Ana Sayfa

criticus.eu - Süleyman Deveci - 23 Ağustos 2011

 

Orhan Kemal: El Kızı

 





Orhan Kemal'in 1955 yılında yazdığı roman daha çok gelin-kaynana çekişmesi üzerinde kurgulanmış. Oğul-gelin-kaynana bunalımına komşu karı-koca da katılınca film ve konuya değin olası önyargılar tamamlanmış gibidir. Ama Orhan Kemal bu, hikayelerinin sonra nasıl devam edebileceğini kestirmek güçtür.

Mazhar Bey avukat olmak için sınavlarına hazırlanırken evlerinin önünde bahçeyle meşgul güzel Nazan'a ilk görüşte aşık olur. Sınav bitimi dahası mezun olduktan sonra eve geldiğinde beraber getirdiği karısı altı aylık hamiledir.

Mazhar Bey'in babası genç yaşta vefat etmiştir. Annesi Hacer Hanım ise bir daha evlenmemiş kendisini ve varlığını biricik oğluna adamıştır. Hacer Hanım Nazan'ı ilk gördüğü andan itibaren nefret eder. Bir “El Kızı”dır o, yarım papuçlu, yani yoksul, köylüdür. Ailenin ne şanına ne şerefine ne de biricik oğlu Mazhar'a layıktır.

Kaynana gelin çekişmesi radikalleşir, kapı komşusu Naciye ve Rıza'nın da yardımlarıyla önce Nazan yani gelin, sonra Hacer Hanım yani kaynana ilginç bir benzerlikle sokağa atılırlar. Giden gelinin yerine gelen bar kızı Jale, Nazan gibi değildir. Kaynananın oyunlarını önceden görmüş ve bunları ters yüz etmiştir.

Mazhar-Nazan ikilisinin Haldun isimli bir de oğulları vardır. Gelin giderken baskıyla ana-oğul birbirinden ayırılırlar. Romanın diğer önemli ara kahramanları Mazhar Bey'in okul yıllarından arkadaşı Nihat Bey ve hanımıdır. Haldun yetim kalınca ona sahip çıkarlar.

Mazhar Bey ile Nazan'ı birbirlerine bağlayamayan dahası aralarını açıp bozan pahalı elmas yüzük değildir. Oğulları Haldun'da değildir. Kaynana Hacer Hanım'ın ta kendisidir. Mazhar'ın hayallerindeki kadını bulduktan sonra tam herşey yoluna girdi derken bir suikaste kurban gitmesi beklenmedik bir vakadır. Komşular canlı bomba kaynanayı dolandırıp parasını çarparlar. Rıza veremden gider, Naciye'yi kader birgün Nazan'ın karşısına çıkartır.

Usta bir kalemin ürünü olan “El Kızı”nda insana, onun nefsine, tahripkar dedikodusuna, ileriyi göremeyen uyanıklığına, yadırgatan saflığına dair ne aranırsa mevcut. “El Kızı” sürükleyici, çarpıcı, güçlü edebiyat kökleri olan Orhan Kemal'i gözümüzde ve kalbimizde daha yüceltip onurlandıran bir yapıt. Ne o, ne eserleri, ne “El Kızı” unutulmamalı, unutturulmamalı.

Acımasız olan, duygulandırıp ağlatan Orhan Kemal, onun anlatısı değil, tiplemelerin, yarattığı kahramanların ürkütücü boyutlardaki gerçeklikleri, günlük yaşamımızdaki o her daim karşılaştığımız kanlı canlı insanlar olarak var olmalarıdır. Trajik ve oldukça dramatik romanın sonunda kader veya yazarın ta kendisi anne ile oğulu son bir defa dahi olsa bir araya getirir.

   
   

[email protected]