüşte devam edilecektir.

(Tabii kısmetse… Ki, elbette kısmettir.)”

Fakat, işin acı yanı şu ki 1970 yılının Nisan ayının ikisinde çıktığı geziden dönememiştir, sandığı gibi kısmet değilmiş.

Kitap 1986 yılında başrolünde Müjdat Gezen’in oynadığı bir filmde sinemaya aktarılmıştır, isterseniz Murtaza’ya bir de sinemanın gözüyle bakabilirsiniz.

Bu arada Murtaza-2’nin kalan sayfalarını bu kitabı okuduktan sonra Orhan Kemal yerine siz tamamlarsınız belki de.



Murtaza

Orhan Kemal

Everest Yayınları

   
   

[email protected]