Ana Sayfa      
         

   

Pazar - Ayhan Hülagü - 2 Ekim 2011

     
          

 

Adana Sinema Müzesi, akademi olacak!

 


Adana Sinema Müzesi geçtiğimiz hafta açıldı. Çukurova sanatçılarının balmumu heykelleri, kostümleri, afiş ve fotoğrafları müzede sergileniyor. Yönetmen Ali Özgentürk'ün karakalem çalışmaları, Yılmaz Güney'in kostümleri, mektupları dikkat çekiyor. Müzenin sanat yönetmeni Haluk Uygur, "Müzeyi akademi haline getireceğiz." diyor.
 

Adana Sinema Müzesi, akademi olacak!
Tarihi Tepedag Mahallesi'nde 140 yıllık bir konak... Yeni restore edilmiş, girişine ışıltılı kocaman bir tabela asılmış: "Adana Sinema Müzesi." Sıralı konaklara göz gezdiren bir sinemasever merakla içeri giriyor. Ahşap binaya hükmeden vernik kokusunu içine çekiyor, duvarlardaki fotoğraflara bakıyor. Girişte onlarca fotograf-afiş... Müslüm Gürses, Ümit Besen, Şener Şen, Ali Özgentürk, Kadir İnanır... Şerif Gören'in unutulmaz filmi Yol, Özgentürk klasiği At'ın afişi... Birinci kata çıkan adamın gözüne duvara gömülü vitrindeki sararmış sinema ve kitaplan çarpıyor, Yılmaz Güney'in mektuplarının kopyaları... Aşkla başlayan, hüzünle biten cezaevinden yazılan mektuplar.
İki adım attıktan sonra Yılmaz Güney odasının kapısına varıyor. Çirkin Kral odanın köşesinde. Umut filmindeki kostümü üzerinde. Yamalı bir şalvar, çizgili bir gömlek, siyah bir yelekle bekliyor. Belki Milli Piyango'dan zengin olmayı, ölen atının çıkıp gelmesini belki. Adam içeri giriyor. Sürü, Ağıt, Umut afişleriyle süslü duvarların önündeki vitrinlere göz gezdiriyor. 1971 yılında aldığı Altın Koza ödülünü, Yol filminde kullanılan çay takımını, Seyithan filmindeki bereyi, Güney ve Başak filminin sinema işletmelerine gönderdiği yazısı silinmiş fragmanları fotograflıyor. Paris'teki mezarından getirilmiş toprak ve materyalleri görünce şaşırıyor, "Koyacak başka bir şey olamaz mıydı?" diyor, kendi kendine.
İkinci kata çıkarken merdiven altındaki bölüme göz gezdiriyor. 1960'lı yıllarda Adana'nın en lüks sinemasının maketinin yanında Güney nöbet tutuyor. Bu kez üzerinde gri bir takım elbise, lacivert bir atkı, kahverengi bir ayakkabı var. Öyle bir duruşu var ki, dolaptaki projeksiyon ve sinema makinelerine korkudan kimse yaklaşamıyor! Yukarı çıkıyor, sol tarafta Yılmaz Duru'nun baştan aşağı siyah takım elbisesiyle karşılaşıyor. Arkasına aldığı camekânın içinde de Duru'ya ait eşyalar: Çizgili bir ceket, siyah kordonlu bir kol saati, çiçekli bir kravat, 40. Altın Portakal Film Festivali plaketi... Yeni kurulmuş tek bilgisayarlı sinema izleme köşesinde bir genç açmış Yeşilçam nostaljisi yapıyor. Köşede bir sehpaya ayağı takılıyor. 'Yeni çekilen Hanımın Çiftliği dizisindeki sehpanın burada ne işi var?'

Özgentürk'ün kahramanlari burada!
Yeni bir odaya giriyor. Geniş mi geniş bir oda. Diğerleri gibi her yer fotoğraflar ve afişlerle döşeli. Abidin Dino ile Orhan Kemal bir masanın etrafına oturmuş. Sol tarafta renkli bir fotoğraf dikkat çekici. Yönetmen Ali Özgentürk'ün senaryo yazım sürecinde çizdiği karakterlerin kopyaları, gülen dört beş adam ve mavi gözyaşları döken bir kadın portresi duvara asılmış. Ustanın Balalayka, Mektup, Hazal filmlerinin senaryoları, Eşkiya'ın biletleri parlak bir camın altında sergileniyor.
Duvarda parlayan Abidin Dino portresinin altında ise şu yazıyor: "Dino 1986 yılında Adana'dan sürülürken Süleyman Özgentürk'e bir resim hediye eder. Özgentürk'ün çocukları tabloyu müzeye bağışlamış." İki metre ileride Muzaffer İzgü'nün koleksiyonu 'buradayım' diyor. İzgü'nün kim bilir kaç eserin kelimelerini bir araya getiren daktilosu, mürekkebi kurumamış İmzalı kitabı, gözlüğü, kimliği...


Adana'dan yıldız çıkmıyor!
Müzenin fikir babası ve sanat yönetmeni Haluk Uygur, köşkün yanındaki binanın da restore edilip müzeye dâhil edileceğini söylüyor. Ellerinde 2 bin afiş, binlerce fotoğraf var ama bunların ancak beşte biri sergilenebiliyor. Zamanla onlar da gün yüzüne çıkacak, yeni belgeler duvarlara asılacak, Yılmaz Güney ve Duru'nun görülmeyen kostümleri sandıktan çıkarılacak.
Uygur'a göre Adana sinemasının uzun süredir yıldız oyuncusu yok, son dönemdeki atılımlar bu sorunu çözebilir. "Bizden Yaşar Kemal'ler, Abidin Dino'lar çıktı ama bir kuşaktan sonrası yok. 50 yaşından küçükler pek başarılı değil. Demek ki bir yerde bir kopukluk oldu. Eskilerle övüneceğiz ama yenilerin çıkmasını da sağlamak lazım. Edebiyat müzesi, fotoğraf müzesi bu yolu açacaktır. Bu misyonla müzeyi akademi haline getirmek istiyoruz." diyor.

Temel hedefi iyi sinema müzesi yetiştirmek olan müzede ilerleyen günlerde film günleri düzenlenecek, söyleşiler, atölyeler yapılacak.

     
     
     
   
     
   
     
   

[email protected]